Ülkenin en eski havaalanı canlı canlı gömülen bir insan gibi iş makinalarıyla parçalanıyor. Hâlbuki fiziki yapısı itibarıyla benzersiz avantajlara sahip bulunuyor.

İstanbul depremi bekleyen bir şehir. Atatürk Havalimanı neredeyse şehrin merkezinde yer alıyor. Ulaşımı kolay. Pistleri sorunsuz.

Ama yıkıyorlar.

Neden yıkıyorsunuz?

Bu soruya karşılık olarak verilebilecek aklı başında bir cevap yok.

Yıkıyoruz işte!

2021 yaz mevsiminde ülkenin akciğerleri olan ormanlarımız yandı, yakıldı. Türk Hava Kurumu’nun (THK) yangın söndürme uçak filosu yerde çürütüldü.

Bu uçakların 4 bin 900 kilo su depoları vardı. Onları ihale dışında bırakabilmek için 5 bin kiloluk su deposuna sahip uçakları olan firmaların katılabileceği düzenlemeler yapıldı.

Ormanlar yandı, yangın söndürme uçakları paslandı.

Ülkenin dört bir yanında büyük bir hoyratlıkla ormanlar kesilip yok edildi. Kömür, altın, gümüş elde etmek için devasa ocaklar açıldı.

Sahiller yarım yüzyıllık sözleşmelerle kiralama adı altında özel kişilere devredildi.

Yasalar ihlal edilerek yapılaşmalara izin verildi.

Dibinde define olduğu sanılan Dipsiz Göl’ün suyu emilerek katledildi.

Neden böyle yapıyorsunuz?

Buna da cevap yok.

Yapıyoruz işte.

Çevre katliamlarına, iş cinayetlerine ve çocuk tacizlerine karşı mücadele eden onların haklarını savunan hukukçular demir parmaklıkların arkasına konuldu.

Bunları dünyanın uzak köşelerinde yaşayan farklı insanlara anlatsanız gönül rahatlığıyla şunu sorabilir:

-Bu ülke işgal mi edilmiş?

Nâzım Hikmet’ten sonra edebiyat hayatımıza giren ikinci Büyük Dünya Şairimiz Ataol Behramoğlu; 15 Mayıs 2002 Pazar günü Beşiktaş Belediyesi’nin Tekin Yayınları’yla birlikte düzenlediği 2x40 yaş kutlama etkinliğine iki yeni kitabıyla birlikte geldi. Biri 12 Eylül 1980 darbe döneminde tuttuğu Cezaevi Günlüklerinden oluşuyordu. Diğeri ise yeni bir şiir kitabıydı: SUÇLUSUNUZ!..

Pek çok değerli sanatçı, Ataol Behramoğlu için sahneye çıktılar. Onun şiirlerini okudular, şiirlerinden besteledikleri şarkılarını söylediler.

Etkinliğin sonunda Ataol Ağabey sahneye gelip teşekkür konuşması yaptı. Sonra da acı tespitini dile getirdi:

-Ülkemiz işgal altındadır!..

Dört bir yanımızda süren yıkımların sonuçlarını böyle değerlendiriyordu.

Ama Ataol Behramoğlu’nda karamsarlığa kapılıp yılmak yoktur. 12 Mart 1971 Darbesi’nde yine sürgündeyken ülke sevgisini ve umudunu eşsiz şiirine şöyle dile getiriyordu:

“Türkiye, üzgün yurdum, güzel yurdum
Zinciri altında kımıldayan
Bitecek sanıldığı yerde başlayan!”