Vekil rektörün uzaklaştırdığı Can Candan: Bulu’yu gönderdik ama kurulan düzen ve verdikleri zararlar duruyor. Saldırıları durdurmak durumundayız.

Boğaziçi'nde vekil rektörün görevden aldığı akademisyen Can Candan: Saldırılara karşı direniş sürecek

Yaren ÇOLAK

Boğaziçi Üniversitesi’nde AKP’li Cumhurbaşkanı tarafından 2 Ocak’ta atanan kayyum rektör Melih Bulu’ya karşı başlayan direniş özerk-demokratik üniversite talebiyle sürüyor. Yeni rektörün 2 Ağustos’ta atanacağı üniversitede Bulu’nun görevden alınmasının ardından yerine vekaleten gelen Prof. Dr. Naci İnci’nin ilk icraatı Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi, Belgesel Sinemacı Can Candan’ı görevden almak oldu. Baskıların ve sürecin Bulu’nun atandığı dönem gibi aynen işlediğini belirten Candan ile direnişi ve Boğaziçi’ne yönelik saldırıları konuştuk.

En başından beri gerek çektiğiniz fotoğraflar gerek videolarla direnişin içerden gözü oldunuz. Direnişin ruhunu anlatmak gerekirse Boğaziçi’nde nasıl bir atmosfer hâkim?

Boğaziçi Üniversitesi’nin tüm bileşenleri okulumuzun ilkelerine yedi aydır birlikte bir direniş örerek sahip çıkıyorlar. Ben de bu direnişin özellikle akademisyenler ayağını fotoğraf ve video ile kaydetmek ve kamuoyuyla paylaşmak için yedi aydır çaba gösteriyorum. Tüm farklılıklarımıza rağmen bu birlikteliğin verdiği dayanışa duygusu, ortaya konulan ısrar ve irade muhteşem bir şey. Türkiye’de uzun zamandır görülmeyen, azalmayan artan bu itiraz, bu hak arayışı herkese umut veren bir hareket haline geldi. Direnişin ruhunda da meşru ve haklı olmanın, bir kamu üniversitesinin ve Boğaziçi’ni Boğaziçi yapan değerlerin savunulmasının getirdiği bir güç var. Bir de tabii bu mücadelenin sadece Boğaziçi için değil tüm toplumu ilgilendiren bir mücadele olmasının getirdiği toplumsal destek de söz konusu. Yedi aydır süren bu direniş ve birliktelik birbirimizi tanımak, üniversiteyi tartışmak ve birlikte öğrenmek için müthiş bir fırsat oldu hepimiz için. İnişli çıkışlı duygular içinde olsak da, ümidimiz ve sorumluluk inancımız hep baki ve birbirimizden ve toplumsak destekten güç alıyoruz.

MÜCADELEYE DEVAM

Direniş daha ne kadar devam edecek?

“Kurumsal özerklik, akademik özgürlük, şeffaf, demokratik bir kamu üniversitesi” ilkelerimizi ihlal eden uygulamalar devam ettiği sürece biz de yapılanları kabul etmediğimizi, ilkelerimizden ve bir kamu üniversitesi olan kurumumuzdan, öğrencilerin eğitim haklarından vazgeçmeyeceğimizi barışçıl bir biçimde elimizden gelen en etkili şekilde ifade etmeye devam edeceğiz. Bulu’yu gönderdik ama onun gelmesi ile kurulan düzen, yardımcıları, kilit pozisyonlara dışarıdan getirdikleri ve ekibi ile birlikte verdikleri zararlar olduğu gibi duruyor. Üniversitemize yönelik saldırıları durdurmak, verilen hasarları telafi etmek durumundayız.

YAPTIM OLDU ZİHNİYETİ

Atanmış yönetim tarafından yapılan saldırılar devam ediyor. BÜLGBTİ+ da bu saldırıların hedeflerinden biri. Siz kulübün akademik danışmanıydınız.

