CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun başörtüsüne yönelik açıklamalarını 'siyasi bir hamle' olarak gördüğünü belirten Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Eğer 2023'te seçim olmasaydı ve seçilmek için yüzde 50+1 gerekli ve zaruri olmasaydı ne Sayın Kılıçdaroğlu böyle bir adımı atmayı aklına getirirdi, ne de atardı" dedi. Sansür Yasası'nın tartışmalı 29'uncu maddesine ilişkin olarak da konuşan Bozdağ, "Toplumu, devleti 29'uncu madde koruyor" iddiasında bulundu.

Bozdağ: 50+1 zaruri olmasaydı Kılıçdaroğlu başörtüsüne yönelik hamle yapmazdı

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, TV100'de gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun başörtüsüne yönelik açıklamalarını 'siyasi bir hamle' olarak gördüğünü belirten Bozdağ, "Eğer 2023'te seçim olmasaydı ve seçilmek için yüzde 50+1 gerekli ve zaruri olmasaydı ne Sayın Kılıçdaroğlu böyle bir adımı atmayı aklına getirirdi, ne de atardı" dedi. Bozdağ, başörtüsü sorununun 2013'te çözüme kavuşturulduğunu ifade etti.

"Kılıçdaroğlu'nun başörtüsü çıkışının iki sebebi var" diyen Bozdağ, bunlardan birinin muhafazakar seçmenlerin endişesini gidermek, ikincisinin ise yüzde 50 artı 1'in gerekli olduğu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle birlikte CHP'nin 'kendi gibi düşünmeyenlerin oyuna ihtiyaç duyması olduğunu' ifade etti.

'TEK MADDEDE BU DÜZENLEMEYİ YAPALIM' KANAATİ OLUŞTU'

Kılıçdaroğlu'nun başörtüsü çıkışının ardından AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından gündeme getirilen Anayasa değişikliği açıklamalarına da değinen Bozdağ, "Sonuçta şu noktaya geldik: Tek maddede bu düzenlemeyi yapalım ve doğru yerde. Bu konu din ve vicdan hürriyetinin, anayasamızın ve Türkiye'nin taraf olduğu insan haklarına ilişkin sözleşmelerin teminatı altında olmasına rağmen burada uygulamada bir sorun olduğu ve bunun doğru yerinin din ve vicdan hürriyetini teminat altına alan 24. madde olduğu şeklinde bir kanaat hasıl oldu. 24. madde üzerinde bir fıkra eklemek suretiyle orada bir yeni düzenlemeyi hayata geçirmek ve Türkiye'de artık dini inancı sebebiyle başını örten ve kıyafet tercihinde bulunan vatandaşlarımız bakımından anayasal güvenceyi tahkim eden bir adım atıyoruz. Hem başını açmak hem başını örtmek bu ikisi birlikte teminat altına alınıyor. Yeni düşündüğümüz formülasyon içerisinde ülkemizdeki kadınlarımızın tercih ettiği kıyafetler teminat altına. Orada anayasal ifade tarzına uygun şekilde, tartışmaları ortadan kaldıracak şekilde net ifade olacak" ifadelerini kullandı.

'FİİLİ İMKANSIZLIK VAR'

Anayasa değişikliğine yönelik çalışmanın ne zaman tamamlanacağı sorusuna Bozdağ, "Muhtemelen önümüzdeki hafta olabilir diye tahmin ediyorum. Gelebilir, kamuoyuna açıklanabilir diye tahmin ediyorum. Kesin bir şey vermiyorum. CHP burada samimiyse, bu konunun Türkiye'nin gündemine yeniden sorun olarak dönmesini istemiyorsa o zaman sözünde duracak, gelecek buna destek verecek. Eksiği, yanlışı varsa katkı verecek düzelteceğiz beraber. Samimiyse 'Evet' de verecek ve Meclis'imizden geçireceğiz ve ülkemizin gündemine bir daha geri döndürülmemek üzere bu konuyu tarihe havale etmiş olacağız. Niyetimiz ve hedefimiz, CHP ile de uzlaşarak... Parlamentoya geldikten sonra elbette biz bunu görüşeceğiz" dedi.

