“Terziler bilir, dikiş bitince ip koparılır. Yeni dikilecek elbiseler için bir başka ip takılır iğneye ve hayat devam eder...” Bu cümle ile veda ettiğim son yazımda belirttiğim gibi iğneye yeni bir ip takıp yeni elbiseler üretmek üzere yola başka bir sapaktan dahil olmuş bulunuyorum.

“Benim direncim seni, senin zorbalığının beni yaralamasından daha çok yaralıyor” saptamasıyla direnen liseli gençlerin, kadınların, madencilerin ve senin ve benim yollarda/sokaklarda olduğumuz günlerden geçiyoruz. Böylesi direniş günlerinde konsantre olabildiğimce enerji üzerine bir şeyler karalamaya çalışacağım. Eleştirilerinizi, destek ve paylaşımınızı sakınmayacağınızı umuyorum. “Yağından sakınan çöreğini kuru yer “ derler ya… Gelin, kuru çörekler yememek için hep beraber malzemeyi bol tutalım. Anlaştık mı? Anlaştık. Eee hadi ne duruyoruz hadi başlayalım o zaman…
• • •
Umberto Eco; “Futbol fanatiklerinin garip bir kusuru vardır; Futbolla ilgilenmiyor olsan bile seninle futbol konuşmakta ısrarcı olmaları” demiş. Fanatik olmasam da bir futbolsever olarak ilginizi sorgulamaksızın futboldan söz edeceğim bugün. Koşullar müsait, Euro 2016 sayesinde futbol gündemde ve ülke palikaryaları milli takımları nedeniyle ıstırap içerisinde iken aksi davranmak olmazdı herhalde.

Elbette sözünü edeceğim, bir pazar malzemesi olarak futbol. Dünya değişti. Artık ne gazozuna yapılan futbol maçları var ne de gazoz aldığımız bakkallar. Artık arenalar ve devasa AVM’ler var.

Futbol borsaya düşmüşken ve futbol borsasının gömlekçileri var oldukça oyun ve aparatları da pazarda kaçınılmaz var olacaktır. Hele hele turnuvalar nedeniyle futbol gündemde iken. Tüm sektörlerde olduğu gibi enerji sektörü de bu malzemeden nasiplenenler arasında yerini almış bulunuyor. Sponsorluk, merchandising, imaj yaratma, tanıtım vb. yöntemlerle enerji sektörü turnuvayı bir kez daha es geçmedi.

Siyasal İslam şemsiyesi altında toplanıp milletin anasını öpenlerden Cengiz’in Kolin ve Limak ile ortaklığı CLK Boğaziçi Elektrik Dağıtım, “Taraftarın enerjisi sahada” kampanyası ile sahada yerini aldı. CLK BEDAŞ yıllık tüketimi 10 bin kwh’ten büyük olan serbest tüketicilere yönelik 24 aylık taahhüt karşılığı indirim ve milli takım forması, futbol topu, atkı vb. hediye paketleri verdiği bir kampanya başlattı. EPDK’nin 2016 yılı için serbest tüketici limitini yıllık 3600 kwh. olarak belirlemesine rağmen CLK’nın 10 bin kwh.’i limit olarak belirlemesi bir yandan da daha fazla tüketimi pompalayan bir anlayışa denk düşmekte. İndirim ve hediye mi istiyorsunuz daha fazla tüketin! Tüketin! Biz nasıl olsa doğayı katletmek ve talan etmekten imtina etmez daha fazla kâr uğruna ne pahasına olursa olsun üretiriz. Forma aşkına, milli duyguların (tıpkı din/imanda olduğu gibi) sömürülmesi bu işte.

Yerli tekeller dışında uluslararası enerji tekelleri de futbol sevgisinin nimetlerinden faydalanmayı ihmal etmiyorlar. Bunlardan biri Gazprom. Ağırlıklı olarak Avrupa’ya gaz satan Gazprom Avrupa’da imaj yaratma üzerine epeydir çalışmakta. Neredeyse on yıldır başta Schalke gibi Alman takımları olmak üzere Avrupa takımlarına sponsor olmakta. Zaten Avrupa pazarının en büyük gaz satıcısı olan ve rekabette her zaman bir adım önde olan, bir bakıma garanti pazara sahip bir firma neden reklam yapıp imaj oluşturmakla uğraşır? Yanıtı aslında çok basit, bizatihi kendisi de bir tür rüşvet olan bu tür reklam ve tanıtım harcamalarının nedeni yine verilecek rüşvetler sonucu oluşacak kamuoyu tepkilerini yumuşatmaktan başka bir şey değildir. Vatandaşın kafasında yer edip, “Yok bunlar böyle şeyler yapmazlar” algısı oluşturmak.

Bu günlerde bol bol Euro 2016 maçı izleyenler saha kenarı panolarda en çok ne reklamı görüyorsunuz? THY ve Socar Enerji reklamları değil mi? Her ikisi de Euro 2016’nın resmi sponsoru. Türkiye Milli Takımı Avrupa’yı erken terk etse bile TANAP Boru Hattı Projesi sahiplerinin Avrupalıların kafasında yer edinme çalışması olarak bu işle birlikte uzun erimde yer alacakları kaçınılmazdır.

Görüldüğü üzere enerji sektörünün aktörleri, endüstriyel futbol ve futbol sevgimizi kullanarak kafamızda kendine yer açmayı ve daha çok tüketmemizi hedefliyor.
Bu doymak bilmez zorbaların kafamızın içine girmelerine, bizi daha fazla sömürmelerine izin verecek miyiz? Bu sömürü düzeni artık bitecek mi?
Bu günlerin futbol sloganı dillerde; “Biz bitti demeden bitmez” Öte yandan yine bu günlerde, Fransa’da stadların dışında emekçiler sokaklarda haykırıyorlar; “Bitti.”