Erman Kunter uzun yıllar Beşiktaş’ta sporcu, takım kaptanı ve antrenör olarak görev yaptı, kupalar kazandırdı. Ancak Beşiktaş seçimde Hidayet’i destekledi.

Platon'un ahlâk felsefesinin iki temel dayanak üzerinden hareket ettiği görülür. Birincisi, insanın iyi davranışın ne olduğunu bilmesi ile asla ahlâkî olmayan bir davranış göstermeyeceği kanısı; ikincisi ise, bütün insanlar için sadece tek bir iyi hayat ve doğru eylem tarzının olduğu değerlendirmesidir. Bu iyi davranışın ne olduğunun fakına varmanın, ancak uzun süren bir zihinsel eğitimle kazanılabileceğini belirten Platon, bunun herkes için mümkün olamayacağı (!) gerçeğinden de kaçmaz.

Siyasetin baş aktörleri olan insan ve toplumun, doğru ve erdemli davranışın ne olduğu ve hayattaki karşılığı nedir problemine cevap olarak, etiği, merkeze oturtması dün olduğu gibi bugün de anlaşılır ve gerekli bir durumdur.

Sporda bu kavramın temel amacı, kişilere spor alanında, -ki yönetim mekanizması da bu alanı kapsar- kabul görmüş evrensel ‘etik’ ilkeleri benimseterek, bu ilkelerin sportif ortamlarda davranış boyutunda sergilenmesini sağlamaktır.

Sporcuları da kapsayan ‘etik’ kurgunun, yöneticiler için de ‘etik’ bir unsur olarak değerlendirilmesi gerektiğinden, bunun üzerinde de durmak kaçınılmaz görünüyor. Yöneticilerin görevlerini icra ederken kişisel eğilimlerinden sıyrılarak (burası çok önemli), rekabeti eşitleyen ve rekabet ideallerini korumayı amaçlayan ‘etik’ ilkeler bütününe sahip olmaları gerekir.

Çarşamba günü yazdığım yazıda siyasetin federasyon seçimlerine nasıl müdahil olduğunu ve nasıl kullanarak bir hareket alanı yarattığını yazmıştım. Bugün bunu somutlaştırmak istiyorum.

Basketbol Federasyonu seçiminde bilineceği gibi üç aday yarıştı. Erman Kunter, Harun Erdenay ve Hidayet Türkoğlu.

Hidayet Türkoğlu zaten Saray’da daha önce görevi olduğu için siyasi olarak iktidarın onu desteklemesi gayet normal gözüküyor. Çünkü, futbol ve basketbol federasyonlarının mali ve sosyal kapasitelerinin hacimsel olarak toplum neslinde büyük bir karşılığa sahip olması, siyasi erkin hiçbir zaman başkalarına bırakamayacağı iki kurum olarak gözüküyor. Müdahalesi kaçınılmazdır.

Ama benim açımdan, ‘etik’ değer olarak, eğer Erman Kunter adaylığını koyuyorsa ve siyaset üstü bir kişilikse diğer iki genç aday arkadaşın çekilmeleri gerekirdi. Donanım ve kariyer bunu gerektirmekteydi.

Neyse… Konunun özüne geri döneyim… Bilindiği üzere Erman Kunter çok uzun yıllar Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nde sporcu olmasıyla birlikte, takım kaptanı ve antrenör olarak görev yapmış biridir. Ve Beşiktaş’a kupalar kazandırmış bir spor insanıdır. Fakat, ne hikmetse BJK genel kurul delegeleri Erman Kunter’i değil de Hidayet Türkoğlu’nu desteklediler. Burayı anlamak gerçekten zor… Ve üstelik bir de kör göze parmak sokarcasına hatıra fotoğrafı çektirdiler.

Yukarıdaki kuramsal değerlendirmeleri buradaki tutum ve davranışlar için yazdım. Olayları okurken o kuramsal değerlendirmelerle karşılaştırılsın diye!

Bu olay hem siyasi, ki seçime katılan yöneticilerden birinin CHP ilçe belediye ve İBB meclis üyesi olmasına karşın ve Genel Sekreter’in entelektüel yapısı (!), siyasi duruşuna (kendini ifadesi öyle) karşın ve hem de Erman Kunter’in duruşu ve donanımları ile, en önemlisi hükmen mağlup edilen basketbol takımının haklarını korumak bakımından ki tüm bunların toplamında; mesleki ve spor etiği açısından Erman Kunter’i desteklemeleri gerekirdi. Seçimi kazanıp kaybetmesinin burada hiçbir ehemmiyeti yoktur. Buradaki esas olması gereken BJK iradesini ortaya koymaktı.

Hem CHP hem de BJK siyasi kurgu tarafından dizayn edilen bir adayı destekleyerek, özerk olarak gösterilen bir federasyonun tüm özerk kurgusuna vurulan darbeye ortak olmuşlardır. Spor ve meslek etiği bunu kabul edemez.

CHP parti olarak dışarda kalıp, sporu siyasi baskıdan kurtararak, spor kamuoyunun beklentisine cevap verecek ve sporun siyaset üstü değerine sahip çıkacak değişimi sağlaması gerekirken ve var olan yönetsel yanlışları ortaya koyarak, var olan sistem içinde alan kapmaya çalışması anlaşılır bir şey değil.

BJK Cumhuriyet'ten önce kurulmuş ve Kurtuluş Savaşı'nda etkin rol oynayarak ülke değerlerine sahip çıkmış bir kulüptür. Cumhuriyet değerleri onun vaz geçilmez rehberi olması ve BJK tüzüğünün 6. maddesinde ‘Kulüp kesinlikle siyasetle uğraşmaz’ yazıldığı gibi, siyaset üstü bir prensip iradesi göstererek spor kulübü olma amacının dışına çıkmamalıdır. Ve korunması gereken Beşiktaşlılık iradesi bunu gerektirir.

Sayın Genel Sekreterin, spor kronolojisindeki taraftarlık dökümünde on yaşına kadar Galatasaraylı olduğunu beyan etmesi, buradaki Beşiktaşlılık prensiplerini benimsemesi bakımından bir gecikmeye neden olmuş olabilir.

Erman Kunter bir yerde, spor alanı içinde bir göreve talip olmuşsa, hem siyaset üstü spor insanı duruşuyla hem de Beşiktaş’a verdiği hizmetleri nedeniyle BJK onu desteklemekten hiçbir şekilde tereddüt etmemelidir ki buna zorunludur. Bu ahlaki olarak, etik olarak kulüp değerlerine sahip çıkmak anlamını taşıyor. Kurumsal duruş bunu gerektiriyor.

Siyasetin kurgusundan nemalanmaya çalışmak, yüz yıllık kulübün tarihsel kültürel derinliğini ve oluşmuş tarihsel benliğini bir kenara bırakarak, sonu hüsranla bitecek maceralara atılmaktan başak bir şey vaat etmez.