Geçen hafta Borsa İstanbul bir video yayınlayarak borsanın bir oyun olmadığını, uzun vadeli bir yatırım aracı olduğunu söyledi. Sosyal medyada epey dolaştı bu video.

Aslında söyledikleri, kitabi olarak doğru. Biz de derslerde öğrencilere böyle anlatırız. Ancak gerçek hayatta bu böyle midir sorusuna yanıt vermek lazım. Hani hep derler ya, teori ile pratik pek birbirine uymuyor.

Derslerde hisse senetlerine yatırım yapacak olanların hangi analizleri yapmaları gerektiğini uzun uzun anlatırız. Önce ülke ekonomisine bak, ardından sektöre bak ve en son olarak şirketin finansal tablolarına bak vs. Bunlardan bir anlam çıkar ve şirketin gelecekte para kazanıp kazanamayacağını tahmin et. Sonra hisseyi alacak mısın, satacak mısın, ne yapacaksan ona göre kararını ver deriz. Böyle bakınca, akla da yatkın değil mi?

Ancak maalesef borsalarda işler böyle yürümüyor. Bugün Borsa İstanbul dâhil, pek çok hisse senedi piyasasında, yapılan alım-satımlara ve bunların hangi mekanizmalar üzerinden yapıldığına baktığımızda, işin öyle, al ve tut, çünkü uzun vadede kazanırsın durumuyla ilgisinin olmadığını görürsünüz.

ÇOK SIK İŞLEM YAPMAK

İngilizce adını da yazayım: High Frequency Trading. Bunu yazdım çünkü “piyasa analistleri” konuşurken “Eyç ef ti (HFT)” ifadesini sık kullanırlar. Siz de ne olduğun bilin istiyorum. Bunu genellikle karmaşık şekilde anlatırlar. Ben size kolay anlatayım.

Büyük “oyuncular” (ki bunlar yatırım bankaları, büyük fonlar ya da kurumsallardır) kullandıkları çok güçlü bilgisayarlar ile borsaya iletilmiş olan alım satım emirlerini, bulundukları kademeleri ve miktarları çok hızlıca analiz ederek, MİLİSANİYE ile ifade edilecek sürelerde, yüklü miktarda alım ya da satım talebini sisteme iletip, küçük fiyat hareketlerinden büyük karlar elde etmeye çalışırlar.

Milisaniye sözcüğünü büyük yazdım ki sürenin ne kadar önemli olduğunu fark edebilesiniz. İşlem yapan bilgisayarların borsaya fiziki mesafesinin bile önemi var. Veri transferi zaman aldığı için, ne kadar yakınsanız o kadar hızlı işlem yapabilirsiniz. Hatırlayın: MİLİSANİYE! Dikkat ederseniz bu işlem türünde yukarıda bahsettiğimiz “temel analizlerin” hiçbirisi yok.

Çok kısa sürede çok sık işlem yapmanın “uzun vadeli” yatırımcı olmak ile bir ilgisi var mı? Elbette yok! Aslında oynadıkları bir oyun var: “Kim ne yapıyor” ona bakıp işlem yapıyorlar. Sizin, yani bu satırları okuyan küçük yatırımcıların, bunu yapma imkânınız var mı? Yok! Peki, yapamadığınız bir işlem türünün sizin hisse senetlerinin fiyatları üzerinde bir etkisi var mı? Var.

ALGORİTMİK İŞLEMLER

Çok sık işlem yapmanın yanında bir de yaygın olarak kullanılan ve insanların müdahil dahi olmadığı, bilgisayar programlarına tanımlanmış olan koşulların karşılanması halinde alım ya da satım işlemi gerçekleştiren uygulamalar var. Mesela hisse senedi fiyatlarının uzun dönemli ortalamasından bir sapmanın tespit edilmesi halinde bu programlar otomatik olarak işlemler yapabiliyorlar. Diyelim ki o an oluşan fiyat daha önceden tanımlanmış olan belli bir ortalama fiyatın üzerine çıktığında, hemen satış emirleri vererek hızlıca kar etmeye çalışıyorlar. Peki, bu işlemde, örneğin, şirket bilançosundaki bir kalemin rolü var mı? Yok. Siz üç günde bir benim hisse ne oldu diye bakana kadar “büyük oyuncular” gereğini yapıyorlar ve para kazanıyorlar. Başka işlem türlerine örnekler vererek uzun uzun anlatabiliriz.

Kısaca söylemek gerekirse; borsada işlem yaparken diğer yatırımcılar ile değil, devasa makinalarla karşı karşıya olduğunuzu unutmayın. Bu makinalar artık yapay zekâ gibi uygulamaları da kullandıkları için diğer yatırımcıların nasıl davranacağını tahmin edebiliyor, onların nasıl davranması gerektiğini de fiyatları, yaptıkları işlemler ile farklılaştırarak belirleyebiliyorlar. Ama bunu sizin menfaatiniz için ya da hisselerin “doğru fiyatlanması” için yapmadıklarını tahmin edebilirsiniz.

Eğer “şansınız” yaver giderse para kazanırsınız. Ya gitmezse?

E, o zaman soralım; borsa bir oyun mudur?

Bunun yanıtını siz verin.