Her seyahat biraz büyüler insanı ama söz konusu Prag’sa durum daha ciddi demektir! Gelin ne kadar büyülenerek seyahat ettiğimizi bir de size anlatalım…

Bohemya’nın İncisi: Prag

Eğlencenin hiç bitmediği gece hayatı, bütçeye hitap eden fiyatları, sağlam yeme-içme kültürü ve kara filmlerden fırlamış sokakları ile Prag, Türkiye’deki seyahat sevdalıları için oldukça gözde bir Avrupa kenti. Biz de listesine Çek Cumhuriyeti başkentini dahil etmek isteyenler için, mart ortasında ziyaret ettiğimiz Prag’ı tanıtmak istedik.

3-4 günlük kaçamaklar için Avrupa’da bulabileceğiniz en güzel şehirlerden birisi Prag. Avro karşısında giderek değer kaybeden TL, Batı Avrupa’da tatil yapmayı düşünen birçok insanın planlarını ertelemesine sebep oldu ancak Budapeşte ve Prag gibi halen kendi para birimini kullanan şehirler değişimden sonra ülkemizden daha fazla turist çekmeye başladı. Prag bu anlamda hemen her yıl, Avrupa’nın en hesaplı turistik şehirleri listesinde yer alıyor. Tabii şehrin çekiciliği sadece fiyatları ile alakalı değil. Prag, Bohemya’nın başkenti kültür-sanat, damak tadı, eğlence ve mimaride de Orta Avrupa’nın en güzel şehirlerinden birisi.

Karl Köprüsü’ne ziyaretçi akını
Vltava Nehri’nin tam ortadan böldüğü Prag’ın iki yakasını birbirine bağlayan Karl Köprüsü, (Prag’ın, Tarihi Meydan’ını bir kenara bırakırsak) en fazla ziyaret edilen mekân durumunda. Her gün binlerce insanın kullandığı köprü, sabahın ilk ışıklarından gecenin geç saatlerine kadar fotoğrafçılar, karikatüristler, müzisyenler ve elbette turist grupları ile dolu. Ancak aynı sebeple bu köprüyü boş şekilde fotoğraflamak neredeyse imkânsız.

Bununla beraber Prag Kalesi’ni tüm ihtişamıyla objektifinize yerleştireceğiniz yer de burası.

Prag’ın turistler tarafından sıkça ziyaret edilen 3 bölgesi var. İçinde astronomik saat Pražský orloj, St. Nicholas Kilisesi ve kalabalıkların toplandığı Tarihi Meydan‘ı gören kilise Týnský chrám’ın bulunduğu Staré město ve Prag Kalesi’ni içinde bulunduran Hradčany ve Karl Köprüsü’nün bitiminden Prag Kalesi’nin bulunduğu tepeye kadar uzanan kısımdaki Malá strana. Prag ziyareti boyunca ikamet edeceğiniz tesisin Staré město yani tarihi bölgede bulunması size büyük bir avantaj sağlayacaktır zira bu, şehrin büyük bölümünü yürüyerek gezmenize yardımcı olacağı gibi, toplu taşıma açısından da size birçok seçenek sunacaktır. Tabii bunun doğal sonucu olarak da özellikle kafe ve restoranlarda fiyatların diğer bölgelere oranla daha yüksek olduğunu belirtmemiz gerekiyor, bunun için de yazının sonunda size ufak bir liste hazırladık.
bohemya-nin-incisi-prag-267086-1.
(Franz Kafka’nın Prag’daki heykeli)

Staré město, Prag’a vardığınız gün şehrin güzelliklerini görmeye başlamanız açısından da iyi bir seçenek. Bu bölgenin yıldızı, hem mimari açıdan oldukça ilgi çekici olan hem de özgün karakteri ile önünden meraklıların eksik olmadığı astronomik saat, Pražský orloj. Güneşin ve gezegenlerin hareketlerini görebileceğiniz bu dev saatin iki yanında ikişer figür bulunuyor. Bunlardan soldakiler aynada kendisini seyreder şekilde sembolleştirilen kibir ile elindeki para kesesi olan cimriyi sağdakiler ise iskelet şeklinde vücut bulmuş ölüm ile elindeki mandolini çalan eğlenceyi temsil ediyor. Cimri karakterinin yahudilerden, eğlencenin ise Osmanlı halkından esinlenilerek yapıldığı sıkça dile getirilen bir konu ama bu resmileşmiş bir bilgi değil. Ayrıca her saat başı 12 havari, antika saatlerde küçük bir bölmeden fırlayan kuş misali soldan sağa ufak bir geçit yapıyorlar. Saatin bulunduğu kuleye tırmanarak meydanı ve Prag’ın diğer bölümlerini gözlemek mümkün. Belirtelim, Prag Astronomik Saati tipik turistik aktivitelerden kaçınan gezginler için pek uygun bir mekan değil, dolayısıyla onları şehrin başka kesimlerine alalım.