Bartın'daki maden faciasına yönelik konuşan Bozdağ, maden ocağındaki ihmalleri eleştirenleri hedef alarak "Olayın şartlarını bilmeden değerlendirme yapanlar 'Niye yapılmadı' diyor. Nasıl yapılacak? Fiili imkansızlık var. Yangın sürüyor, bilirkişi giremiyor ve orada, içeride canlar var. Önce yangını söndürmek, canları kurtarmak, arkasından diğer işlemleri yapmak. Bütün bunların hepsi adli tahkikat çerçevesinde yapılması gerekenler. Bir yandan yangın söndürmek için uğraşılırken, adli süreç de işledi ve işliyor. 6 dakikayla ilgili söylenen konuyla alakalı şu anda inceleme yapılıyor. Nedir bu, bu arada ne oldu? Orada bir kayıp var ve bunun neden kaynaklandığı bilirkişi raporuyla ortaya çıkacaktır" şeklinde konuştu.

"Anayasa değişikliğinde Sayın Cumhurbaşkanı aile yapısını kurmaya yönelik de bir düzenleme yapılacağını söyledi. İnsanların hayat tarzlarına yönelik kısıtlamaya mı gidilecek? 'Aileyi korumak' ne demek" sorusunu yanıtlayan Bozdağ, AKP'nin kimsenin yaşam tarzına müdahale etmediğini iddia ederek "Türk aile yapısını bozacak her türlü tercihin biz hep karşısında olduk, bundan sonra da oluruz. Neslimizin devamını engelleyecek, Türk aile yapısının dağılmasını sağlayacak, gelecekte de büyük bir Türk milletinin varlığı için tehdit oluşturacak her şeyle mücadeleyle Anayasa bizi görevlendiriyor" açıklamasında bulundu.

'TOPLUMU, DEVLETİ 29'UNCU MADDE KORUYOR'

Bozdağ, "Kamuoyunda iktidarın 'dezenformasyon yasası' olarak getirip muhalefetin de 'sansür yasası' olarak nitelendirdiği yasayı 221 edebiyatçı dün reddettiğini beyan etti. İnsanlarda 'Acaba retweet yapsam hapse girer miyim' düşüncesi oldu. Bu sansür yasası mı?" sorusuna, şu yanıtı verdi:

"İnsanların toplum içinde saygın, onurlu ve itibarlı yaşamasını temine dönük bir yasadır. Yalandan, iftiradan ve pek çok şeyden nice insanımız mağdur olmuştur. Bugün Türkiye'nin dört bir yanında iftiralar nedeniyle savcılıklara suç duyurusunda bulunan, yalan haber nedeniyle itibarını kaybeden nice insan var. O yüzden buna karşı bizim ceza hukukumuzda hakaret suçları, iftira suçu var. Bunlar bireylerin saygınlığına, onuruna karşı aslı astarı olmadık itibar suikastçılarına karşı vatandaşlarımızı koruyor. Ama buna bakıldığı zaman bu biraz daha genel bir düzenleme. Esasında toplumu, devleti 29. madde koruyor. Orada yalan haberle, aslı astarı olmadık şeylerle insanlarımız arasında korku, endişe, panik yaratmak maksadıyla, yalan olduğunu bile bile kamu düzenini bozsun diye, insanlar birbirine karşı husumet beslesin ya da birbirine karşı bir takım fiili davranışlara geçsin diye aleni olarak bunları yaymadan bahsediyor. Suçun unsurları normal bir gazetecinin 'Şöyle yazdım, bu buraya girer mi'. Girmez. Sadece özel kast aranıyor. Korku, endişe, panik yaratma kastı olacak, özel bir kast"

AA