Türkiye’de devletin taraf olduğu konularda yargının kararları dün siyasi idi, bugün de aynı ölçüde siyasi.

Yargı dün, kendisinin devletin aslî sahibi olduğunu düşünen asker-sivil bürokrasinin etkisi altındaydı; bugün ise yaklaşık 10 yıldır süren iktidar mücadelesinin ardından devletin tüm önemli kurumlarını ele geçirmiş AKP-Cemaat koalisyonunun kontrolü altında.

Hrant Dink davasının sonucu bu gerçeğin tescillenmesinden başka bir şey değil.

Dün devlet adına işkence yapan, adam kaçıran, yargısız infaz yapan polisler, askerler mahkeme önüne çıkarılmaz; çıkarılsa bile göstermelik bir yargılamayla salıverilirlerdi. Bugün göz göre göre gelen Hrant Dink cinayetine göz yuman, dahası yolverdiklerine dair kuvvetli emareler bulunan devlet görevlileri, göstermelik olarak bile yargı karşısına çıkarılmadılar. Sadece iki jandarma subayı “ihmal suretiyle görevi kötüye kullanmaktan” 6’şar ay hapis cezası aldılar. Bunun da çok anlaşılır bir sebebi var: Onlar askerdi; yani iktidar savaşında kaybeden tarafta... Tek bir polis ceza almadı. Ne cezası, yargılanmadılar bile!

Oysa herkes biliyor. Tarbzon Emniyeti’nden başlayarak İstanbul Emniyeti’ne (ve İstanbul Valiliği’ne) uzanan bir güzergahta kanıtlanmış ihmaller, görmezden gelmeler, belki de daha fazlası ile Hrant Dink cinayetinin taşları adım adım örüldü.

* * *

Dink’in ailesi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurdu. Mahkeme Türkiye’yi tam dört kez mahkum etti. Çünkü her şey devletin bilgisi dahilinde cereyan ettiği halde, devlet Hrant Dink’i korumamış, öldürülmesine göz yummuştu. AKP-Cemaat koalisyonunun kontrolündeki devlet, bununla da yetinmemiş delilleri karartmış, cinayetin gerisindeki güçleri açığa çıkarmak için Dink ailesi ve avukatlarının her girişimini engellemişti.

Bütün bu karartma sürecinde birinci dereceden rol oynayan devlet görevlileri, Vali ve polis şeflerinin hepsi AKP iktidarı tarafından taltif ve terfi edildiler.

Sonuçta fatura iki tetikçiye kesildi.

“İleri demokrasi”nin kol gezdiği, “bağımsız yargı”nın hüküm sürdüğü Türkiye’de Hrant Dink davasının hakikati işte bu oldu.

* * *

Ders veren akademisyen, slogan atan öğrenci, haber yapan gazeteci terör örgütü üyesi suçlamasıyla aylarca, yıllarca tutuklu kalırken, Hrant Dink’i öldürülmesine karar verenler, azmettirenler, tetiği çekenler terör örgütü üyeliğinden beraat ediyorlar.

Baylar ve bayanlar, Türkiye artık böyle “eşsiz” bir ülke.

Artık bunu görelim: AKP-Cemaat iktidarının ne demokrasi ne hukuk devleti sorunu var. Tek meseleleri, baskıcı, faşizan bir yönetimi hakim kılmak. Kendilerinden olmayanı terörist ilan etmek ve hapse tıkmak.

Bu iktidar sürdükçe, suç işleyen, görevini kötüye kullanan, suistimalde bulunan, yolsuzluk yapan tek bir iktidar yanlısı ceza görmeyecek. Hepsi ellerini kollarını sallayarak aramızda dolaşmaya devam edecekler.

Ama dediğim gibi... Bu iktidar sürdükçe!

Bundan 10-15 yıl önce birileri işledikleri suçların yanlarına kâr kalacağını düşünüp sağa sola tehdit yağdırıyor, komplo düzenliyor, iftira atıyor, hatta cinayet işliyordu. Sahip oldukları iktidarın baki olduğunu sanıyorlardı. Öyle olmadı. Başka birileri gelip “adliyesiyle”, “mülkiyesiyle”, ve nihayet “askeriyesiyle” o iktidarı eski sahiplerinin elinden aldı. Geçmişin zalimleri, şimdilerde birbirlerini suçluyorlar.

Madalyonun bir yüzü bu.

Diğer yüzü ise yeni iktidar sahiplerinin eskilerden devraldığı zulmü sürdürmek konusundaki tutarlı kararlılığı.

Eh, onları da bekleyen bir istikbal vardır herhalde.