Karantinadan çıkılamamış, geçiş garantili yollar yaz demeden, kış demeden vatandaşa iyice geçmişken, her şey daha normalleşememişken beklenen şey gerçekleşir ve olanlar olur…

Halk artık kendi zammını kendisi evde yapmaya başlamış durumda. Vatandaşlar olarak bu zorlu şartlar altında kendi dövizimizi anason ve boza karışımıyla üretip üzerinden aldığımız kendi vergimizden de ek vergi almaya başlamışız.

Artık sağlık sektörü dışında hiçbir şeye ihtiyaç duyulmuyor. Tüm dünya karantinaya girmiş durumda. Sahiller, kıyılar, sınırlar, kıta sahanlıkları, yakılacak ormanlar, satılacak kaynaklar filan anlamsızlaşmış. Sürekli masraf üreten yöneticilerin binbir odalı masalsı sarayları bile temizlenemez halde. Sadece iş olsun diye yüzlerce metre öteden devletin dev adamları tarafından selamlanan ve şantiyelere hapis olmuş işçiler adeta Sörvayvır’daki yarışmacılar gibi dünyada olup bitenlerden habersiz kendi içlerinde birbirlerini enfekte edip duruyorlar. Hiçbir şeyin anlamı olmadığının anlaşılmasına çok az kalmış durumda. Ne insanlı hava araçları, ne insansız hava araçları, ne toplar, ne tüfekler, zamlar, gemiler, gemicikler, ayakkabı kutuları, yabancı ülkelerden alınan ama kullanılmayan sistemler, artık hiçbirinin anlamının kalmamasına az kaldı…

Tüm dünya karantinada. Amerika’daki akıl fukarası “Burası Amarikacılar” ve başlarındaki boş başın cefasını şimdi tüm kıta çekiyor. Sadece internet altyapısı çalışıyor durumda. Instagram üzerinden evlilikler oluyor, sırf kullanıcı sayısı artsın diye doğumlar yapılıyor. Ülkenin en ünlüleri artık Instagram ünlüleri. Herkes yıllar boyunca reddettiği, dalga geçtiği, kabul etmek istemediği her şeyin içinde buldu kendini aniden.

Yüzyıllık yanlışlık da burada başladı. Ülkenin en saygın kişileri artık magazin figürleriyle dalga geçen başka magazin figürleri. Reklam sektörü yön değiştirmiş durumda. Reklamcılara da gerek olmadığı anlaşıldı. Çok haneli rakamlarla evlerinde sabahtan akşama Zoom üzerinden toplantı yapan reklamcıların hepsi şimdi işsiz. Mal mal oturup evde kalan son içkilerini yudumlayıp sonlarının gelmesini dört gözle ve korkuyla izliyorlar. Bu sırada çoğu reklamcı intihar etti. Çünkü hayatlarında reklam gibi saçma bir şeyden başka bir anlam yoktu. Yaşamını cingıl yaparak kazanan genç bir kız artık hayata olumlu bakamayacağını açıkladı ve ülkenin en okunmayan gazetesinin magazin ekindeki köşesinden hayatın yeni anlamının anlamsızlık olduğunu yazdı…

Gazete hiç okunmasa da bu durum ülkede büyük bir kaosa sebep oldu. Önce toplu halde hayatlarına son veren reklamcılar, son bir kez daha reklam ajanslarındaki penceresiz toplantı salonlarında zevk olsun diye birbirinin canını aldı. Reklamlar da bitince artık sadece herkesin çok da fazla kafasını kullanmaya ihtiyaç duymayarak izlediği programlar ülkeyi ele geçirdi. Çünkü bu kaosun ve kargaşanın sonu iyi bir yere çıkmıyordu. Bunu düşünerek hiçbir yere varılamazdı. Tüm ülke olarak sürekli aynı şeylere gülüp gülüp durduk.

Bu sistemin içinde kendilerine hiçbir zaman yer bulamamış birkaç müzisyen ormanların içine kaçıp kendilerini müziğe verdiler. Onları dinlemek için peşlerinden giden müzikseverler ise ellerinde alkıştan başka bir şey olmadığı için uyanan vahşi yaşama yem oldu gitti.

Ülkenin ülkelik, halkın da halklık bir hali kalmadığında ise zaten kötü yönetimin de kötülük bir yeri kalmadığından, o insanlar da hafızalardan silinip gittiler.

Şimdi sadece hiçkimsenin nereden geldiğini hatırlamadığı cümle kalıplarıyla konuşan yeni bir ülke, yeni bir dünya var. Gelecek geldi, tam şurada bomboş duruyor.