Ülkenin önde gelen şarap üreticisi bir firma Kızılırmak vadisinden bağ satın almış örneğin. Şaraplık üzümünü kendisi üretiyor. Bu, yörede bağcılığın öldüğü anlamına geliyor

BirGün minibüsü Nevşehir’de: Bağcılığın merkezine İran’dan ithal üzüm!

MUSTAFA K. ERDEMOL kemalerdemol@yahoo.co.uk

Niğde’den sonra geldiğimiz Nevşehir bölgenin turizm başkenti kabul ediliyor. Tüm dünyanın ilgisini çeken Peri Bacaları bu güzel ilin Ürgüp ilçesinde. Ürgüp’e doğru giderken yanımızda CHP Nevşehir İl Başkanı Kamil Gülmez de var. Kamil bey iyi bir eğitimci. CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’le birlikte yaptığımız yolculukta çok ilginç bilgiler öğrendim ondan. Tabii öncelikle söylediği kentin tarihi/kültürel yapısının kentsel dönüşüm marifetiyle yok olduğu. Gülmez, korumaya alınan yapıların bile yıkıldığını söylüyor.

Kentin silueti yok oldu
Kente girdiğimizde fark etmiştik. İl merkezinde yapılan AVM Nevşehir kalesinin kentin her yerinden görülen manzarasını kapatmış durumda. Mübadeleler sonucu buraları terk edip giden Rumların, Ermenilerin çocukları, torunları yıllar sonra gelip evlerini ziyaret ederlerdi deniyor, bu evlerin hepsi yıkılmış şimdi.

Nevşehir’de erken Hıristiyan tarihinin tüm izlerini görmek mümkündü yakın tarihlere kadar. 2009’da kentte bir proje başlattılar. Şu meşhur kentsel dönüşüm projesi. Bu proje ile kentin en eski merkezi sayılan Cumhuriyet Mahallesindeki birkaç kilise ile camii dışında ne kadar tarihi yapı varsa yok ettiler. Konaklar, çeşmeler, okullar. Meşhur Meryemana Kilisesi, ki 1849’da inşa edilmiş, sonra cezaevine dönüştürülmüş, yıkık bir vaziyette öyle duruyor.

Rakının üzümü İran’dan
AKP’nin tarım politikalarının çiftçiyi tükenme noktasına getirdiği artık sır değil. Nevşehir’de başta patates olmak üzere, fasülye ve üzüm üreticileri ciddi sıkıntı içindeler. Ülkenin önde gelen şarap üreticisi bir firma Kızılırmak vadisinden bağ satın almış örneğin. Şaraplık üzümünü kendisi üretiyor. Bu yörede bağcılığın öldüğü anlamına geliyor.

Neler öğreniyor insan. Kamil Gülmez’i saatlerce dinlesek doyamayacağız. Bilmediğimiz o kadar çok şey anlatıyor ki. Nevşehir’de bir rakı fabrikası var. ABD’lilere “sudan ucuza” satılmış vaktiyle. 300 işçi çalışıyormuş, şimdi 100 işçisi var. Bu fabrikaya Nevşehir’li üzüm üreticisi 50 kuruşa kadar düşürdüğü üzümünü satamıyor. Almıyor fabrika. Peki ne yapıyor? Sıkı durun. Rakı için gerek duyduğu kuru üzümü ta İran’dan getirtiyor.İşin içinde ticaret oldu mu helalmiş harammış fark etmiyor bu arada. Zamanında Nevşehir’in muhafazakar mı muhafazakar kimi üreticileri rakı fabrikasına üzümü “sirke yapıyorlar” niyetiyle sattıklarını farz ederlermiş, böylelikle rakı üretiminin günahına ortak olmadıklarına inanırlarmış. Kulp çok.

