“IŞİD içimizde” başlıklı yazımda Erdoğan ailesinin şûraya, şûranın eğitim bakanına tavsiye ettiği kararların IŞİD’in egemen olduğu bölgelerdeki eğitim uygulamalarıyla birebir benzerliğine dikkat çekmiştim. IŞİD şurada; hatta evinizde işyerinizde komşunuz olarak yanı başınızda, çocuğunuzun okulunda öğretmen, televizyonunuzda yorumcu, gazetenizde yazar olarak karşınızda. IŞİD, El Nusra, Taliban desen amenna fakat Boko Haram? Yok canım, bu kadar da olmaz, Nijerya nere Türkiye nere der itiraz edebilirsiniz. Emin olun o da içinizde!

İslamcı örgütler komünistler gibi değil, ülkenin özgün koşulları falan demezler her biri her bir yerde birbirine benzerler. Armut bile bulunduğu coğrafyayı gözetir; rengini, biçimini, tadını yetiştiği topraktan, iklimden alır da bunların zihniyeti Avrupa’dan Asya’ya, Amerika’dan Afrika’ya, Avusturalya’dan (gidebilseler) Antartika’ya bir milim değişmez. Bakın, bu Boko Haram denen örgüt, nüfusunun yüzde 43.6’sı Müslüman olan Nijerya’nın tümüne şeriat getireceğim diye tutturmuş. Ülke nüfusunun yüzde 50,1’i Hıristiyan, 5,9’u Animist; ama ne gam, herkes Müslüman olacak ve şeriat hukukuna tabi kılınacak.

Örgütün adındaki Boko, İngilizcede kitap anlamına gelen “book”un ülkedeki Müslümanların kullandığı Hausacanın Latin harfleriyle yazılmış biçimi. “Haram”ı biliyorsunuz. İngilizceniz benimki gibiyse “Boko Haram”ı “kitap haram” olarak çevirebilirsiniz! Bu yanlış değil fakat örgüt, Latin harfleriyle yazarak kitap sözcüğünü kavramsallaştırıyor. Wikipedia bunu şöyle açıklıyor: “Boko ya da Buku kelimesi İngilizce book kelimesinden türetilmiş. Esasen Arap alfabesiyle yazılan ve afro azyatik dil grubuna ait olan Hausa dilinin Latin alfabesi ile olan versiyonunu ifade için kullanılıyor. Türkçe gibi, eskiden Arap alfabesi ile yazılırken başlangıçta İngilizler sonradan da Fransızlar tarafından tespit ve telkin edilen latin alfabesi giderek batılı eğitim sistemini ifade eden bir simgeye dönüştü. Boko ya da Buku Haram’ın lafzi karşılığı ‘latin alfabesi haram’ , ‘batılı eğitim haram’ demek olur.” Osmanlıca adı altında Latin alfabesini tartışmaya açanlar da aynı şeyi söylüyor.

Nijerya’nın kuzeyinde etkin olduğu kentlerde hilafet ilan eden örgüt, toplumdaki sekülerleşmeyi eğitim sistemine bağlıyor ve eğitim kurumlarına, eğitimin kültürel dönüşümünde etkili olduğu kadın ve kız öğrencilere saldırıyor. (Örgüt, Nisan ayında yatılı bir okula düzenlediği baskında yaşları 12 ile 18 arasında değişen 219 kız öğrenciyi kaçırmış ve geçenlerde yaptığı bir açıklama ile öğrencilerin militanlarla evlendirildiğini duyurmuştu.) Bizdeki İslamcıların bu örgütle ayrıca ortak yanı, siyasi hedefini eğitim ve kadın/kız çocuklarının eğitimi üzerine kurmuş olmasıdır. Henüz tartıştığımız 19. Milli Eğitim Şura gündemi ve alınan kararlar Boko Haram’dan kopya edilmiş gibi: Şura, kız ve erkek öğrencilerin aynı mekânda ders görmemeleri gerektiğini tartıştı (Kamuoyu tepkisi karşılanabilseydi oylanıp kabul edilecekti). Zorunlu din dersi okulöncesine kadar çekildi. Osmanlıca’nın ortaöğretime zorunlu olması kararı alındı. Şûra kararlarına itiraz edenler, ülkenin en yüksek makamından yüksek tonla, “İsteseler de istemeseler de öğrenecekler” diye tehdit edildi. Bu ısrar ve tehditte bulunanlar burada icra yetkisini elinde bulunduruyor; evet, okul basıp çocuk kaçırmıyorlar ama iktidar gücünü kullanarak hepimize özellikle kız çocuklarına, kadınlara psikolojik taciz uyguluyorlar.

Erdoğan üzerinde etkin olan ve önerileri hükümette tasarı olarak kabul gören A. Dilipak “Osmanlıca tamam da” başlıklı yazısında, rumi takvimi anımsatarak bir sonraki adımı şöyle açıkladı: “O gün neyi değiştirdilerse bugün onu yeniden ihya ve inşa etmeliyiz.”

Yanlışım var mı, Boko Haram içimizde dediği mi?