Oxana Timofeeva Kimlik Hapishanesinden Kurtulmak: Yoldaşlar, Cadılar ve Lenin’ in Mucizesi yazısında; “Lenin’in büyüsünün özgün tarafı, mucizelerin bireyler değil birleşmiş insanlar tarafından hayata geçirilmesidir. Lenin’in mucizesinin olanağının koşulu bizzat kolektifliktir. Devrim büyücülerinin üstün güçleri dayanışma ve yoldaşlıktan ileri gelir. Bence dayanışma ve yoldaşlığın büyücülükle ortak bir yanı var.” der.

Bu büyüyü, dayanışmayı, yoldaşlığı yaratmanın adıdır BirGün…

80 darbecilerinin ve sürdürücülerinin kutsadığı bireyciliğe, kolektif mücadelenin, örgütlülüğün yok sayıldığı, yaşamlarımızın “kurtarıcılara” havale edildiği bu sisteme meydan okumanın, ben değil biz olmanın asıl mucize olduğunu dosta, düşmana hatırlatmanın, ilan etmenin sesidir BirGün…

Doğuşundan, ilk basıldığı günden bir hafta sonra doğacak olan doğmamış çocuğumun ve binlerce yol arkadaşımın “ortağı” olduğu umuttur BirGün…

Memleketin her yerinde yayına başladığı günden itibaren emek veren, koşturan, dağıtımını yapan, il il, ilçe ilçe, köy köy gönüllü muhabiri olan on binlerce insanın kolektif emeğidir BirGün …

Emekçidir, kadındır, gençtir. Sınıftan, ezilenden, halktan, yoksuldan yanadır. Laiktir, kamucudur, antiemperyalisttir BirGün…

18 yıldır solu sol yapan ve halka ait değerlerden, ilkelerimizden asla vazgeçmeden, liberal saldırıların en yoğun olduğu günlerdeki rüzgara inatla, onurla, dimdik direnendir BirGün…

Gezi direnişinde “Sana direniş çok yakışıyor” ve daha onlarca manşetiyle tüm medyanın kuşatılmaya çalışıldığı bir dönemde halktan yana taraf olarak, tarihi direnişi yazarak, haber yaparak umut olmanın ismidir BirGün…

Kutuplaştırmanın, ötekileştirmenin, savaş kışkırtıcılığının en yoğun olduğu, barış diyenlere en ağır bedellerin ödetildiği günlerde “Tek Yol Barış” manşetleriyle ses çıkarandır BirGün…

“Emeğin Direnişi” diyerek emekçilerin, “İsyandayız, Her Yerdeyiz” diyerek kadınların, “Gençler Gelecek, Siz Gideceksiniz” diyerek gençlerin sesi oldu her daim BirGün…

“Bu Bataklık Kurutulmalı” diyerek Enes Karaların, “Ensar Rejimi” diyerek ülkenin her yerinde gericiliğe, karanlığa teslim edilmeye çalışılan binlerce çocuğun, gencin, laiklik mücadelesinin çığlığıdır BirGün…

“Nesiller Tehlikede” manşetiyle gündeme damga vuran, çocukların geceleri yatağa aç girmediği, gecelerinde aç yatılmayan, gündüzlerinde sömürülmeyen günleri birlikte yaratmanın cesaretidir BirGün…

BirGün yüz binlerdir, milyonlardır.

Bir sabah yine her zaman yaptığı gibi gazetemizi dağıttıktan sonra o çok sevdiği denizde yüzerken kaybettiğimiz yolundan, yolculuğundan asla vazgeçmeden bir ömür yaşayan devrimci öğretmen Osman Lokumcu’dur. Gazetemizi ilmek ilmek örgütleyen, işçilerin sesine ses olan ve yaşama her zaman o güzel gülen gözleriyle bakan, hayatı boyunca her gününü devrimci olarak yaşayan İbrahim Çeşmecioğlu’dur. “Yok efkar ikinci bir emre kadar, gülümseyeceğiz cümle zulmün karşısında böyle böyle düzelecek bu işler” diyen, gazetemizin her zaman gönüllü emekçisi olan katledilen, devrimci genç Bahadır Grammeşin’dir. “Biz yaşadığı cehennemi cennete çevirmeye talip insanlardık.” diyen Hrant Dink’tir. Yetmişlerde Hamal Der’den, adil dağıtım komitelerine, köylerden gelen kadınlarla birlikte kurulan kadın meclislerinden, Ardahan Kadın Derneği’nden kamu emekçileri mücadelesine bir yaşam adayan Sevgi Evgin Göyçe’dir. “Toptancılıktan vazgeçip büyük küçük, önemli önemsiz demeden sorunların etrafında örgütlenmek ve mücadele etmekten başka yolumuz yok. Bir bakmışsın hepsi bir yerde birleşmiş.” diyen, öğrencilerinin “Dev gibi yüreğinle bir devrim yaptın.” diyerek uğurladığı efsane öğretmen, devrimci öğretmen, 80’lerin Diyarbakır’da devrimci genci, eğitim emekçilerinin inatçı neferi, Gezi direnişinin, Taksim Dayanışması’nın “görünmez kahramanlarından” Mustafa Turgut’tur.

