Biz o çuvala sığmayız - 2

1980’lerde çocuk olmanın çok da sevilecek bir yanı yoktu. 12 Eylül’den sonra feri sönmüş bir memleket ikliminde büyümek pek iyi değildi. Hoş 70’lerin çocuklarına soracak olursanız onlar da 12 Mart’ın getirdiği karanlığı anlatacaktı.

Epey çok gazetenin girdiği, o nedenle her türde darbenin etkilerinin tüm çıplaklığıyla hissedildiği bir evde geçti çocukluğum. TRT1’in yayın akışındaki renkli programların, kırmızı fontlarla yazıldığı yıllarda yazarlar arasındaki polemikler, bir çocuk için epey ilginç gelirdi.

•••

İşte o polemiklerin en kıran kırana olanı, Cumhuriyet’ten Hikmet Çetinkaya ile o dönem Zaman’da yazan Fehmi Koru arasında geçerdi. Çetinkaya, Gülen cemaatinin polis kolejleri ve askeri okullardan devletin bütün kademelerine kadar nasıl örgütlendiğini yazardı. Koru ise belden aşağı vururdu, sağlık raporları falan sallardı televizyon ekranlarında.

Çocukluğumdan bu yana epey çok şey geçti. Duvarlar yıkıldı, sınırlar değişti, dünya değişti. Hikmet Çetinkaya, bıkmadan usanmadan Gülencilerin devleti ele geçirme planlarını yazıp durdu. Hatta bunun kitabını bile yazdı: “Fethullah Gülen’in 40 yıllık serüveni”.

•••

Çetinkaya, AKP’nin iktidara geldiği yıllarda bu kitabını bir yazı dizisi olarak Cumhuriyet’te yayınlamaya başladı. İlk yazı çıktıktan sonra Cumhuriyet’e yayın durdurma cezası geldiğinde sene 2005’ti. Çetinkaya’nın 40 küsur yıldır yaptığı uyarılara kulak asılmış olsaydı yaşamayacağımız bir 15 Temmuz geçti memleketin üzerinden.

biz-o-cuvala-sigmayiz-2-203532-1.

Ve o kitabın basılmasından 11 yıl sonra dün, aralarında Hikmet Çetinkaya’nın da bulunduğu yaklaşık 20 Cumhuriyet mensubu gözaltına alındı. “Kandırılmamış,” “istedikleri hiçbir şeyi vermemiş”, üstelik Gülencilerle yıllardır mücadele eden gazetecileri FETÖ’ye destek gerekçesiyle gözaltına almak nedir Allahaşkına?

•••

Hüseyin Çelik, vaktizamanında “Cemaat devleti ele geçirdi iddialarına kargalar güler” demişti. Bugün Cumhuriyet’i FETÖ ile ilişkilendirme çabasına kargalar bile gülmez. Bugün darbeci diye tutuklanan Cemaatçi polis ve yargı, üç-beş yıl önce bir sabah İlhan Selçuk’un kapısına Ergenekon darbecisi diye dayanmışlardı.

O Cemaatçileri darbeci diye tutuklayanlar, bugün aynı gazetenin yayın yönetmeni Murat Sabuncu ve arkadaşlarını darbecilere destekle suçluyor!

Temmuz sonunda, malum operasyon bana da dokunduğunda BirGünTekBaşına’ya attığım başlığı tekrarlamanın zamanıdır:
“Biz o çuvala sığmayız.”

***

Hayaldi, yalan oldu

Cumhuriyet gazetesine yönelik operasyonu Cumhuriyet Bayramı’ndan iki gün sonra yaptılar. Ama 29 Ekim’i de boş geçmediler elbette. Bayram akşamı Resmi Gazete’de yayınlanan yeni 2 KHK ile birlikte 10 bini aşkın insan kamudaki görevlerinden atıldı. 15 Temmuz’dan bu yana atılanların sayısı 110 bini aştı, 12 Eylül’deki rakamları neredeyse dörde katladı.

biz-o-cuvala-sigmayiz-2-203533-1.Devlet-özel tüm üniversitelerdeki rektörlerin atanması da tamamen Saray’a verildi. Akademik irade çöpe atıldı. Hafızamız da arşivimiz de bizi yanıltmıyor. Bugün bu KHK’nin altına imza atan AKP, 2002 seçimleri için hazırladığı beyannamede bakın ne sözü veriyordu. Sayfa 82’den aynen aktarıyorum:

“Rektör, dekan, bölüm başkanı, anabilim dalı başkanı, enstitü müdürü gibi her kademedeki akademik yöneticinin seçimle işbaşına gelmesini sağlayacak yasal düzenlemeler yapılacaktır.”
Bugün rektör seçimini kaldıranlar, üniversitede neredeyse çaycının bile seçimle iş başına gelmesini vaat etmişlerdi. Hayaldi, yalan oldu.

***

biz-o-cuvala-sigmayiz-2-203534-1.

Gerçekten bölünür müyüz?

Başbakan Binali Yıldırım, kendi koltuğunun da ipini çeken başkanlık sistemi için en sert konuşmalarını yapmaya başladı. Davutoğlu ile aynı akıbeti yaşamamak için hançeresinden çıkan bir tonla esip gürlemeye başladı. En çarpıcı sözü ise şu oldu: “Başkanlık gelmezse, ülke bölünebilir.”

Birlikte yaşamayı hepimiz istiyoruz kuşkusuz. Ama hani insanın aklına şu soru geliyor: “Ülkenin bölünme riskine girmesinde 14 yıldır ülkeyi yönetenlerin hiç mi sorumluluğu yok?”

Hani istediğimiz kadar milatlar yaratalım, başkanlık gelmezse gerçekten bölünür müyüz? 93 yıldır bin bir bela ile uğraşan cumhuriyet bölünmedi, başkanlık gelmezse mi bölünecek? İsmet Paşa versin yanıtı: “Hadi canım sen de!”

***

CHP’li belediyeler neden sessiz?

Adını Atatürk’ün koyduğu bir gazete çalışanlarına yönelik operasyon konusunda CHP’li belediyelerin sessizliğine ne demeli? Allahı var, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun Ankara’da, bir grup vekilin de İstanbul’da Cumhuriyet’e sahip çıktıklarına tanıklık ettik ama 14 yerel belediyesi var İstanbul’da CHP’nin. Bir-ikisinin tweet ve ziyareti dışında diğer başkanlar Cumhuriyet’in kayyıma devredilmesini mi tercih ediyor?

Hani iktidarın nimetlerinden faydalandığı için sesini çıkaramayanları bir kenara koyalım… Ama muhalefet partisine üye belediye başkanlarının sessizliğini ne yapacağız? Sadece İstanbul’dakiler de değil… Bakın belediye başkanlarının sosyal medya hesaplarına, ya resim sergisinden fotoğraf paylaşmışlar, ya esnaf ziyaretinden...

Başları sıkıştığında seslerini duyurmak için kapısını çaldıkları birkaç gazete kaldı. Onlara da sahip çıkmayacaklarsa... Unutmayın, bu günler unutulmayacak. Islık çalarak boşluğa bakanlar hele, asla.