‘Bitmeyen Yürüyüş’ okurlarla buluştu

Abidin YAĞMUR

“Amerika başkanı öldüğünde yas ilan edilip bayraklar yarıya iniyorsa, benim anneannem öldüğünde neden yas ilan edilmesin” deyip okulun bayrağını 3 gün yarıya indiren eylemci bir öğretmen… Görev yaptığı köyde topraksız köylüleri ağalara karşı örgütleyen, köylüleri toprak sahibi yapan devrimci bir öğretmen… Laik eğitimden taviz veren milli eğitim müdürünü protesto için okula şortla giden öncü bir öğretmen… İbrahim Nacar’ın mücadeleyle, zorluklarla ve dirençle geçen yaşamı, meslektaşı Mithat Delioğlu’nun kaleme aldığı “Bitmeyen Yürüyüş” kitabında anlatılıyor. Kitapta, Türkiye İşçi Partisi deneyiminden Dev-Genç’e, Malatya’daki Hamido olayından topraksız köylü sorununa, Mamak’taki insanlık dışı işkencelerden 1980’lerin sosyal ve ekonomik yapısına kadar birçok olaya öğretmen İbrahim Nacar’ın gözünden bakılıyor.


Ozan Yayınları’ndan çıkan “Öğretmen İbrahim Nacar’ın Emek ve Demokrasiye Adanmış Yaşamı-Bitmeyen Yürüyüş” kitabının tanıtım ve imza günü etkinliği Sokak Kitapevi’nde yapıldı. Etkinliğe İbrahim Nacar’ın yol arkadaşlarının yanı sıra çok sayıda öğretmen ve öğrenci katıldı.

Öğretmen ve yazar Mithat Delioğlu, kitabı şu sözlerle anlattı: “İbrahim Nacar’ın yaşam öyküsünü okuduğunuzda yaklaşık 50 yıllık dönemin tüm aydınlık yüzlerine ne bedeller ödetildiğini de göreceksiniz.100 yılı aşan öğretmen mücadelesinin neredeyse yarısında aktif olarak görev alan İbrahim Nacar’ın görüşleri çok değerli. Kitapta İbrahim Nacar’la demokratik, laik eğitim üzerine yaptığımız söyleşi de var. Gelenekten geleceğe devam eden bu yol öyküsünde öğretmenimizden öğreneceğimiz çok şey var.”

ÖNÜMDE İKİ YOL VARDI

Emekli öğretmen İbrahim Nacar da etkinlikte öğretmenlik mesleğindeki ilk yıllarını, öğretmen örgütlenmesi ve sosyalizm mücadelesiyle tanışma sürecini, sürgün ve cezaevi dönemlerini anlattı. Nacar, “Öğretmen olduğumda kendimi çok beğeniyordum. Her şeyi bildiğimi sanırdım. Bir gün Türkiye İşçi Partisi’ne gittim. Orada konuşulanları dinledim ve hiçbir şey bilmediğimi anladım. Ben bir öğretmen olarak aslında yanlış bir sistem içinde öğrencilerime yanlış şeyler anlatıyordum. Önümde iki yol vardı; ya gerici, feodal olacaktım ya da devrimci olacaktım. Ben ikincisini seçtim” ifadelerini kullandı.