Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, 1982 Anayasası'nın değişmesi gerektiğini ifade ederek "Türkiye eninde sonunda yeni bir anayasayı yapacaktır. Değiştire değiştire biz bu anayasayı, anayasadaki darbe ruhunu ve darbeci vasfını yok edemeyiz. Bu nedenle Türkiye'nin artık değiştirmekten, madde fıkra değiştirmesinden vazgeçip yepyeni bir anayasa yapmaya ihtiyacı vardır" dedi. Seçimlere ilişkin de konuşan Bozdağ, Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı sıfatıyla ikinci adaylığı olduğunu savunarak "Anayasal sorun yoktur" ifadelerini kullandı.

Bozdağ: 1982 Anayasası Türkiye'yi taşıyamıyor, eninde sonunda yenisini yapacağız

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Bursa Uludağ Üniversitesi Akademik Yıl Açılış Töreni'nde yeni anayasa çalışmaları ile ilgili konuştu.

Buradaki açıklamalarında yeni Anayasa çalışmaları yürütüleceğini söyleyen Bozdağ, 1982 Anayasası'nın 'kimseye güvenmediğini' öne sürerek "Türkiye'nin artık 223 yamalı bohçaya dönmüş, Türkiye'yi taşımaz hale gelmiş, bu yeni anayasadan kurtulma vakti geldi de geçmektedir" dedi.

“Yeni anayasa Türkye’nin değişmez gündem maddesidir” diyen Bozdağ, “Türkiye eninde sonunda yeni bir anayasayı yapacaktır. Gecikmesi hem milletimize hem ülkemize kaybettirmektedir. Unutmamak gerekir ki yeni anayasa olmadan yeni Türkiye de olmaz. Büyük Türkiye de olmaz. Büyük Türkiye'nin ve yeni Türkiye'nin en önemli anahtarı yeni anayasadır. Bu kapıyı yeni anayasayla açacağız” ifadelerini kullandı.

Bozdağ, yeni anayasanın Türkiye’nin ana gündemi olduğunu belirterek, şunları söyledi:

‘YENİ ANAYASA OLMADAN YENİ TÜRKİYE OLMAZ’

"Türkiye eninde sonunda yeni bir anayasayı yapacaktır. Üzüntümüz bunun gecikmesindedir. Gecikmesi hem milletimize hem ülkemize kaybettirmektedir. Unutmamak gerekir ki yeni anayasa olmadan yeni Türkiye de olmaz. Büyük Türkiye de olmaz. Büyük Türkiye'nin ve yeni Türkiye'nin en önemli anahtarı yeni anayasadır. Bu kapıyı yeni anayasayla açacağız. Cumhuriyetin ilanından sonra Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün yaptığı ilk şey yeni anayasadır. 1924 anayasasıdır. Şimdi cumhuriyetin ikinci yüzyılına girerken Türkiye'nin yeni bir anayasayla yola çıkması milletimizin de, devletimizin de her bir insanımızın da ortak çıkarınadır.

‘1982 ANAYASASI KİMSEYE GÜVENMEYEN BİR ANAYASADIR’

Kimseye güvenmeyen bir anayasadır. Korkularının, gerçekleşmemesi, endişelerinin oluşmaması için sürekli müteyakkız halinde olan hükümleri içermektedir. Hem yasamaya güvenmiyor bu anayasa hem yürütmeye güvenmiyor hem yargıya güvenmiyor. Daha da kötüsü millete güvenmeyen bir anayasa. Şimdi bu demokratik, deniyor. Parlamenter sistem deniyor. Ben şimdi sorarım neresinde demokrasi bunun? Yani başbakanı seçemeyen bir halk. Yürütmeyi seçemeyen bir halk. Başbakan atandınız, bakanını seçemeyen bir başbakan. İstemediği, çalışmak istemediği ya da uyuşamadığı bir bakanı görevden almak istediği zaman görevden alma hakkı olmayan, bu hak cumhurbaşkanı'nın onayına tabi olan bir başbakan. Esas Cumhurbaşkanı güçlülüğü burada. Hiçbir hukuki sorumluluğu yok. Vatana ihanet dışında cezai sorumluluğu da olmayan cumhurbaşkanı, başbakanı belirliyor. Bakanları belirliyor. Üçlü kararnameyle atanan valiler ve müsteşarlar o dönem dahil üst düzey nice yönetici cumhurbaşkanının imzası olmadan bir tanesi dahi atanamaz. Bu ne demektir? Ben cumhurbaşkanına güveniyorum. Öyle bir düzen kuruyorum ki 1982 anayasası cumhurbaşkanına göre yukarıdan aşağı dizayn edilmiş bir düzen. Ola ki seçimlerde millet bizim endişelerimize, korkularımıza göre bir tercihte bulunur, istemediğimiz partiler güç kazanırsa hükümeti Ankara'da cumhurbaşkanı tayin edebilsin. Hiç olmazsa başbakanı seçsin. Kimin bakan olup olmayacağına kimin müsteşarı olup olmayacağına karar versin. Ankara'da milletin iradesine cumhurbaşkanı vasıtasıyla bir vesayet düzeni içerisinde ortaklık kurulsun. Şimdi bu millete güvenmeyen bir anlayışın bizim anayasamızda nasıl güç bulduğunu, nasıl bir noktaya geldiğini çok net bir şekilde göstermektedir.