Birkaç yıl önce Nevşehirli patates üreticisinin yıllık patates üretimim dünyada ortalama üç tondu. Halkın ‘patates kanseri’ diye adlandırdığı bir hastalık yüzünden üretimin bir hayli düştüğü bir dönem de oldu. Bu konuda çiftçinin yeterince bilinçlendirilmediği dile getirildi. Bir zamanlar ABD’den tohum getirip satmışlar. Bunun rekjabet gücünbün arttıran bir etkisi olduğundan söz etti kimi üreticiler. Bu ve benzeri nedenlerle ürün kalitesinin tutturulamadığı da dile getirildi.
Ömer Fethi Gürer, gittiğim her köy kahvesinde, dernekte bir olgunun altını sürekli çizdi; çiftçi suyunu enerji firmalarından karşılıyor. Su borcunu bir gün geciktirse bu firmalar çitçiye verdiği suyu kesiyor. Çiftçinin bir borcu varsa ürününü sattıktan sonra ödemesi konusunda hükümetten her hangi bir kolaylık görmediğini anlatıyor.

Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’e Başbakan Binali Yıldırım’ın yaklaşık 1.5 ay önce Niğde ve Nevşehir’de patatese ihracat teşviki verileceği yönündeki sözünü hatırlatıp ne düşündüğünü sordum. Şunları anlattı: “Patatesler depolarda çürümek üzere. Şayet bir teşvik verilecekse, vakit kaybetmeden bunun bir an önce açıklanması gerekiyor. Çünkü 50-55 kuruşa mal edilen patates, bugün 30 kuruşa ancak alıcı buluyor. Tüccar bölgeye itmiyor. İhracat teşviki açıklanırsa, üretici de ona göre bir yol haritası çizer ve en azından ürününün depoda çürümesini beklemez”.

Gürer’in genel olarak tarıma ilişkin bir değerlendişrmesi ve önerisi var. Aslında parti programında da var bu. Gürer, üretimde planlı olunması gerektiğini belirtiyor. “Bir ürün hangi yörede en çok ve en iyi verimle üretiliyorsa orada ekimi yapılmalı. Üretici bir yıl öncesinden hangi ürünü, ne kadar ekeceğini bilmeli. Bu durumda üretici zarar ederse, zararı da devlet tarafından karşılanmalı. Bu şekilde bir planlama yapılmış olsaydı, bugün patates üreticileri belki de şu anda yaşadığı sorunları yaşamıyor olacaktı. Bu CHP’nin tarım ve hayvancılıkla ilgili programında var” diyor.
birgun-minibusu-nevsehir-de-bagciligin-merkezine-iran-dan-ithal-uzum-433173-1.
Nevşehir’in Derinkuyu beldesinde Gürer’i sanki bir iktidar partisi milletvekili gibi karşıladılar. Çok şaşırtıcıydı. Belde CHP’li seçmenin olduğu ama AKP başta olmak üzere diğer parti mensupalrın yoğun bulunduğu bölge. Bayraklı, müzikli bir açık hava mitingi yapıldı kelimenin tam anlamıyla. Bu üreticinin ilgiye, dertlerini dinleyecek yetkililere ne kadar hasret olduğunun bir gestergesi. Gürer’i de şaşırtan bir karşılama oldu bu. Toplanan kalabalığı çok ilginç bilgler verdi Gürer. “Böyle giderse, köy ve kasabalar tamamen boşalacak. Zaten büyük ölçüde dışa bağımlı bir hale gelen Türkiye, her alanda ithalata dayalı bir ülke durumuna sokulacak. Bu gidişat iyi değil” dedi örneğin. Çiftçilere yarı oranında mazot desteği sağlanacağı yönünde hükümet tarafından yapılan açıklamaları da eleştirdi. Mevcut sisteme göre, mazot desteğinden tüm çiftçilerin yararlanamayacağını anlattı. “Bir kere Çitçi Kayıt Sistemi’ne (ÇKS) kayıtlı olmayan çiftçiler bu destekten yararlanamayacak. Tarsim’de kaydı olmayanlar, bu destekten faydalanamayacak. Çiftçilerin büyük çoğunluğu değişik nedenlerle ÇKS’ye ve Tarsim’e kayıtlı değil. Bir insanın çiftçi olup olmadığı, ÇKS ve Tarsimkaydıyla neden değerlendiriliyor? Bu destekten bir kısım çifti yararlanırken, büyük çoğunluğunun yararlanamayacak olması, yararlanamayanlar açısından haksızlıktır” dedi. Çiftçilerin çoğu bunlardan haberdar bile değildi.