2020 başından bu yana da LGBTİ+ Araştırmaları Kulübü’nün akademik danışmanlığını resmi olarak, yani Rektörlük onayı ile devam ettiriyorum. 4 Ocak’ta başlayan öğrencilerin rektör atamasını protesto eylemlerinde hemen ilk hedefe konan direnişteki gökkuşağı, trans bayrakları ve LGBTİ+ varlığı oldu. Neden? Çünkü siyasi iktidar homofobi ve transfobi üzerinden belli bir toplumsal algı ve tepki inşa edebileceğini düşündü. Ocak sonunda bir grup öğrencimizin kolektif olarak düzenledikleri sanat sergisinde yer alan anonim bir sanat çalışmasında yer alan LGBTİ+ bileşenleri bayrakları bahane edilerek yandaş basında ve sosyal medyada bir nefret kampanyası başlatıldı. Kulüp ve LGBTİ+ kimlikler suçlu gösterilmeye çalışıldı. Kulüp odası baskınından sonra odanın kilidi değiştirildi ve daha sonra da Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı, kulübün kapatıldığına dair altında Bulu’nun imzası olan bir yazı paylaştı. Hâlbuki bir kulübün kapatılması ancak üniversitemizde belirli süreçler sonucu olabilir. Oysaki yaşanan olayda BÜLGBTİ+ kulübü hakkındaki kararı Bulu tek başına vermiş ve üniversitedeki sürecin işlemesini engellemiştir. Burada yaşanan ben yaptım oldu zihniyetidir ve kabul edilemez.

saldirilara-karsi-direnis-surecek-904274-1.

GÖZDAĞI OPERASYONU

Eski kayyum rektör Bulu’nun yerine vekâleten atanan İnci, ilk icraat olarak sizi görevden aldı? Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Evet, Boğaziçi tarihinde görülmemiş bir şey gerçekleşti. Haksız, hukuksuz ve keyfi bir şekilde tam zamanlı bir akademisyenin işine son verildi. Ne ilgili bölümün ve ne de fakültenin buna dair bir iradesi oldu, ne de bundan haberi oldu. Bu tamamen bana yönelik bir cezalandırma ve aynı zamanda özellikle de direnen akademisyenlere yönelik bir gözdağı verme operasyonu. Aynı şey benden önce yarı zamanlı hocamız Feyzi Erçin’in de başına geldi. Önce bölümün ve fakültenin kararları hiçe sayılarak İnci tarafından yaz okulunda açacağı ders engellendi, daha sonra da bundan sonra Boğaziçi’nde ders veremeyeceği belirtildi. Boğaziçi’nde bölüm ve fakülte kararlarının ve iradesinin hiçe sayılması ve bu tür keyfi uygulamalar kabul edilemez. Dersler hazır, öğretim elemanları hazır, öğrenciler talep ediyor, bölüm ve fakülte onaylıyor, seçilmeden tepeye oturmuş birisi hayır ben istemiyorum, uygun görmüyorum diyor. Üniversitemiz ve eğitim hakkı açısından çok vahim bir durum.

Görevden alındıktan sonra öğrencileriniz ve meslektaşlarınız başta olmak üzere birçok kesim size destek açıklaması yaptı, yapmaya da devam ediyor. Bu size nasıl hissettirdi?

Ortaya konan destek ve dayanışma bu mücadelede hep birlikte olduğumuzun ve birbirimizden vazgeçmeyeceğimizin çok güzel bir kanıtı. Benim için müthiş bir gurur kaynağı ve aynı zamanda beni çok duygulandırıyor ve ümitlendiriyor. Bana yapılan haksızlığın direnişi daha da güçlendirdiğini görüyorum.

DERS VERMEYE DEVAM

Görevden alınmanıza dair hukuki süreç ne boyutta? Bundan sonra nasıl bir yol haritası belirlemeyi düşünüyorsunuz?

Haksız, hukuksuz ve keyfi bir görevden alma söz konusu olduğu için işe iade edilmem için avukatlarımla bir hukuk mücadelesi başlatıyoruz. Burada benim kişisel mağduriyetimin yanında bundan belki daha da önemlisi öğrencilerimin mağduriyeti ve oluşmakta olan kamu zararı. Bu mağduriyetlerin ve zararların artmaması için yargının bir an önce duruma müdahale etmesini ve yürütmeyi durdurmasını bekliyorum. Daha da vahimi tabii Boğaziçi’ne hiç yakışmayan bu uygulama kurumumuzun itibarına da zarar veriyor. Maalesef hak etmeden idari pozisyonlara gelenlerin verdikleri hasarlar devam ediyor. Ben ne olursa olsun güz dönemi derslerinin başlayacağı 6 Ekim’den itibaren derslerimi bir şekilde vermeye ve öğrencilerimle buluşmaya, devam edeceğim. İşim zaten çoktu, bir de şimdi hukuk mücadelesi eklendi bunlara ama ne yapalım, hayatta bunu da yaşamak da varmış.