Nosotras/Nosotros hepimize sesleniyor. İspanyolca “Biz” anlamına gelen ve kelimenin feminen karşılığının Nosotras, maskülen karşılığının Nosotros olarak ifade ediliyor olması kitabın her iki yüzünde farklı isimleri okuyor olmamızı açıklıyor. “Biz”i oluşturan bölüm ise anlamlı.

Bizi biz var ediyoruz

Songül BOZACI

Toplumsal cinsiyet tanımına baktığımızda; ‘Kadının ve erkeğin sosyal olarak belirlenen rol ve sorumluluklarına’ verilen ad olduğunu görüyoruz. Rolleri ve sorumlulukları belirleyen politikalar yüzünden çoğu zaman bu tanım daha çok eşitsizlik olarak gündemde oluyor. Çocukların küçük yaşlarda gözlemledikleri ve ailesinden, çevresinden öğrendikleri cinsiyet rollerinde, kendi bireysel gelişimlerini oluştururken oldukça etkilendiklerini biliyoruz.

Her toplumun her iki cinsiyete yüklediği sorumluluk ve anlamlar oldukça farklı. Ancak genel olarak kesişen benzerlikler olduğunu kabul etmek gerekiyor. Dolayısıyla Nosotras/Nosotros hepimize sesleniyor. Bu kitaba yakından bakmak önemli. İspanyolca ‘Biz’ anlamına gelen ve kelimenin feminen karşılığının Nosotras, maskülen karşılığının Nosotros olarak ifade ediliyor olması kitabın her iki yüzünde farklı isimleri okuyor olmamızı açıklamış oluyor. Her iki tarafın kesiştiği orta sayfada ‘Biz’i oluşturan bölüm oldukça anlamlı.

bizi-biz-var-ediyoruz-1019453-1.
NOSOTRAS / NOSOTROS
Ana Romero
Resimleyen: Valeria Gallo
Çeviren: Mehlika Sürhay
NotaBene Yayınları, 2021

Nosotras tarafından okumaya başladığımızda uzun yıllar öncesinden günümüze değin kadınlar ve kız çocuklarına dayatılan yasaklar ele alınıyor. Bir yığın yasağın içinde kelimeler, fikirler, okuma-yazma, özgürce seyahat edememe, sadece ev işleri yapabilme izni, oy verme hakkının olmaması gibi yasakları oldukça etkileyici, bir o kadar da düşündürerek ve ironi yüklü bir dil ile irdeliyor. Diyor ki bir yerde yazar, “Okumak da yasaktı. Biz kadınların kafaları o kadar zarif, o kadar narindi ki yükünü kaldıramazdı öğrenmenin.” Bir gün bir noktada artık bu gidişata dur diyenlerin seslerinin yükseldiğini, kadın elinin değmesi istenmeyen her işte en iyi olmaya çalışan kadınlar ile bütün bu yasakların yıkıldığını anlatıyor hikâye. Ve en önemli nokta her türlü yasağın çıkartıldığının, mesela kahkaha atmanın da yasak olduğu zamanların olduğunun, sadece yasaklar olduğunun; bunun her yasağa uyduğumuz anlamına gelmediğinin altı özellikle çiziliyor. Evet, birileri hep yasak koyuyor ve birileri de bu yasakların doğru olmadığını hep dile getiriyor. Son olarak ekliyor Nosotras “sığmaz kişilikler tek kalıba” diye.

Nosotros tarafından okumaya başladığımızda uzun yıllar öncesinden günümüze erkekler için biçilmiş fiiller ve davranış kuramları ele alınıyor. Erkek dediğin sert olur. Erkek dediğin ağlamaz. Savaşmak her erkeğin en birincil görevidir. Savaşa hayır diyemez. Erkek tarafında da barış için mücadele edenlerin her zaman dışlanan olduklarını görüyoruz. Sorgulamadan her şeyi kabul etmeye zorlandıklarını, çocuklarını dahi sevgi ile sevemediklerini, yapmak istedikleri işleri yapamadıklarını okuyoruz. İtaat etmeye zorlanan erkeklerin her zaman bu itaatkâr tavırları desteklemediklerini de öğreniyoruz. Kalıplara sığmayan erkekler de hep öteki olarak anılıyor.

Uzun yıllar öncesinde kalmasını umut ettiğimiz bu sürecin aslında hâlâ yanı başımızda her dakika sirayet ettiğini görebiliyoruz. Kız ve oğlan çocuklarının kendi özgürlüklerini, kendi bireysel becerilerine uygun meslekleri seçebilmeleri için böylesi kalıpların dışına çıkan bir bakış açısına sahip olmaları umuduyla diyerek keyifli okumalar olsun. ‘Biz’ hepimiz biriz.