BirGün, yayın hayatına 14 Nisan 2004 tarihinde başladı. Ama benim BirGün’le muhabbetimin öncesi var. Bir kış gece yarısı, gazetenin yayın hayatına başlamasından bir ya da bir buçuk ay kadar önceydi. Sevgili dostum Doğan Tılıç aradı. Ve hikâyeyi anlattı, ortağı çok, patronu yok bir gazete çıkaracaklardı. Benim de “Kürt diyarı”ndan bir ses, soluk olarak haftada bir yazmamı istiyorlardı. Bugün artık yaşamayan yine dostum, arkadaşım Reha Mağden ve tabii adını mutlaka anmalıyım Güldal Kızıldemir’in de istekleri olduğunu dillendirdi. Sonra “kimler var” sorusunu sordum. Saydı Doğan! Ben de ikiletmeden onayladım.

Doğan Tılıç, paralarının olmadığını, imece ile çıktıklarını dolayısıyla telif ödeyemeyeceklerini, ama olur ya birgün para kazanırlarsa mutlaka herkesin emeğinin hakkını ödeyeceklerini de ekledi. Şükür ki nasıl başladıysak, aynı noktadayız...
O gün bugündür, yaklaşık 12 yıl, hiç sektirmeden 41,5 derece ateşle hasta yattığım hafta da dahil olmak üzere BirGün’e yazdım. Helali hoş olsun.

Vurgulamalıyım ki; hiçbir yazıma bugüne kadar dokunulmadı, karışılmadı. Bu benimle alakalı mıydı, yoksa gazetenin tavrıyla mı ilgiliydi, sahiden bilmiyorum. Ama bir yazar olarak asla hiçbir yazıma müdahale edilmediğinin hakkını buradan giderayak teslim etmeliyim.

Bugün gelinen nokta itibariyle BirGün’ün otuz bin tiraja dayandığını ve geniş okur kitlesine hitap ettiğini artık biliyoruz. Emeği geçenler sağ olsun. Karınca kaderince / kararınca katkımız olmuşsa ne mutlu...
Hafta başı TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı dönüşü gazeteden İbrahim Varlı imzasıyla bir mail aldım. Şöyle yazmış İbrahim ...

“Şeyhmus bey merhaba

Gazetemiz BirGün tüm yazarlarımız gibi sizin de özverili katkınızla artan saygınlığı sayesinde bugün geniş bir okur kitlesine hitap ediyor. 30 bine yaklaşan tirajımız ve internet sitemizin tıklanma düzeyinin her gün üst sıralara tırmanmasının yanında gazetemizin artan niteliksel ağırlığı, BirGün’ün okuruyla, yazarıyla verdiği uzun soluklu mücadelenin bir ürünü.

Kuşkusuz geldiğimiz yer düne göre oldukça sevindirici. Ancak toplumsal olarak taşıdığımız misyonu düşündüğümüzde kendimize bu seviyeyi yeterli görmüyoruz. Önümüzdeki süreçte ‘Her gün daha iyi BirGün’ sloganının gereği olarak gazetemizi, niteliğini geliştirerek daha yukarılara taşıma gayesinde olacağız.
Bildiğiniz gibi haber içeriğini iyileştirmenin yanı sıra bunun önemli bir adımı da yeni yazarlara ortam sağlamak. Bu yeni yapılanma sürecinde bazı yazar arkadaşlarımızla yollarımız ayrıldı, gidenlerin yerine yeni dostlarımıza sayfalarımızı açtık ve onları okuyucuyla buluşturduk.

Yaşadığımız sirkülasyon ve değişim devam edecek. Sizin gibi değerli yazarlarımızın yanında yeni yazarlara da sayfalarımızı açmak en büyük arzumuz olmakla birlikte, bunun önünde aşmamız gereken bazı sıkıntılar mevcut. 16 sayfalık bir gazeteyi geniş yazar bir kadrosuyla yürütebilmek için uzun yıllardır BirGün’e emek veren ve aramızdaki vefa ilişkisini hiçbir koşulda göz ardı edemeyeceğimiz yazarlarımızın yazı periyotlarında bazı düzenlemelere gitmemiz gerekiyor.

Bu bağlamda bizim önerimiz yazılarınızı haftada birden ayda bire indirerek yeni yazarlara yer açmak; onların kendilerini ifade etmelerini ve okuyucuyla buluşmalarını sağlamak. Önerimizi sizin gibi uzun yıllardır büyük bir özveriyle BirGün’e emek veren bazı yazar dostlarımıza da ilettik. Yeni yapılanma sürecimizde göstereceğiniz fedakârlık, BirGün’ün varlığına güç katacak isimlerin gazetemizde yazabilmesine vesile olacak, yorum çeşitliliğimizi artıracak ve sesimizi daha gür kılacaktır.

Sevgi ve dayanışmayla”

Dolayısıyla bu mail üzerine yapabileceğim fazla bir şey yoktu. “Yeni yazar arkadaşlara yer açmak” için “ayda bir yazma” önerisinden de ben fedakârlık yaparak BirGün’e nokta koyup bundan böyle “BirGün dostu” kalmaya karar verdim.

12 yıldır beni haftada bir, BirGün sayfalarından okuyan tüm okur dostlarıma sağlıkla, güzellikle, muhabbetle kalın diyorum...