'1982 ANAYASAYI TÜRKİYE'Yİ TAŞIYAMIYOR’

Değiştire değiştire biz bu anayasayı özgürlükçü bir anayasa haline getiremeyiz. Değiştire değiştire biz bu anayasayı ideolojik vasfını yok edemeyiz. Değiştire değiştire biz bu anayasayı, anayasadaki darbe ruhunu ve darbeci vasfını yok edemeyiz. Bu nedenle Türkiye'nin artık değiştirmekten, madde fıkra değiştirmesinden vazgeçip yepyeni bir anayasa yapmaya ihtiyacı vardır. Çünkü artık 1982 anayasası Türkiye'yi yaşayamıyor. Bu anayasa özellikle hükümet sistemi değişikliğinden sonra üzerine inşa edildiği en önemli temellerden birini de kaybetmiştir. Yeni hükümet sistemi çerçevesinde de anayasanın yeniden ele alınmasında fayda vardır. Yeni anayasa Türkiye'yi taşıyamıyor. Bizim anayasa için kırk yamalı bohça ifadesini kullanıyorlar ama benim tabirim bizim bu yamasının kırktan daha fazla olduğu. Bizim anayasamız 223 yama taşıyan bir bohçadır. 223 yamalı bir elbiseyle siz sokağa çıkabilir misiniz? Uluslararası bir toplantıya gidebilir misiniz? Sizin saygınlığınızı bu yamalar, bu yamalı bohçaya bürünmüş kıyafetler ne kadar olumlu ya da olumsuz etkiler. Elbette bunun takdiri sizlere ait. Onun için Türkiye'nin artık 223 yamalı bohçaya dönmüş, Türkiye'yi taşımaz hale gelmiş, bu yeni anayasadan kurtulma vakti geldi de geçmektedir” dedi.

'2023 SEÇİMİ, CUMHURBAŞKANININ İKİNCİ SEÇİMİDİR'

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmasının önünde bir engel bulunmadığını ifade eden Bozdağ, "Sayın Cumhurbaşkanımızın devletin başkanı yürütme organı sıfatıyla seçildiği ilk Cumhurbaşkanlığı seçimi 24 Haziran 2018’dir. 2023 yılında yapılacak seçim devletin başkanı yürütme organı cumhurbaşkanının ikinci seçimidir" şeklinde konuştu.

Bozdağ, şöyle konuştu:

"Türk halkı kendi başkanını doğrudan seçme hakkını 2014’te kullanmış. Türk halkının doğrudan seçtiği ilk Cumhurbaşkanı da Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmuştur. Yürütme organının cumhurbaşkanı tarafından seçilmesine imkan veren anayasa değişikliğini ise biz 2017’de yaptık. 2017’den bugüne yapılan değişiklikle ilk seçim 24 Haziran 2018’de yapıldı. Dolayısıyla Türk halkı bilinen Türk tarihinde ilk defa yürütme organı olan devletin başı Cumhurbaşkanı'nı 24 Haziran 2018’de seçmiştir. Türkiye'de değişik tartışmalar yapılıyor. Onun için de ifade etmek isterim. 2018’de seçilen cumhurbaşkanı, 2018’den önce seçilmiş halk tarafından cumhurbaşkanı yürütmenin sorunsuz kanadı temsili cumhurbaşkanı değil, esasında hukuki ve cezai sorumluluğu tam olan direkt yürütme yetki ve göreviyle donatılmış yürütme organı olan cumhurbaşkanıdır. O yüzden Sayın Cumhurbaşkanımızın devletin başkanı yürütme organı sıfatıyla seçildiği ilk Cumhurbaşkanlığı seçimi 24 Haziran 2018’dir. 2023 yılında yapılacak seçim devletin başkanı yürütme organı cumhurbaşkanının ikinci seçimidir. Sayın Cumhurbaşkanımızın 2023’teki adaylığı devletin başkanı yürütme organı cumhurbaşkanı sıfatıyla ikinci adaylığıdır.

'ANAYASAL SORUN YOKTUR'

Parlamenter sistemde halkın sadece seçmesi, görev süresinin 2 yıl, 2 dönem olması kaydı var diye hükümet sistemi değişikliğiyle yürütme organına dönüştürülen ve yürütme organı hak ve yetkilerini kullanarak güçlendirilen Cumhurbaşkanı'nın bu seçim hakkı yeniden seçim hakkından mahsup edilemez. Haklar mahsup edilemez ve geriye dönük kullanıldı diye geçmişte kullanılan bir hak, gelecekte doğan yeni yeni haklardan mahsup edilemez. Bu anayasamızın da ve anayasa mahkememizin bu konuda verdiği muhtelif kararlarına çok net aykırı bir durumdur. O nedenle de Cumhurbaşkanımızın adaylığı üzerindeki tartışmalar sadece yoruma dayalı tartışmalardır. Kaldı ki 2017’de yapılan anayasa değişikliğinin yürürlük tarihini düzenleyen ilgili maddeye baktığınızda geçici maddeye baktığınızda hükümet sistemini değiştiren kısımların yürürlük tarihini çok net bir şekilde ifade ediyor. 550 olan ve sayısını 600’e çıkaran Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimiyle cumhurbaşkanlığı seçimini birlikte yapan yürütme organı, cumhurbaşkanlığının seçimini düzenleyen 101 ve 702’nci maddelerin, ilk seçim tarihinin ilan edildiği takvimden itibaren yürürlüğe girdiğini, anayasa açıkça yazmaktadır. Dolayısıyla bu ilk seçim, 2023’te yapılacak seçimle ikinci seçimdir ve Sayın Cumhurbaşkanımızın adaylığı konusunda herhangi bir anayasal ve yasal sorun yoktur. İkinci defa aday olması anayasamızın tanıdığı bir haktır. Yorumla, anayasanın verdiği bir hak ortadan kaldırılır aksi takdirde yorumla anayasa değişikliği anlamına gelir ki bu da abesle iştigalden başka hiçbir anlam ifade etmesin"

DHA