Şu 300 koyun palavrası
Nereye gittiysek bize “hükümetin çiftçiye 300 koyun vereceğinden” söz etti çiftçiler. İnandıklarından değil. Kentlerdekiler ne düşünüyor diye merak ettiklerinden. Çünkü inandıklarını düşünüp eğleniyorlar bir hayli. Gürer anlattı çiftçilere: “Köyde sanki her yurttaşa koyun dağılıyor gibi yansıtıldı sizin kasabadan köyden kaç kişi alıyor. Yine bir algı operasyonu, köyde isteyene 300 koyun verilmiyor şartları var uyan sınırlı kişiye verilecek”. Ürgüp’e girdik.Burada Gürer ve Gülmez’i bekleyen CHP’lilerin bulunduğu binada partililerle buluştuk.

***

İç Anadolu’nun Bodrum’uydu

Böyle deniyormuş; İç Anadolu’nun Bodrumu. “Artık böyle olmadığını gelip gören herkes anlayabilir” diyor turizmci Ahmet Uçar. “Neden?” diye sorduğumda da anlatıyor: “Artık Avrupalı turist gelmekten korkuyor. Sadece terör korkusu değil bu. Büyükada tutuklamalarından, TTB gözaltılarından korkuyor. Türkiye’nin hukukun olmadığı bir ülke algısı yaygınlaşmış durumda. Bugün Ürgüp’teki otellerin yüzde 40’ı, pansiyonların çoğu kapalı. Aralarında Merit, Peri Towers, Almira, Dedeman gibi oteller de var”. Bu arada Peri Towers otelinin bulunduğu alanın imara açıldığını söylediler.
“Güzel Atlar Ülkesi” anlamına geliyor Kapadokya. Ama o “güzel atlar” artık yok. Turisti kaçıran her şey mevcut deniyor. İçki yasaklarından, fiyat tutarsızlıklarına kadar. İşletmeciler nihayet bir araya gelip kendi aralarında bir standart tutturmaya karar vermişler. “Elimizden geleni yapıp, bölgemizi ününe layık hale yeniden döndüreceğiz” diyorlar.

***

‘Kadının adı burada da yok’

birgun-minibusu-nevsehir-de-bagciligin-merkezine-iran-dan-ithal-uzum-433174-1.

CHP Nevşehir Kadın Kolları Başkan Yardımcısı Ülker Lol’la konuşuyoruz. “Kadının adı burada da yok” diyor Lol: “Kadınlar tarımda sigortasız çalışıyorlar. Kadın girişimciler desteklenmiyor. Üniversitenin kentle buluşması önleniyor.” Lol bir başka gerçeğin de altını şu sözlerle çiziyor: “Burada müthiş bir tarikat çalışması var. Fethullahçılar yok ama başka tarikatlar cirit atıyor.”

Nevşehirliler, “ilimizde üniversite var ama yurt yok. Gençliği burada tutamıyoruz” diyorlar. Alternatif olarak cemaat evlerinin varlığından söz ediliyor. Kimi Nevşehirliler, AKP Nevşehir milletvekillerinin Nakşibendi tarikatınca belirlendiğini ileri sürüyorlar. İnanmamak için bir neden yok.

Bu arada Nevşehir’deki üniversitenin rektörü Mazhar Bağcı’nın kamuoyunda Arap giysili fotoğrafıyla tanındığını da belirtelim. Elbette her halkın olduğu Arapların da saygıya layık olan giysilerinin, Bağcı’da bir “zihniyet sembolü” olarak kullanılmasınadır itiraz, yoksa dileyen dilediği giysiyi elbette giyer, hiçbir halkın giysisi de küçümsenmez.