Bunlarla konuşulmaz: Sadece nida çıkartıyorlar.

Seçmenin sadece yüzde 26 oyu ve oyların sadece yüzde 34 ile Meclis’in yüzde 66’sını kapatmış bir güruh.

Bu, milli irade dolandırıcılığı; 12 Eylül faşistleri ve de onların akıldanesi Turgut Özal sayesinde.

Sıfır baraj ve milli bakiye sistemi: Herkese eşit seçme-seçilme imkânı.

HDP’yi dışlayan Yenikapı maskaralığı: Bölücü, iç-savaşçı katiller; bir tanesi ‘flu’ görüyormuş benim seçtiklerimi; ‘reis’ ise hiç mi hiç görmüyor.

Bu edepsizliğin üzerine üzerine gitmeliyiz kararlılıkla: Kimsiniz siz, ‘Ali kıran baş kesen’ mi?

‘Adam’, var olan yasaları, Anayasayı tanımıyor; ona göre yasa çıkartacakmışız: Yeni çıkartılanları da tanımaz.

Yüzde 65 çoğunluğu Meclis’te bulamayınca referanduma gidecekmişiz, yüzde 50’yi aştığı anda kabul etmek üzere: Maskaralık, rezillik.

Meclis’te yüzde 65’i bulamayan için referanduma gidiliyorsa, ölçüt asgari yüzde 66 olmalıdır.

Net tavır, net söylem ve de Menderes döneminin ‘berber dükkânı’ üçkâğıtçılarını kesinlikle ka’le ve muhatap almamak: Bunların Meclis Başkanları bile, ‘insan’ kavramına ulaşamamış bir canlı, laiklik karşıtı; değil ellerini sıkılmak, yüzlerine bakılmayacak, aynı mekânda olunamayacak ‘şey’ler.

Tavır böyle kesin olmalı; ürkek, korkak, pragmatik müsveddesi değil, ahlaki.

Bunları bana yazdırtan, rahmetli/sevgili annem; her Cuma sabahı okuduğu Yasin’i (terzilik) ustası MADAM Yerçenik’in de ruhuna gönderen, “bana altın bilezik kazandırdı, hiç kimsenin önünde boynumu eğmedim, sayesinde” diyerek.

MADAM’ı aşağılamak, hem cinsiyetçilik, hem de dincilik: Ayıp be, ayıp.