Dünyanın hemen her tarafında yatırımcılar, küçükler dâhil, finansal piyasalara büyük “ilgi” gösteriyor. Hemen her piyasada yeni yatırımcılar oyuna dâhil olurken finansal varlık fiyatları da önemli ölçüde yükseliyor. ABD ve Avrupa borsaları tarihi zirvelerde dolaşırken, gelişmekte olan ülkelerde rekorlar kırılıyor. Sadece hisse senedi piyasasında değil, tahvil bono piyasasında da çok yüksek fiyatlar(dolayısıyla çok düşük faiz oranları) oluşuyor.

Peki, bütün bunlar neden oluyor? Dünya halen salgının etkilerini yaşarken, ekonomik toparlanma yaşansa bile hala yüksek risklerin var olduğu, şirket bilançolarında iyileşmenin zaman alacağının tahmin edildiği, borç stokunun ciddi bir sorun olarak karşımızda durduğu bir dönemde neden bu yükselişler yaşanıyor?

Bunun yanıtını, hani şu “bir varlığın değeri gelecekte ortaya çıkacak nakit akışlarının bugünkü değeridir“ diyen ders kitaplarında ararsanız bulamazsınız. Bu tanıma göre; ancak şirketler para kazanırsa ortakları da para kazanır. Ama maalesef veriler böyle bir durumun olmadığını gösteriyor. O zaman tekrar soralım: Peki neden yükseliyor?

Sanırım bu sorunun yanıtını yatırımcı davranışlarında aramalıyız. Bununla “rasyonel davranışı” kastetmediğimi tahmin edersiniz. “Duygusal” davranış sanki daha iyi bir tanımlama: yükselir canım, bak valla yükselir, hadi alalım. Mesela İstanbul borsasında küçük yatırımcı sayısının 2 milyonu aşmış olmasını başka nasıl açıklayabiliriz?

Madem yükselecek, elbette alırsınız. Almayıp da ne yapacaksınız? Etrafınızdakiler “para kazanırken” sizin bu fırsatı kaçırmanız düşünülemez. Ama yükselişin nedeninin sizin alımınız olduğunu unutursunuz. Elbette herkes alırsa yükselir. Peki, bu yükselişten nasıl para kazanabilirsiniz? Ancak ve ancak başka birilerinin de sizin gibi borsaların yükseleceğine inanması ve gelip sizden, daha önce almış olduğunuz hisseleri size daha yüksek fiyat ödeyerek almasıyla. Diğer bir ifade ile daha yüksek fiyata satacak birilerini bulduğunuz sürece acayip kar edersiniz. Yoksa şirket bilançoları filan hikâye. Zaten kimsenin de finansal tablolarla ilgilendiği yok.

1700’lü yılların başında Newton, sahip olduğu hisseleri 3.500 sterlin karla sattıktan sonra, erken sattığını düşünüp, aynı hisseleri daha yüksek fiyattan geri almış ve bunun sonucunda da 20 bin sterlin zarar etmiş. Bu deneyimden sonra Newton’un “evrenin hareketini hesaplayabiliyorum da insanların çılgınlığını hesaplayamıyorum” sözü finans kitaplarında sık aktarılır.

Başka bir örnek verelim mi? Eminim son iki hafta içinde, malum gelişmelerden dolayı, siz de telefonunuza WhatsApp’a benzer bir iki uygulama daha yüklemişsinizdir. İşte o günlerde Tesla’nın patronu Elon Musk bir tweet atıyor ve artık “Signal” uygulamasını kullanacağını ve takipçilerinin de onu kullanmalarını önerdiğini söylüyor. Bu açıklamadan sonra “Signal” hisseleri çok kısa sürede %1000 artmış. Hissenin fiyatı iki işlem gününde $3,76’dan $38,7’e yükselmiş. Ancak bir sorun var; fiyatı artan “Signal”, borsa kodu “SIGL” olan başka bir şirketmiş (20 Ocak’ta fiyat 7,6’ya kadar gerilemiş). Elon Musk’ın bahsettiği değil, sadece isim benzerliği olan şirketin hisselerindeki bu artışı herhangi bir ekonomi ya da finans kuramı ile açıklayabilir misiniz? O zaman Newton haklı: yatırımcı davranışını anlamak evrenin sırrını çözmekten daha zor. İşte bu zor sularda borsalardan para kazanmaya çalıştığınızı unutmayın. Umarım hisse senetlerinizi aldığınız fiyattan daha yüksek bir fiyata satacak birilerini bulursunuz. O yüksek fiyattan alanlara ise Newton’u hatırlatmaktan başka yapacak bir şey de yok.