Ne zaman daha iyi ücret talep etsek, o parmak çıkıyor meydana. Hele bir de tekstilde çalışıyorsanız.

Ne zaman daha iyi ücret talep etsek, o parmak çıkıyor meydana. Hele bir de tekstilde çalışıyorsanız. “kapıda bekleyen bir sürü aç var” ısrar ederseniz “Çin’e gider orada fabrika açarız” diyorlar. Daha ucuza kapı önünde bekleyenler varken, işveren asgari ücretin üzerinde ücret ödemeye razı olmuyor. Daha azını ödemeye razı tabii. Çıraklık adı altında yaş sınırlaması da kalktığından, asgari ücretin altında ücretlerle işçi çalıştırmak fiilen mümkün. Memleketin bazı kentlerinde bankadan asgari ücret çeken, aldıkları gerçek ücreti içinden alıp kalanını işverene iade eden işçiler var. Durum anlaşılır gibi olmadığından bir örnekle açıklayalım. Diyelim asgari ücret 600 lira. “ücret”iniz olan 350 lirayı çekiyorsunuz bankadan. Ne kaldı geriye? 250 lira. Onu işverene iade ediyorsunuz. Gözlerinizi belertmeyin. Yaşayanlar bilir. Bunun karşısında işverenin savunması “bölgesel asgari ücret”. “İstanbul’la, Hakkari’de yaşamanın maliyeti aynı mı?” diyor işveren. “Orada asgari ücret başka İstanbul’da başka olmalı.” İşçi de bakıyor ki pabuç pahalı eğer asgari ücrete, sigortalı olarak çalışıyorsa, zamanında ücretini alıyorsa, aşırı fazla mesailere zorlanmıyorsa kendini şanslı sayıyor. Hatta bazen aşırı fazla mesaileri sineye çekiyor kiraya yetişebilmek için. Yaşamaya zaman kalmasa da kirayı ödemek gerekiyor çünkü.

Şimdi bir dönem tartışılan bölgesel asgari ücretten bahsedelim biraz. Ama hemen heveslenmesinler bahsedeceğimiz “bölgesel asgari ücret” işverenin pek de hoşuna gidecek türden değil.

Asya taban ücreti:

Bizim işverenin gitmeye pek özendiği diyarlardan bir kampanya bu. Hindistandan, Bangladeş’ten Kamboçya, Endonezya, Sri Lanka, Tayland, Çin ve Hong Kong’dan işçiler işçilerin örgütleri sendikalar dernekler, STK’lar, Avrupa’dan ve ABD’den benzer kurumlarla bir araya gelip “şu parmak sallama işine bir son verebilir miyiz?” diye uzun süre kafa yormuşlar. Daha fazla ücret talep ederseniz Hindistan’da ki işçiye Bangladeşe oradakine Kamboçya’ya, Endonezya’dakine Sri Lanka’ya ve daha bilmem nerelere giderim diye şu işverenin parmağının sallanma işine. Diyorlar ki: dünyada üretilen hazır giyim ve testilin en büyük bölümü Asya’da üretiliyor ama bundan en az payı Asyalı işçiler alıyor. İşçiler daha iyi ücretler talep edemiyorlar çünkü bu durumda işlerini kaybetme riski ile karşı karşıyalar. Yani sermaye, emek maliyetinin ucuz olduğu ülkeye gitmekle tehdit ediyor. Zaten hükümetlerce belirlenen asgari ücretler nerdeyse hayatta kalmaya bile yetmiyor.

Minik Kadınlar

Örneğin Sri Lanka’dan Krishanthi. İlkokulu bitirir bitirmez çalışmaya başlamış. Çalışmaya başladığından beri de ailesine bakmak için gece vardiyalarında geçirmiş yıllarını. Ayda 49.15 Euro kazanıyor. Fazla mesai yaparsa bu miktar 74 Euro’ya kadar çıkıyor. “ bu parayla diyor besleyici bir yemek yemek mümkün değil, doğru düzgün giyinemez, hatta hayatta kalamazsınız. Son altı yılda tüm yaptığım parayı eve göndermek. 12-14 saat çalışıyoruz, pazarları ve tatillerde çalışıyoruz. Ama temel ihtiyaçlarımızı karşılayacak bir ücret alamıyoruz.” Guangzhou’da  Liuxia, alıyor sazı ele. Ya da hangi yerel çalgı ise onu. 17 yaşında çalışmaya başlamış. Şimdi otuz yaşında, evli bir oğlu var. Ayda 1200 Yuan/126 Euro kazanıyor. Bunun 400 Yuan’ı kiraya gidiyor. En ucuz balıkla besleniyorlar. Hindistan dan Neelam. Kocası güvenlikçi. Dört kızı ve bir oğlu var. Banyo ve tuvaletlerini 20 aile ile paylaşıyorlar.

Zincirin başında ve sonunda

İşte böyle işçiler, Sri Lanka’dan Krishanthi, . Guangzhou’da  Liuxia, Hindistan’dan Neelam ve dahi başkaları “o zaman” diyorlar “biz de ortak bir taban ücreti belirleriz, bu her ülkede belirlenen asgari ücretlerden başka bir ücret olur. Bu taban ücreti her ülkenin para birimine göre hesaplanır ama hesap işçinin genel olarak hayatını onurlu bir şekilde sürdürebileceği ortak bir mal ve hizmetler sepetine ulaşmasını sağlar,” diyorlar. Buraya kadar henüz teorik bir çerçeve. Hani bu işlerden anlayan bir akademisyene verseniz, biraz da solculuk varsa serde bir rapor yazar bu sektöre dair, bu tabloyu da çizer gözünüzün önüne. Ama dananın kuyruğunun koptuğu yer bundan sonrası zaten. Bu bölgesel taban ücretinin hayata geçirilmesi yolunda atılan ilk adımlar. Kampanyanın hedefine kimin koyulduğu örneğin. Kampanyanın hedefinde öncelikle tekstil ve hazır giyim sektörünün ilk halkasında bulunan fabrikalarda bu taban ücretinin sağlanması var. Bunu sağlamak için de Avrupa’nın ucuzcularını hedef seçmişler. Lidl, Aldi gibi büyük perakendeciler, süpermarket zincirleri diyelim, Asya ülkelerinde hem çok büyük miktarlarda hem de oldukça düşük fiyatlarla üretim yaptırıyorlar. Üzerine bir de doğru düzgün koşullarda üretim yaptıklarını iddia ediyorlar. Diğer yandan bu “ucuzcu”ların müşterileri senin benim gibi insanlar. Yani parası az, ama gönlü geniş olanlar. Velhasıl Sri Lanka’dan Krishanthi, . Guangzhou’da  Liuxia, Hindistan’dan Neelam’la dayanışması pek muhtemel, bu dayanışmadan sonsuz fayda görecek olanlar. Arkası yarın gibi olacak ama, dananın kuyruğunun koptuğu yer haftaya. Bu uzun girizgahtan sonra, haftaya bakalım minicik, ufacık kadın kahramanlarımız Krishanthi, Liuxia, Neelam Alman devi Lidl’e nasıl diz çöktürdü?