Geçen hafta İzmir Tabip Odası açıkladı.
Sağlık Bakanlığı 31 Ekim günü bir genelge yayımlamış.
Görüntüde, randevulu hasta sayısını artırma, randevusuz hasta sayısını azaltma amacı taşımaktaymış.
Gerçekte ise…
Bakanlığın Merkezi Hasta Randevu Sistemi’nde daha önce her on dakikada bir hastaya randevu verilirken…
Sağlık Bakanlığı’nın genelgesi sonrasında hastane yöneticilikleri tarafından her beş dakikada bir hasta muayenesi için talimatlar verilmiş.
Randevusuz hastalar hariç!..

•••

Ardından Sağlık Bakanlığı açıklama yaptı.
“Bakanlığımıza bağlı hastanelerde muayene randevularının 5 dakikada bir verilmesi konusunda hiçbir talimatımız ve genelgemiz yoktur. Bakanımız Prof. Dr. Recep Akdağ’ın direktifleri kaliteli bir muayene için en az 10 dakika, ihtiyaç duyulan branşlarda ise yeterli zamanın ayrılmasıdır. Bu konuda MHRS etkinliğini artırma ve randevuları düzenleme çalışmamız sürmektedir. İddia edilen durumla ilgili inceleme başlatılmıştır.”
Açıklamada görülüyor…
Bakanlık İzmir Tabip Odası’nın iddiasını güya yalanlamış ama “İddia edilen durumla ilgili inceleme başlatılmıştır” diyerek de gerçekte kabul etmiş.

•••

Aslında ise Merkezi Hasta Randevu Sisteminde kaç dakikada bir randevu verildiğinin bir anlamı yok.
Çünkü hastaneler çoktan tıpkı eskisi gibi elden de numara dağıtmaya başladılar.
Buna bir de daha önceden muayene olup da tetkiklerini göstermeye ya da kontrole gelen hastaları…
Onun üzerine de bir diğer branştan konsültasyon için gönderilenleri eklerseniz…
Muayene süresi üç dakikaya kadar düşüyor.
Hani bir zamanlar SSK hastaneleri kötülenir…
Pazarcılar bile “SSK doktoru gibi uzaktan bakma, yaklaş vatandaş!” diye bağırırlardı ya…
Şimdi bütün hastaneler SSK hastanesi gibi oldu!..
Başhekimler hastanenin gelirini arttırabilmek için doktorları sürekli daha, daha, daha fazla hasta bakmaya zorluyor.
Peki doktorlar ne yapıyor?..
Üç dakikada ne yapılabilirse onu yapıyor.
Yani…
Herhalde Türkçeden başka hiçbir dilde yoktur…
Hasta “bakıyor”lar!..
“Hastaya bakıyor”lar da diyebiliriz.
Öyle anamnezdi, inspeksiyondu, palpasyondu, perküsyondu, oskültasyondu…
Onlar mazide kaldı!...
Şimdilerde hasta doktora bakıyor, doktor hastaya.
Üç dakikada ne kadar bakışabilirlerse artık!..
Bir nevi…
Karşılıklı Bakışımlı Sağlık Sistemi!..

•••

Tamam, eskiden de poliklinikler kalabalıktı…
Eskiden de doktorlar çok hasta bakarlardı…
Eskiden de hastaya yeterli süre ayrılamazdı ama…
AKP’nin Sağlık “Reformu”ndan sonraki manzara bir başka.
Hem muayene süreleri çok daha azaldı…
Hem de bu anormal kısa muayene süreleri artık sanki olması gereken buymuş gibi normal hale geldi.
Bak, geç…
Bak, geç!..

•••

Yazlıktaki komşumuz İlyas Bey gün boyu herkese selam verir, hal hatır sorar, sohbet eder, muziplik yapar…
Bizim sokağın neşesidir.
Geçen yaz bir gün baktım, pek neşesiz, pek keyifsiz.
Sordum; idrar yaparken çok ızdırabı oluyormuş, ondanmış.
Hastaneye gitmesini söyledim.
İki gün sonra baktım iyileşmiş, eski neşesi, muzipliği yerine gelmiş.
Doktor, dedi, sen hep bu sağlık “reformu” hakkında atıp duruyorsun ama hiç öyle değilmiş.
Eskisi gibi muayene, tahlil, eczane, filan kuyruklarında beklemeden hallettim işimi; reform iyi olmuş.
Ben bazen öyle ileri geri konuşurum, sen bana aldırma, dedim…
İşini halletmene sevindim.
Yalnız, diye devam etti İlyas Bey, bir şeyi anlamadım.
Neyi anlamadın?
Bizim köye gelen baytar bile keçinin bir boynuzunu tutar, bir kuyruğunu kaldırıp bakar…
Bizim doktor bana hiç elini sürmedi!..
Bu sefer takılma sırası bana gelmişti.
Hiç şikayet etme, dedim…
Böyle sağlık “reformu”na böyle muayene!...