Prag Kalesi ve etrafına dağılmış Malá strana ancak tam bir gün ayırdığınızda tamamlayabileceğiniz bölgeler. Kaleye 20 dakika yürüyüş mesafedeki Petrin Kulesi’ne füniküler ile çıkmanız halinde biraz zaman kazanabilirsiniz, aynı şekilde kaleye de merkezden hareket eden tramvay seferleri mevcut. Ancak yürüyüş severler için Karl Köprüsü’nden yükselen yokuşu ve ardından merdivenleri geride bırakıp ardından şehri kuşbakışı görebileceğiniz kuleye rotanızı çevirmeniz de mümkün. Prag Kalesi’ni ziyaret etmişken ihtişamlı St. Vitus Katedrali’ni hem dışarıdan hem de içeriden fotoğraflamak tabii ki yapılacaklar listesine konulmalı.

Müze cümbüşü
Prag, müzeler açısından da geniş bir yelpazeye sahip. Bu anlamda Art Nouveau akımının öncülerinden Alphonse Mucha’nın eserlerinin sergilendiği Mucha Müzesi ve modern edebiyatın en nev-i şahsına münhasır isimlerinden Franz Kafka’ya adanmış Kafka Müzesi en çok ziyaret edilen iki müze olarak karşımıza çıkarken, Çek sosyal hayatı ve siyasi geçmişinin izlerini taşıyan Komünizm Müzesi, KGB Müzesi, Bira Müzesi ve Çek Ulusal Müzesi de diğer seçenekler. Modern sanatın takipçileri için de DOX (şehir merkezinden 7 kilometre uzakta) ve Kampa’yı tavsiye edebiliriz. Tabii tüm şehri irili ufaklı heykelleri ve diğer çalışmaları ile donatan modern Çek sanatının en önemli isimlerinden heykeltraş David Černý, Prag’ı bir açık hava müzesine çevirmiş durumda. Zaten şehri turlarken muhtemelen onun heykelleri ile karşılaşacaksınız, örneğin Kafka Müzesi’nin önündeki iki heykel Černý’e ait.

Prag’dan günlük kaçamaklar
Çek Cumhuriyeti’nin yüzölçüm olarak fazla büyük bir ülke olmaması Prag ziyaretini başka bir şehir ile birleştirerek 1 gece uzatmaya hatta günübirlik yolculuklara imkân veriyor. İşte Prag’dan ziyaret edebileceğiniz 3 şehir.
Kutna Hora: Prag’dan trenle 1 saatte ulaşabileceğiniz bu ufak kentte 40 bin insanın kemikleriyle dekore edilmiş Kostnice Kilisesi ve St. Barbara Katedrali en kayda değer yapılar. Eğer öğle veya akşam yemeğini de burada yemek istiyorsanız Pivnice Dacicky, adresiniz olmalı.

bohemya-nin-incisi-prag-267087-1.
(St. Vitus Katedrali)

Karlovy Vary: 148 kilometre uzaklıktaki, film festivali ve kaplıcaları ile ünlü Karlovy Vary tipik Bohemya mimarisinin tüm özelliklerini taşıyan yapıları ile turistlerin Prag’dan günübirlik olarak en çok ziyaret ettikleri kasaba. Tren ve otobüsle ulaşım seçenekleri mevcut, tren yolu aynı zamanda ülkenin en güzel manzarasına sahip yolculuklarından birisini sağlıyor.
Cesky Krumlov: Sadece Çek Cumhuriyeti’nin değil Avrupa’nın en görülmeye değer küçük şehirlerinden birisi olarak sayılan Cesky Krumlov, turistik Karlovy Vary’nin aksine daha az ziyaret ediliyor ama önerdikleri çok daha fazla. Ortaçağ masallarından fırlamış ve UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki sokakları ile büyüleyici bir atmosfer vaat eden kent Prag’dan 170 kilometre uzaklıkta, dolayısıyla geceyi orada geçirmek iyi bir seçenek olabilir.

***

Damak Tadı Tavsiyeleri

Çek mutfağı genel olarak sizi hayal kırıklığına uğratmıyor. Merkezdeki turist avcısı restoranları bir kenara bırakırsak belli bir standartı yakalamamanız ve biranın anavatanı olan bu memlekette masadan mutsuz kalkmanız zor. Biz yine de tavsiyesiz geçmeyelim dedik.

Peklo: Petrin Kulesi’nden yürüyerek ulaşacağınız Peklo, Orta Çağ’dan kalma mahzenvari atmosferi ile müthiş bir akşam yemeği alternatifi. Fiyatlar Prag ortalamasının üstünde ancak içerideki ortam bunu fazlasıyla karşılıyor.

U Pinkasu: Prag’ın en eski restoranlarından birisi U Pinkasu, tam 174 yıldır aynı adreste hizmet veriyor. Özellikle Çeklerin favori yemeklerinden kızılcık soslu dana eti ve ekmekten yapılan köfteyi daha iyi yapan bir yer bulamayabilirsiniz.

Sad Man’s Tongue: Geceyi sonlandırmak için ve ayak üstü bir şeyler atıştırmak için ideal. Yerel biraları ve hava karardıktan sonra başlayan canlı müzikle sosyalleşmek isteyenlerin adresi.