AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hedef aldığı Boğaziçili öğrenciler bir açık mektup yayımladı."Günlerdir bizleri aracı kanallarla hedef gösteren 12. Cumhurbaşkanına Açık Mektubumuzdur" ifadesiyle duyurulan mektupta Erdoğan'a "Siz padişah değilsiniz, biz de tebaanız değiliz" hatırlatması yapıldı.

Boğaziçi öğrencilerinden Erdoğan'a açık mektup

Boğaziçi Dayanışması, günlerdir açıklamarıyla kendilerini hedef gösteren AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hitaben açık bir mektup yayınladı.

Söz konusu metin, Boğaziçi Dayanışması’nın sosyal medya hesabından, "Günlerdir bizleri aracı kanallarla hedef gösteren 12. Cumhurbaşkanına Açık Mektubumuzdur" ifadeleriyle paylaşıldı. Mektupta Erdoğan'a "Siz padişah değilsiniz, biz de tebaanız değiliz" hatırlatması yapıldı.

Eylemlerin nedenleri ve taleplerin sıralandığı açık mektupta yer alan ifadelerin tamamı şöyle:

"Daha önce Melih Bulu'ya "Bir Provakatör Üstünde Şiir Denemeleri" şiiriyle yanıt vermiştik. Konunun asıl sorumlusunun siz olduğunuzu anlayıp yanıt vermeniz sevindirici. Bugüne kadar bizimle TÜRGEV aracılığıyla el altından görüşmeler talep ettiniz. Şimdi de bizimle basın aracılığıyla tartışmaya çalışıyorsunuz. Biz aracıları sevmiyoruz, doğrudan ve herkese açık bir şekilde konuşmayı tercih ediyoruz. Umarız siz de böyle devam edersiniz.

Önce size eylemlerimizin nedenini ve taleplerimizi hatırlatalım:

Üniversitemize öğrencileri ve öğretim üyelerini hiçe sayarak bir kayyum atadınız. Yaptığınız yasal mı? Evet her fırsatta tekrar ettiğiniz gibi yasal ama meşru değil. Bu atama, toplumda içinde zerre kadar adalet kırıntısı taşıyanı isyan ettirecek bir atama!

Üstüne üstlük, bir Cuma günü bir gece yarısı kararıyla daha; hocası, öğrencisi, emekçisi tüm kurumu sindirmek adına fakülteler açıyor, dekanlar atıyorsunuz. Üniversitemizi kendi siyasi militanlarınızla doldurma çabanız, içine düştüğünüz siyasi krizin göstergesidir. Krizinizin mağdur ettikleri günden güne büyüyor!

‘ANAYASAL HAKLARIMIZI KULLANIYORUZ’

Biz kendi anayasal haklarımızı toplumun tüm kesimlerinin maruz bırakıldığınız haksızlığın farkına varması için kullanıyoruz. Taleplerimiz şunlardır:

►Bu süreçte gözaltına alınan, tutuklanan bütün arkadaşlarımız derhal serbest bırakılsın!

►LGBTİ+ arkadaşlarımıza ve diğer hedef gösterilen bütün gruplara yönelik itibarsızlaştırma kampanyalan sona ersin!

►Başta bu gözaltılara, tutuklamalara ve hedef göstermelere sebebiyet veren Melih Bulu olmak üzere bütün kayyumlar istifa etsin!

►Üniversitelerde, üniversitenin bütün bileşenlerinin katıldığı demokratik rektörlük seçimleri yapılsın!

‘BİZİ SİZE KOŞULSUZ İTAAT EDENLERLE KARIŞTIRMAYIN’

Yürekleri yetiyorsa diye başlayan bir cümle kurmuşsunuz. Cumhurbaşkanını istifaya çağırmak bir anayasal hak mıdır? EVET! O halde bir anayasal hakkı kullanmak ne zamandan bir cesaret sorunu oldu?

