Her kitap önemlidir.

Her kitap önemlidir.
               
Oğuzhan Müftüoğlu ve Adnan Bostancıoğlu’nun birlikte ortaya çıkardığı “Bitmeyen Yolculuk”  kitabı da önemlidir.
               
Bu genel önem vurgusunun yanında,  kitabın bir “biz” kitabı olması önemini daha da arttırıyor.
               
Oğuz Abi bir söyleşisinde, her köyde bile bundan daha büyük bir kitap yazılabilir diyordu. Bu yaklaşımdır ki kitabın “biz” kitabı olmasının ana etkenidir.
               
Kitap ilk yayımlandığında, bir arkadaşımız, “Kitap ne Oğuz Abi’nin kitabı, ne de Adnan’ın. Emek veren onlar ama hepimiz yazdık” demişti. Bu da başka bir “biz” ölçütü!
               
12 Eylül öncesindeki bir zamanda,  bir Ege kasabasındaydık. Suni denge konusunda “kafamız karışmıştı”.  Sorunun çözmeye giriştik. Ege Dev-Genç’ten bir “vatandaş” geldi. Bize “Toplu Yazılarda” suni denge ile ilgili yazılanları bir kez daha anlattı. Oysa biz o bölümlerin içini dışını defalarca okumuştuk. Hakkımızda  “kafaları karışmış” hükmü verilmesin diye “Ha, tamam anladık” dedik. Sonra, oturup, yeniden tartışmalı sorunu ve bulduğumuz çözümü gözden geçirdik. Ve vardığımız sonuç;  Mahir’i derinleştirmiştik!  Buna epeyce güldük, ama Mahir’i  “derinleştirmekten de” hiç gocunmadık. Hatta hoşumuza bile gitmişti. Buna benzer süreçlerin kitapta yer aldığını görünce kitabın nitelendirilmesinde “biz” saptaması aklıma düştü.
               
Burada belirtmekte yarar var;  “Biz” ile “bizim” arasında küçük bir fark var. İyelik eki olmadan kullanılan bir “biz”  geçmiş şimdi ve gelecek diyalektiğinde daha nesnel ve daha süreğen bir sürece işaret ediyor.
               
Yine belirtmek isterim ki; ilginçlik olsun, herkesin söylediğinden farklı olsun diye bir uydurma değildir “biz” saptaması.  Yine yıllar önce, İstanbul Barosu içinde başlattığımız bir avukatlar grup çalışmasında, son derece örgütlü toplantılar düzenleyip, stratejiler belirliyorduk.  Tam anlamıyla örgütlü sağlam bir grup çalışması yapıyorduk. Böyle çalışmalarda gurupların afilli adları olur. Bizim grubun adı mı? “Biz!” Bunu eminim Burhan, Halis, Erdal ve diğer arkadaşlarımız çok iyi anımsarlar...

Bu yazı yazılırken daha 1 Mayıs’a gelmemiştik.
               
Şimdi önümüzde hep birlikte yazacağımız yeni sayfalar var. “Biz” kitabı sadece bu açıdan ve bu nedenle zorunlu olarak eksik.
              
1 Mayıs’ta ve sonrasındaki seçim sürecinde  -seçime ÖDP girmese bile-  “biz” kitabı yeni sayfalarla yazarlarını bekliyor. “Biz”in bitmeyen yolculuğu, aynı zamanda bitmeyen bir kitap demektir.

Bu yazıda, Adnan Bostancıoğlu’nun  emeğinin çok önemli ve değerli bir ürünü olan kitabı  “kamulaştırdığım” için beni bağışlamasını dilerim.

Haftanın Dizesi; “her dağa bin doruktan/ her şehre bin kapıdan girilir” (Arife Kalender, Deli bal, Telos)