Hepimizin her hatırladığımızda, her gördüğümüzde göz yaşlarımızı akıttığımız anlar vardır, dün yaşanmış gibi hala yüreğimizi kanatan… Mahir Çayan ve Ulaş Bardakçı’nın mahkemede birbirlerine sımsıkı sarıldığı anlar… Deniz’in, Hüseyin’in, Yusuf’un son anları… Denizleri yaşatmak için mücadele eden Mahirlerin katledildiği o görüntüler… O gencecik yaşlarında idam sehpalarına çıkarılan devrimcilerin son sözleri… İbrahim Kaypakkaya’nın katledilişi, parçalanmış bedenini babasıyla birlikte taşıyan hamalın “Ben almayayım o 5 lirayı, helal olsun.” diyerek akıttığı gözyaşları... Arkadaşları katledilmesin diye bedenini siper eden Mine Bademci’yi… 77 Kanlı 1 Mayıs’ı… Maraş’ta, Çorum’da, Sivas’ta katledilen canlarımızı…“Çorum’a değil, Fatsa’ya bakın.” diyenlerin, sözün de, yetkinin de, kararın da halkta olduğu Fatsa’ya, Terzi Fikri’ye yaşattıkları… Son 20 yılda bize yaşatılan onca acı… Gezi direnişinde katledilen çocuklarımızı…Soma’da, Ermenek’te onlarca iş cinayetinde katledilen emekçileri… 10 Ekim’de “Ne Kadar Özlemişiz Gökyüzüne Kansız Bakmayı” diyerek memleketin her yerinden artık barış olsun diyerek gelen ve katledilen arkadaşlarımızı, dostlarımızı, yoldaşlarımızı, çocuklarımızı…

Hiç unutmamanın ve kaybettiklerimizi yaşatmanın kararlılığıdır BirGün…

Sola, halka, devrimcilere ait değerleri savunmak şimdi ve uzun süredir eskimişlikle, hayalcilikle ve daha fütursuz bir çok sözcükle suçlanıyor. Oysa herkes biliyor ki bugüne dair bir umut saklıysa hala bu topraklarda bu umut memleketin neresinde bir işçi, emekçi direnişi varsa, nerede derelerine, ağaçlarına, topraklarına sahip çıkma mücadelesi veriliyorsa, nerede kadın cinayetlerine, kadın emeği sömürüsüne karşı sokaklar, iş yerleri, adliye önleri örgütleniyorsa, nerede eşit, özerk, demokratik üniversite, kamusal eğitim mücadelesi örgütleniyorsa orada olan devrimciler sayesindedir.

BirGün bunca saldırıya karşı sol solun yurdudur, sola ait değerler halka ait değerlerdir diyen bize ve memlekete ait değerleri inatla, aşkla haykıran, memleketi çıkarsız ve karşılıksız sevenlerin gazetesidir.

Dile kolay 18 yıl oldu. Ne çabalarla büyüttük, yaşattık seni hep birlikte… Onurla alıyoruz her gün bayiden seni… Biraz katlanmışsan bayide, stantta hemen düzeltiyoruz her zaman dimdik durmalı çünkü gazetemiz… Akşam eve dönerken bakıyoruz bir tane bile kalmışsan onu da alıyoruz. Biliyoruz ki nakış gibi işlenmiş emek, ödenen onca bedel var her satırında… Gündemi belirleyen, paylaşılan her haberinde, ödül kazanan gazete emekçisi her arkadaşımızın başarısında gurur duyuyoruz. Sistemin, siyasi iktidarın her saldırısında abone kampanyalarını yaygınlaştırıyor, BirGün buluşmalarını örgütlüyoruz, biliyoruz ki mutlaka ama mutlaka yaşamalı gazetemiz…

BirGün’ü yaşatmak memlekete dair umutlarımızı, kaybettiğimiz her yoldaşımızı, yol arkadaşımızı, emekçilerin, gençlerin, kadınların sesini yaşatmak çünkü…

“Devrim eski bir efsane, sosyalizm imkansız bir ütopya değil.”

BirGün Mutlaka…