Bizi size koşulsuz itaat edenlerle karıştırmayın. Siz padişah değilsiniz, biz de tebaanız değiliz. Ama madem yürek demişsiniz kısaca ona da cevap verelim. Bizim hiçbir dokunulmazlığımız yok! Sizse 19 senedir bir dokunulmazlık zırhının altında esip gürlüyorsunuz. İçişleri Bakanı dini hassasiyetleri kaşıyan yalanlar söylüyor. Biz kendimize otosansür uygulamayacağımızı söylüyoruz. LGBTİ+ arkadaşlarımıza sapkın diyorsunuz, biz LGBTİ+ haklan insan haklarıdır diyoruz. Parti üyeleriniz Soma'da madencileri tekmeliyor. Biz işçilerin yanında eylemli bir şekilde saf tuttuk, tutacağız.

HDP Genel Başkanını hukuksuz bir şekilde hapishanede tutuyorsunuz. Gazetecileri de sendikacıları da... Bizse gerçekleri korkmadan haykıranlarla biriz, beraberin, tüm kayyumların karşısındayız diyoruz. Siz Berkin Elvan'ın annesini mitinglerde yuhalatıyorsunuz. Biz Berkin Elvan'ın yanındayız diyoruz. Siz "Osman Kavala'nın karısı da bu provokatörlerin arasında yer alıyor" diyerek adını bile anmadan Ayşe Buğra'ya sataşıp, hedef gösteriyorsunuz. Bir kadının bahse değer tek özelliğinin onun eşi olduğuna dair cinsiyetçi boş inancı çiğ bir üslupla dile getiriyorsunuz. Biz ise "Ayşe Buğra kıymetli bir hocamız, ve bir bilim insanıdır." diyoruz. "Ona yapılmış bir saldırıyı kendinize sayarız." diyoruz. (Siz şimdi de bu mektup için suçluyu övmekten, cumhurbaşkanına hakaretten düzinelerce dava açarsınız, biliyoruz ama doğruyu söylemekten asla vazgeçmeyeceğiz, onu da biliyoruz!)
Kendi atadığınız rektörü okulda tutacak gücünüz olmadığı için, yeni kurulacak fakültelerle, şişirme kadrolarla ayakta tutmaya çalışmak da pek yüreklice bir tutum olmasa gerek. Bu nedenle yürek konusunda söylediklerinizi ciddiye almıyoruz.

Biz farkındayız ki ne Boğaziçi üniversitesi Türkiye'nin en önemli kurumu ne de Melih Bulu'nun kayyum olarak başımıza gelmesi Türkiye'nin en önemli sorunudur. İstifanız talebine gelince, biz sizi bu mesele nedeniyle istifaya çağırmayız. NİYE Mİ? Siz istifa edecek olsanız,

Hrant Dink katledildiğinde istifa ederdiniz! Soma'da 301 madenci katledildiğinde istifa ederdiniz! Roboski'de 34 Kürt öldürüldüğünde istifa ederdiniz! Çorlu'daki tren kazasından sonra istifa ederdiniz! Başta KHK'hlar olmak üzere, işsiz bıraktığınız ya da iş bulamayan binlerce yurttaşın geçim derdini görüp istifa ederdiniz!

O zaman halkı yoksulluğa mahkum eden ekonomi politikalarınız içinden çıkılmaz hale gelince damadınızı kurban etmek yerine sorumluluğu üstlenirdiniz. Örnekler çoğaltılabilir fakat siz hiç istifa etmediniz. Sizin tabirinizle yürekli olmak yerine safça kandırılan olarak görünmeyi tercih ettiniz. Şimdi sizi niye istifaya çağıralım? Biz Melih Bulu o koltukta oturduğu sürece protestomuzu boyutlandırarak sürdüreceğiz. Bu konuda gerekeni yapıp yapmamak ise sizin bileceğiniz iştir. Biz demokratik hak ve özgürlükleri gasp edilenlerin yanındayız! Bu topraklarda ezilenleri meydanlardan, kürsülerden bağırıp tehdit ederek hedef göstererek susturamayacağınızı anlamanız dileğiyle."