Ankara hafta sonu hareketli günler geçirdi

Ankara hafta sonu hareketli günler geçirdi. Bir süredir çeşitli platformlarda tartışılan ve giderek ete kemiğe büründüğü görülen “Birleşik Muhalefet Hareketi”ni bu kez sosyalist solun geniş bir kesimi ve bazı sosyal demokratlar tartıştı. ODTÜ Vişnelik’te yapılan toplantıda “Yeni Türkiye” söylemi adı altında on iki yıldır mayalanan bir faşizmin artık pişirme dönemine girildiği üzerine bir fikir birliğinin mevcut olduğu görüldü.

Yasama, yürütme, yargı sacayağının üzerine oturtulmuş bir kazan kaynatılmakta ve muhalif güçler birer birer içine atılmakta.. Böylesi bir ortamda sol güçlerin bir direniş mevzisinde omuz omuza gelmeleri kaçınılmaz hale gelmekte. İşte bu gerçekten yola çıkarak toplumsal muhalefet dinamiklerinin birlikte mücadelesini örmek üzere yapılan bir dizi toplantıdan biriydi hafta sonundaki toplantı.

Toplantı sonrası, “Türkiye sağa kaydıkça bir karabasana dönüşen gelişmeler hakkında düşüncelerimizi paylaşmak, üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmek, olanaklarımızı birleştirmek ve fikir birliği sağladığımız zeminlerde; aklımızı, gücümüzü ve enerjimizi bir araya getirmek için toplantıların sürdürülmesi konusunda eğilim birliği sağlandı” dendi.

Bu amaçla; sol-sosyalist güçlerin ve toplumsal muhalefet dinamiklerinin birlikte mücadele olanaklarının ele alınacağı toplantıların sürdürülmesi için bir Koordinasyon Kurulu oluşturuldu. İkinci toplantının bir ay içinde gerçekleştirilmesi kararlaştırıldı.

•••

On iki yıldır mayalanan faşizmin pişirme dönemine girildiği tespiti ne kadar gerçekçi?

Görünürde işleyen bir parlamento olsa da bu işlerlik tek yönlü ve parlamento içi muhalefet kadük hale getirilmiş işlemez durumda. Yasama erki tek taraflı işliyor.

Yürütme ise her alanda, her anlamda ve de kendi mecrasında yürütmeyi – hem de inkâr etmeden- meşru kılarak sürdürüyor.

Zaten zapturapt altına alınmış olan yargı, AKP koalisyonunda ortaklar arasında yer değiştiriyor.

Devletin kurumlarını işgal eden Yeni Osmanlıcı anlayış “Yeni Türkiye” idealinde önemli yol almış durumda. Yaptığı icraatlarla “Geldiğim gibi gitmem” mesajı vermeyi de ihmal etmiyor. Müslüman Kardeşler ile işbirliği yapmanın ötesinde IŞİD ve Boko Haram gibi örgütleri silahlandırıp eğiterek içeride kullanmayı düşündüğü milis güçlerini şimdiden oluşturuyor. Öyle ki daha bu günden bu milis güçlerini Şii topluluklara ve muhalif güçlerin üzerine saldırtmakla bir tür deneme çalışması yapıyor. İstanbul’da Caferi ibadethanelerine saldırlar ve sosyalist gazetecilere yönelik tehditler hep birer somut örnek.

Görülüyor ki bir pişirme dönemine girilmiş ve saldırırlar yoğunlaşmakta.

Gelinen noktada, muhalif güçlerin, sol güçlerin birleşik bir muhalefeti örgütlemekten başka bir seçenekleri kalmamakta. Hafta sonundaki toplantıda yapılan iyi niyet konuşmalarının, en kısa zamanda somutlanması sorumluluğu artık her birimizin omuzlarında. Ya bu sorumluluğun gereklerini yerine getirerek direneceğiz ya da…