Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nde (IKBY) gerçekleştirilen Bağımsızlık Referandumu sonrası gelişmeler sadece Mesut Barzani’nin politik yaşamına son vermekle kalmadı, bölgede en güçlü figürün Irak merkezi hükümetinin başkanı Haydar el İbadi olduğunu da gösterdi. Barzani’nin referandum macerasından önce de İbadi’nin gittikçe güçlenen bir figür olduğunun işaretleri vardı elbette ama referendum öncesinde/sırasında/sonrasında aldığı tutum bu politikacının hiç de yabana atılacak biri olmadığını kanıtladı iyice.

AKP Genel Başkanı’nın İbadi’yi çok değil bir kaç ay önce “kendi karatı”nda görmediğini söylerken gerçekte vurgulamak istediği neydi acaba? Bu sütunda daha önce de belirtmiştim; İbadi iyi eğitimli biri herşeyden önce. Bağdat Teknoloji Üniversitesi mezunu bir elektrik mühendisi. Manchester Üniversitesi’nden hem yüksek lisan hem doktora derecesi var. Bu önemli elbette.

İİbadi’nin hiç de yabana atılmayacak bir diplomasi becerisi var. Bir kere kararlı bir politikacı. Bir lafı diğerini tutuyor. Duruma göre politika değiştirse bile bunu genel ilkelerini çiğneyerek yapmıyor. Büyük konuşup, sonra tükürdüğünü yalar yutar konumlara düşmüyor. Hem merkezi hükümete destek veren hem IKBY ile sıkı fıkı olan ABD’ye tavır alırken bunu lafta bırakmıyor. ABD’ye karşı kullanacak bir kozu yok ama bölgesindeki diğer güçlerle kurduğu ilişkiler üzerinden ABD’ye ciddi “ayar” çektiğini bilmeyen yok.

Irak, anayasası bile ABD tarafından yazılan bir ülke, malum. ABD, askerlerini çektikten sonra Irak’a özel güvenlik şirketlerini doldurdu, bunların bu talihsiz ülkede yedikleri haltları bilmeyenimiz yok. İbadi, bunların ülkedeki faaliyetlerini kontrol altına almayı başardı. Son bir kaç yıldır hem merkezi hükümetin tüm ülkede kontrolü sağlamasına çaba gösterirken bir yandan da IŞİD’e karşı mücadele sürdürüyordu. Bu mücadelede uzun süre yalnız bırakıldığı biliniyor. Bölgesinde çıkan petrolü merkezi hükümete danışmadan Türkiye’nin desteği, ABD’nin de göz yummasıyla dünya pazarlarına satan IKBY’nin peşmerge desteği vermemesi, ABD’nin IŞİD’e karşı uzun süre güç göndermemesi İbadi’yi Şii milis gücü Haşdi Şabi’nin oluşturulmasına yöneltti. Bunun ne kadar isabetli olduğunu söylemeye gerek yok. İran’ın da desteğiyle, aralarında çok sayıda Sünni Türkmen grubun yer aldığı Haşdi Şabi milis güçleri IŞİD’i büyük bir yenilgiye uğrattı. Bu ABD tarafından da kabul edilen bir gerçektir.

ABD’nin, İran ile Haşdi Şabi’yi kast ederek “IŞİD yenildi artık yabancı güçler Irak’ı terk etsin” çıkışına İbadi’nin nasıl karşılık verdiği unutulur gibi değil. “Bu bizim iç işimiz ABD karışamaz” demişti İbadi ki, ABD bu tavrını sürdüremedi daha sonra. İbadi bununla kalmadı, inat edercesine İran’a bir ziyaret de gerçekleştirdi.

Komplekssiz, politikada heyecanın ya da hamasetin değil, olgunluğun geçerli olduğunu bildiğinden daha bir kaç ay önce kendisine “kalitemde, karatımda değilsin” diyen AKP Genel Başkanı’nı da ziyaret etti. Genel Başkan, “karatı”nda görmediği İbadi’nin elini Kürt Bağımsızlık referandumunu önlediği için herhalde, minnettarlığından sıkmak zorunda kaldı. “Bükemediği eli sıkmak” böyle bir şey demek ki.

AKP Genel Başkanı şimdi IKBY Başbakanı Neçirvan Barzani’ye bir süreden beri randevu vermiyor. Gerekçe olarak da mevki olarak denk olmayışını gösteriyor söylenenlere göre. Malum, AKP Genel Başkanı aynı zamanda Cumhurbaşkanı, Neçirvan Barzani ise Başbakan. Oysa AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, B aşbakan Barzani’yi, Irak merkezi hükümetini ciddiye almadığı zamanlarda da, İbadi’yi kendi “karatında, kapasitesinde” görmediği zamanlarda da kabul edip görüşmüştü. Benim anımsadığım 28 Agustos 2014’de, 11 Nisan 2016’da, 23 Kasım 2016’da görüştüğüdür.

Haydar el İbadi, ileride geri alacağı sözler eden bir lider değil. Duruma göre kelam eden, tavır değiştiren biri de değil. ABD’ye yeri gelince diklenen, örneğin ABD kızacak diye İran’a gitmekten vazgeçen biri hiç değil.

Çin’den ABD’yi kızdırmamak için füze almaktan vazgeçen Türkiye’yi düşünürseniz İbadi’ninki büyük cesaret doğrusu.

Yaptığı ile ettiği bir olan lidere hayranlık duyuyor doğrusu insan.