Türkiye’de büyük bir hayran kitlesi olan Riff Cohen, üçüncü albümünü çıkardı. Pink Sun şarkısıyla birçok insana umut ve güç veren müzisyen, bu şarkıyı “bir doğa tutkusu, dışarıda olmak, çıplak olmak, otantik…” olarak tanımlıyor ve “Bizim doğamız, içimizdeki” diyor.

Bizim doğamız, içimizdeki

Öykü ÖZFIRAT

Şarkıcı ve söz yazarı Riff Cohen; Paris, Pink Sun gibi şarkılarıyla sesini dünyaya duyuran bir müzisyen. Rock müziğini, Ortadoğu ve Kuzey Afrika geleneksel müzikleriyle harmanlayan Cohen, yeni albümü “Quelle Heure Est- Il" dinleyici ile buluştu.

Müzisyen ile albümünü ve müzik serüvenini konuştuk.

Paris ve Tel Aviv’de yaşadınız. Bu şehirler müziğinizi nasıl etkiledi?

Tel Aviv ve Paris’teki ambiyans çok farklı. Tel Aviv'de ifade özgürlüğünden ve sokak danslarından bir yeraltı kültürü hissi aldım. Komik ama Paris'i Tel Aviv'den çok daha katı buldum. Paris’te bugün Orta Doğu’da hiç sahip olmadığım bir dünya var. Şehir estetik değil ve insanlar nasıl giyindiklerini önemsemiyorlar. Bunu çok seviyorum. Ama yine de Avrupa estetiği ile alabildiğim resim de oldukça şaşırtıcı… Ve Arap Kuzey Amerikan dünyasını daha fazla buluyorum. Tel Aviv’de her şey daha fazla batılaşıyor. Paris’te, Fas’tan Gnawa ve Rai konseri bulabildim. Bu, Tel Aviv’de oldukça az.

DAHA ÇOK DUYGU İÇİN MÜZİK

Yeni albümünüz çıktı. Bu albümün modunu birkaç cümleyle nasıl tanımlardınız?

Duyguların içine girmek için müzik.

Müziğinizin onlara umutlu ve güçlü hissettirdiğini söyleyen çok fazla kişi var. “Pink Sun” şarkınızda da böyle bir his var gibi. Bu şarkının sizin için anlamı nedir?

Bunu duymak çok güzel, teşekkürler. Müziği aynı zamanda kendim için de yapıyorum, daha güçlü ve umutlu hissetmek için. Pink Sun bir doğa tutkusu, dışarıda olmak, çıplak olmak (maskesiz), otantik… Doğa üzerine pek fazla konuşmuyoruz. Bizim doğamız, içimizdeki.

YouTube üzerinden canlı bir yayın yaptınız. Nasıl bir deneyimdi?

Çok komikti. Evimdeyken beş bin kişinin karşısında olmak inanılmazdı. Bence bu fikri korona öncesinde de bulmalıydık.

Türkiye’de çok büyük bir dinleyici kitleniz var. Bu bağınız nereden geliyor?

Türkiye 2013 yılında Avrupa konser turumun bir parçasıydı. O zamandan sonra, Türkiye’deki konserlerimi organize eden “StageArt” şirketi başından itibaren işi ciddiye alarak benim için orada ciddi bir çalışma yürüttü.

***

GELENEKSEL TÜRK MÜZİĞİNİ SEVİYORUM

Türkiye’den dinlediğiniz müzikler var mı?

Otantik, geleneksel Türk müziğini seviyorum, bana çok ilham veriyor. Ama modern şeyleri pek bilmiyorum.

Önceki Türkiye ziyaretinizden bizimle paylaşmak isteyeceğiniz özel bir anınız var mı?

Evet, ilk konserde şok olmuştum. Avrupa turumdan sonra ritmi alamayan dinleyiciye alışmıştım ya da benimle birlikte benim gibi şarkı söyleyemeyen dinleyiciye. Aniden tüm dinleyici benimle aynı alkışlamaya ve şarkı söylemeye başladı. Gerçek havayı yakalayarak… Bu harikaydı.

Türkiye’ye bir daha ne zaman geleceksiniz?

Salgın bittikten hemen sonra.