Sulh ceza hâkimlikleri, cayır cayır kitap yakıyor, haber alma hakkını parçalıyorlar.

İsimlerini koymak lazım bu kararları alanların:

‘2. İstibdat Dönemi’nin sansür memurları.

Matbaalardan daha hızlı çalışıyor artık sansür makineleri.

Son bir haftada sulh ceza hâkimlerince yasaklanan haberlerden örnekler şöyle:

‘Eski İstihbarat Daire Başkanı’nın İstanbul Boğazı manzaralı köşk karşılığında FETÖ sanığı hakkındaki evrakı temizlediğine’ dair ödüllü habere erişim engellendi.

Çemişgezek Sulh Ceza Hâkimi, ‘bir işçiye aracıyla çarparak ölümüne neden olan kaymakamın olayı örtbas etmeye çalıştığına’ dair habere erişimi engelledi.

‘FETÖ’nün kapatılan bankasında yönetici olan kişinin Diyanet’te müdür yapıldığını’ anlatan haberi Ankara 8. Sulh Ceza Hâkimi yasakladı.

Milli Gazete’nin Tarım Kredi Kooperatifleri ile ilgili 19 haberi birden erişime engellemişti. Bu haberlere erişimin engellenmesiyle ilgili habere de geçen hafta erişim engeli getirildi.

Basının esareti artık hâkim kararlarındaki tekerleme:

Erişime engelleme kararına erişimin engellendiğine dair haberin erişime engellenmesine....

Haberler yalan değil, yanlış değil.

Gerekçe ise kopyala yapıştır:

‘Kişilik hakları ihlali...’

Önceleri Fahrettin Altun’un Boğaz manzaralı kaçak yapısına, Berat Albayrak’ın Kanal İstanbul güzergahındaki arazisine ilişkin haberlere getirilen yasaklar artık tabana yayıldı. Haber sildirmek isteyene tanıdık bir sulh ceza hâkimi yeterli.

Yerel mahkemelerin Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımadığı ülkenin Anayasa’sında 28. madde bir süs olarak duruyor:

‘Basın hürdür, sansür edilemez.... Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır.’

•••

Kahredici alışmışlık, sessizlik ve teslimiyetle büyüyor sansür canavarı. Sulh ceza hâkimleri, artık sadece haberleri değil, siyasi partilerin faaliyetlerini de yasaklıyor.

Ankara 5. Sulh Ceza Hâkimi, CHP’nin ‘21 Soruda FETÖ’nün Siyasi Ayağı’ kitabını kısa süre önce yasaklamış, toplatma kararı vermişti.

Üç gün önce Nevşehir Sulh Ceza Hâkimi, CHP’nin hazırladığı ‘Arpalık Aile Şirketi’ ve ‘10 Maddede Kıdem Tazminatında Fon Aldatmacası’ kitapçıklarının yasaklanmasına, toplatılmasına karar verdi. CHP Nevşehir İl Başkanlığı’na giden polis kararı tebliğ ettikten sonra kitapçıklara el koydu.

Sansürün gerekçesi yazıyordu kararda:

‘İki ayrı partinin temsilcilerini ve seçmenlerini kin ve düşmanlığa tahrik.’

Cumhurbaşkanı ve küçük ortağının her gün muhalefe ‘hain’, ‘terörist’, ‘zillet’, ‘illet’ dediği ülkedeki karara güler misin ağlar mısın...

•••

Peki, polislerin koliler içinde götürdüğü yasaklı kitapçıklarda neler yazıyordu?

‘Arpalık Aile Şirketi’ kitapçığına yazdığı önsözde Kemal Kılıçdaroğlu şöyle diyor:

“Siyasi kişilik veya bu kişiliğe yakınlığı olanlar kamuda üst makamlara hiçbir çaba sarfetmeden getirilmektedir... Hiçbir bilgi ve becerileri olmadığı kademelerde, ‘Yönetim Kurulu’, ‘Denetim Kurulu’ üyelikleriyle görevlendirilenler maaş, ikramiye, huzur hakkı, makam odası, araç ve benzeri pek çok kamu kaynağını şahısları için kullanıyorlar.”

Yalan mı? Bunlara tanık olmayan tek insan var mı?

Örnekler bir tablo ile sergilenmiş kitapçıkta.

‘Birden fazla maaş alan Cumhurbaşkanlığı bürokratları’ tablosunda Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın Turksat Yönetim Kurulu’nda olduğu yazıyor. İletişim Başkanı Fahrettin Altun ise Borsa İstanbul Yönetim Kurulu üyesi. Listenin eksiği var fazlası yok. Örneğin Fahrettin Altun’un eşi Fatmanur Altun’un THY Yönetim Kurulu Üyesi olarak da maaş aldığı, evlerine 4 maaş girdiği eksik.

‘Birden fazla maaş alan Cumhurbaşkanlığı Kurul üyeleri’ tablosundaki listede Türk Telekom Yönetim Kurulu’ndaki Yiğit Bulut hemen dikkat çekiyor. Tablolar çok kalabalık. Egemen Bağış, Merve Kavakçı, Hamza Yerlikaya, Abdülkadir Aksu, eski bakanlar, milletvekilleri, bakan yardımcıları, çocukları, gelinleri, akrabaları saymakla bitmez. Arpalıklar da öyle; Vakıfbank, Halkbank, Türk Telekom, Turkcell, kamu kurumları...

İşte Nevşehir Sulh Ceza Hâkimi, halkın vergilerinden dağıtılan bu maaşları yazmanın ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik’ suçu olduğuna karar veriyor.

Aynı hâkim, ‘kıdem tazminatı hakkının gasp edilmek istendiğini’ anlatan kitapçıkta da aynı suçu buluyor.

‘10 Maddede Kıdem Tazminatında Fon Aldatmacası’ isimli kitapçığın kapağında ‘Kıdem Tazminatına Sahip Çıkacağız’ yazılı afişler taşıyan işçiler var. Türkiye’de 1936’dan beri çalışanların hakkı olan kıdem tazminatının AKP iktidarınca ortadan kaldırılmak istendiği anlatılıyor. Bu hak yok edilirse çalışanların iş güvencesinin elinden alınacağı, işten çıkartmanın kolaylaşacağı vurgulanıyor. Kıdem tazminatının fona devredilmesiyle çalışanların alacağı ücretin yarıya yarıya düşürüleceği ve sadece ölüm ile emeklilik halinde kıdem tazminatı alınabileceği vurgulanıyor.

Polisler parti binasından kolilerle götürürken yasaklı kitapçıklarda Aşık Mahsuni Şerif’in şu sözleri yer alıyor:

‘Sülalem sermemiş yırtılmış sergi,

Vallahi dediğim değildir yergi,

Hırsıza kaç kurtul, mazluma vergi,

Böyle bir adalet kazık değil mi?’