Gazeteci Yıldırım: Devlet 12 Eylül faşizminin bıraktıgı devlettir, faşizmin kurumları hâlâ yerli yerindedir

‘Bize, hain demeyi bile çok gördü…’

NURCAN GÖKDEMİR -nurcangokdemir@birgun.net

12 Eylül döneminde zulme uğrayanlar sadece siviller değildi. Resmi rakamlara göre 397 subay, 176 astsubay, 447 askeri öğrenci sol görüşlü oldukları gerekçesiyle son imzayı Evren’in attığı kararnamelerle TSK’den çıkartıldı.  Evren’in, “Onlara hain lafını bile az bulurum” diyerek işkencecilere teslim ettiği Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri Derneği (ADAM DER) Başkanı Gazeteci Rahmi Yıldırım yaşadıklarını ve bugün hissettiklerini anlattı

>>Kenan Evren 12 Eylül’den çok uzun yıllar sonra eceliyle öldü, neler hissediyorsunuz?

Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki en köklü gericilik hareketi olan 12 Eylül 1980 darbesinin mimarı cuntanın şefi Ahmet Kenan Evren artık nefes alıp vermiyor. Öldü diyemiyorum. Zira ölmek insana mahsus. Başka bir sözcük kullanmak istiyorum, terbiyem müsaade etmiyor.Allah taksiratını affetsin demiyorum. Devrimciler, komünistler olarak, Ahmet Kenan Evren’i ve suç ortaklarını affetmeyeceğiz, sonsuza değin lanetleyeceğiz.

>>Siz darbe döneminde askerdiniz. Sivilleri vuran dalga sizi de içine aldı…

Faşist darbe halklarımıza acı çektirdiği gibi Türk Silahlı Kuvvetleri içinde de ağır insanlık suçlarına yol açtı. Resmi rakama göre 397 subay, 176 astsubay, 447 askeri öğrenci, sol görüşlü oldukları gerekçesiyle, son imzayı cunta şefinin attığı kararnamelerle TSK’den çıkartıldı. Evren, “Onlara hain lafını bile az bulurum” diyerek genç askerleri işkencecilere teslim etti. Genç askerler de sivil yoldaşları gibi zulme maruz kaldılar. THKP/C Üçüncü Yol davasında yargılanan askerler, zorla giydirilen tektip cezaevi elbiselerini sıkıyönetim mahkemesinde yırtarak, cezaevlerindeki zulmü protesto ettiler. Teğmen Ömer Yazgan ise idam cezası vermek için rüşvet alan yargıcın kararıyla idam sehpasına çıkartıldı.

>>Evren’in devlet töreni ile toprağa verilecek olması size neler hissettiriyor?

Evren için devlet töreni düzenlenmesine şaşırmıyoruz. Şaşırmıyoruz. Zira ülke Evren ve şürekâsının bıraktıkları anayasa ile yönetilmektedir. Devlet 12 Eylül faşizminin bıraktığı devlettir; seçim barajı, YÖK, HSYK ve diğer kurumlar yerli yerindedir. Demokrasi güçleri, üniversiteler ve medya, darbe dönemindeki kadar baskı altındadır. Yargı organları darbe dönemine rahmet okutacak derecede siyasallaşmıştır. 12 Eylül darbecilerinin başlattığı eğitimi İslamileştirme projesi de, AKP iktidarı döneminde tamamlanmak üzeredir.

Cunta şefinin devlet töreniyle defnedilmesine hayret etmiyoruz. Çünkü devlet cunta şefinin bıraktığı devlettir, eli kanlı diktatörün yerinde eli ve dili uzun diktatör vardır. İkisi arasındaki fark, eli kanlı diktatörün, “Affedersiniz Ermeni” demeye, meydanlarda Alevileri yuhalatmaya ihtiyaç duymamasından ibarettir.

12 Eylül faşistleri özel olarak gençliği hedef almışlardı; darbeden sonra gençlerin idamı için (yasaya uygun olsun diye) yaşları büyütülüyordu. Bugün kaç yaşında olursa olsun gençler dövülerek, gaz fişekleriyle vurularak öldürülmekte, katiller eli uzun diktatör tarafından Çanakkale destanı yazdıkları söylenerek teşvik edilip korunmaktadır.

12 Eylül darbesi sonrasında patronlar “gülme sırası bizde” diyerek sevinç gözyaşı dökmüşlerdi. Bugün eli uzun diktatörün patronları gülmekle yetinmeyip milletin ırzına da tasallut etmektedirler.

>>Yargılama sizde hesaplaşma duygusuna yol açtı mı?

Cunta şefi Ahmet Kenan Evren’in ölürayak “yargılanması” 12 Eylül faşizminin nihayet aşıldığının işareti değildir. Davaya müdahil olan demokratların komünistlerin de öngördükleri gibi, yargılama göstermelik olarak kurgulanmış, ceza yargılaması usul hukukunun labirentlerinde dolaştırılarak diktatörün ölmesi beklenmiştir. Amaç hasıl olmuş ve hakkındaki hüküm kesinleşmeden son nefesini verdği için “yargılama” sona ermiş, devlet töreni yapılmasına yasal kılıf sağlanmıştır.

12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 faşist darbe süreçlerinde darbeciler tarafından Türk Silahlı Kuvvetleri’nden çıkartılmış darbe karşıtı askerler olarak ülkemizde ekonomik, siyasal, sosyal, kültürel soykırım ve soykırım uygulayan eli kanlı diktatörü affetmediğimiz gibi, devlet töreniyle devlet mezarlığına defnedenleri de affetmeyeceğiz, sonsuza değin lanetleyeceğiz!