BirGün'ün geçen haftası

Eğitimde “çağ atlatarak” ülkemizi Ortaçağ’a getirmeyi başaran iktidar, geçen hafta kendi getirdiği TEOG sistemini alkışlarla kaldırdı. Bu süreklileşen sistem değişiklikleri ile milyonlarca kişi istemediği bir hayatı yaşamak zorunda kalıyor. BirGün geçen haftanın ana gündemini eğitim olarak belirledi ve bu yapboz sistemini irdeleyip eleştirdi. Eğitimde yükselen tepkilerin yanı sıra üreticiler de tekellere emanet edilmiş bir tarıma karşı ses vermeye başladı. Karadeniz’den gelen adalet talebi Ege’ye ulaştı.

BirGün, Ordu’da olduğu gibi Manisa’da da üreticilerin yanındaydı onların derdini dinledi. Bu sömürü çarkı sadece üreticiyi değil tüketiciyi de aynı oranda mağdur ediyor. Köylü üretimden vazgeçiyor, büyük şirketler ucuza kapattığı ürünleri yüksek fiyata sunuyor, denetimsizlikten ucuza kaçma adına hem tohumda hem de ilaçlamada büyük skandallar yaşanıyor. Kentlerde yaşayan tüketiciler bu ürünleri tüketmek zorunda kalıyor. Yerinden izlediğimiz bir konu da Irak Kürt Bölgesel Yönetimi yaşanan bağımsızlık referandumuydu. Erk Acarer bölgeye giderek hem halkın desteğini ölçtü hem de farklı görüşleri aktarmaya çalıştı. BirGün, Türkiye'de solun konuya bakışını da sayfalarına taşıdı.Hükümetin kullandığı savaş dilinin sonuçlarını uzmanlarla tartıştı.

Geçen hafta gazeteye dair birkaç bilgi verip ara sıra bu köşeyi kullanabileceğimi söylemiştim. Bu hafta da bir paylaşım gerektiği için bu köşeyi kullanmaya karar verdim aslında... Değerli yazarımız Enver Aysever, pazar günkü Akan Zaman Duran Zaman konseptinde, gazetemize veda ettiğini duyurdu. Şık bir veda yazısı ile BirGün çalışanları ve okurları ile yolculuğunun süreceğini de belirtti. Bu ayrılığın temel nedeni yaklaşık iki yıldır kesintisiz süren pazar günkü arka sayfa konseptinin, geçen hafta duyurduğumuz “tam sayfa yazıları kaldırma” kararımızdan etkilenmiş olmasıdır. Köşe yazarlarımızın kendi köşelerinde yorum ve analizlerine devam etmesinin doğru olduğunu, uzun süreli tam sayfa yazıların ise okuyucuyu ve bir süre sonra yazanı da yorduğunu düşünmekteyiz. Tabii ki farklı düşünenler olacaktır. Bu arada pek çok yazarımızın bu tarz bir sayfa kullanımını talep etmeye başladığını görmekteyiz. Sevgili Enver Aysever bu görüşümüz sonrası hafta içi köşe yazılarını da yazmak istemediğini söyledi ve okurlarına veda etti. Bizi üzen bu kararı bir mola olarak değerlendiriyor, ileride başka yolculuklara vesile olmasını diliyoruz.

Bu arada sosyal medyadaki kimi tartışmalar/atışmalar sonrası BirGün yazarlarına dair “şu kişiye neden yazdırıyorsunuz” tarzı mesajlar alıyoruz. Bu tarz bir “yazdırmayın” dilini okurlarımıza, sevenlerimize yakıştıramıyoruz. Bizler de sosyal medya kullanıyor kimi tartışmaları izliyoruz. Ancak bizler gazetede çıkan yazılardan sorumluyuz. Yayın politikamıza aykırı yazılar olursa ve bu süreklilik gösterirse bunu yayın kurulu olarak yazarımızla görüşüp elbette ki bir karar verebiliriz. Sosyal medyada ise ülkenin iyiliğini, aydınlığını düşünen kişilerin birbirine daha toleranslı davranması gerektiğini düşünüyoruz.

Geçen hafta dijital içeriklerimizin TV’de de görülebileceğinden bahsetmiştim. Bu konuda çalışmalarımız bir noktaya ulaştı.

Kültür sanat, dış politika, ekonomi ve siyaset alanında yapacağımız ve birgun.net üzerinden yayımlayacağımız programlar dost kanallardan Tele 1 ekranlarında da günün çeşitli saatlerinde izlenebilecek. BirGün içeriklerinin daha fazla kişiye ulaşması ve muhalif TV kanallarının ayakta durması için bu tarz dayanışma ilişkilerini önemsiyoruz. Bu ülkede ilerici-demokrat kesimlerin birbirinin açığını kollamak yerine dayanışmayı büyütmesi şart.

Hepinize güzel bir hafta dilerim.