Köy Enstitüleri, 1940-1954 yılları arasında hizmet verdi fakat Menderes döneminde kapılarına kilit vuruldu. O yıllara tanıklık eden Köy Enstitüsü mezunu Hüsamettin Çıtır ile konuştuk

Bozkırda yeşeren tohum

Meltem Dağcı

Kırsal kalkınma ve aydınlanmayı amaçlayan Köy Enstitüleri, 1940-1954 yılları arasında hizmet verebildi. O yıllara tanıklık eden ve Samsun Ladik Akpınar Köy Enstitüsü mezunu Hüsamettin Çıtır otuz yıllık eğitim, deneyim ve birikimleriyle öğretmenlere rehberlik edecek olan 'Bozkırda Yeşeren Tohum' kitabına imza attı. Çıtır ile Köy Enstitüleri'ni ve kitabını konuştuk.

» Köy Enstitüleri’nde kitaba deftere dayalı öğretim yerine 'iş için, iş içinde eğitim' ilkesi tatbik ediliyordu. Köy Enstitüleri’nin eğitim anlayışından bahseder misiniz?
Köy Enstitüleri’nde Cumhuriyete, laikliğe, Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı aydın kişilikli nitelikli nesiller yetiştirilmeye çalışıyordu. Eğitimden yoksun bırakılmış yoksul, köylü çocuklarının okuması, aydınlatılması, bilinçli vatandaş durumuna getirilmesi amaçlanmıştı. Temel eğitim felsefesi, öğrenilen bilgilerin, işe, sanata, hünere, üretime dönüştürülmesine dayanıyordu. Öğrenilen bilgiler uygulanıyor, uygulama sonunda üretim sağlanıyordu.

» Köy Enstitüleri neden kapatıldı yahut soruyu tam anlamıyla şöyle sorayım neden kapattırıldı?
Halkın aydınlanması, tutucu ve menfaatçi kesimi rahatsız etti. Bu kesim kendisine kul, köle, hizmetkâr, maraba, çoban bulamayacakları endişesine kapıldı. Tertemiz köylü çocuklarını komünistlikle suçladılar. Kız ve erkek öğrenciler arasında nahoş ilişkiler olduğu iddiasını yaydılar. Bu atılan çamurlar kendi kirli yüzlerine geri döndü.

bozkirda-yeseren-tohum-283805-1.
Köy Enstitüleri’nin kaldırılmasında asıl etkili olanlar toprak ağaları oldu. Ağalığın sona ereceğinden korktular. Güneydoğu Anadolu’nun yüzlerce köyünün ağası o zamanın Başbakanı Menderes’e yazdığı mektupta “Köy Enstitüleri’ni kapatmazsanız size oy yok" dedi. Buna Türkiye’nin diğer yörelerinde bulunan diğer toprak ağaları da katıldı.

» Atatürkçü, bilimsel, laik, halkçı çizgisinden tamamen uzaklaşan şuan ki ‘Yeni Türkiye’nin eğitim modeli hakkında neler söylemek istersiniz?
Atatürkçü, bilimsel, laik eğitim birliğinin sonlandırıldığı çağdaş eğitimin yok edildiği bir ortam içine girdik. Yeni eğitim modeli diye bir model tanımıyorum. Bu konuda herhangi bir açıklamaya girmeyi lüzumsuz görüyorum. Aklı başında herkes eğitimimizin nereye doğru sürüklendiğinin açık seçik farkındadır.

» Ezbersiz eğitimin yol haritasının çizilmesini mümkün görüyor musunuz? Mesela Finlandiya’nın eğitim modeli gibi.
Ezbersiz çağdaş eğitim haritası mümkün. Ezbersiz çağdaş eğitimin haritası ve sistemi hazır durumda. Çeşitli arayışlara gerek yok. Bu harita Atatürkçü eğitim sisteminin tıpa tıp aynısı olan Köy Enstitüleri’nde uygulanan eğitim sistemidir.

» Cumhuriyetin ilanından bir yıl sonra Mustafa Kemal Atatürk, eğitim sistemini çağdaşlaştırmak için o dönemin önde gelen eğitim bilimcisi John Dewey’i ülkemize çağırmış. Dewey’in eğitim modeli anlayışı neydi, bir de sizden dinlesek?
John Dewey eğitim felsefesi de aşağı yukarı Atatürkçü eğitim felsefesi ve Köy Enstitüleri eğitim sistemine çok benzemektedir. Eğitim felsefemiz hazırlanırken mutlaka bundan da yararlanılmıştır.

» Öğretmenlere Anadolu’da görev yapmak bir nevi ceza gibi gelirdi. Reşat Nuri Güntekin’in 'Feride’si gibi fedakâr öğretmenler yalnızca roman kahramanı olarak mı kaldı?
Köy Enstitülü öğretmenler yüzyıllarca çile çekmiş sefalet içinde yaşatılmış cahil bırakılmış, Anadolu köylüsünün kurtarıcısı olarak istekle, arzuyla, sevinçle Anadolu’ya koşuyorlardı. Onları eğitmek, öğretmek, üretici yapmak, sefaletten kurtarmak için sevinç ve heyecanlarını saklamıyorlardı. Halkına, milletine bu aşkla koşuyordu. Çünkü koştuğu halk kendisindendi. Evet, bu ideal ve bu düşüncede olan öğretmenler 'Feride' gibi bir roman kahramanı olarak kaldı.

» Köy Enstitüleri öğrencileri her yıl 25 klasik roman okuyor, en az bir müzik aleti çalmasını da biliyorlardı. Başka hangi konuları uygulamalı olarak öğreniyorlardı?
Dünya klasiklerini okumamış tek öğrenci yoktu. Müzik dersinde İstiklal Marşı'nı mandolinle, notasıyla çalmadan, bestesiyle yanlışsız okumadan okuldan mezun olunamıyordu. Onun için Köy Enstitüsü mezunlarından nice edebiyatçılar nice müzisyenler yetişmiştir. Köy Enstitüleri’nde bu etkinlikler dışında arıcılık, ipek böcekçiliği, tarım, sanat, teknik etkinlikleri yapılıyordu. Bunların hepsi uygulamalıydı. Yine derslerimiz arasında demircilik, duvarcılık, marangozluk, motorculuk, badana, boya vardı. Bunların hepsi uygulamalı yapılıyordu. Kız öğrenciler için de biçki, dikiş, nakış, ev işleri, yemek vb dersler eksiksiz veriliyordu.

» Son olarak, şu an Milli Eğitim Bakanı olsaydınız okullardaki eğitim için atacağınız ilk adımınız ne olurdu?
Şu an Milli Eğitim Bakanı olsaydım, devletin yönetiminde de uygulamalarıma izin verecek bir yönetim bulunsaydı eğitim sistemi için atacağım ilk adımlar şunlar olurdu: Çağdaş eğitimcilerden bir kurul kurarak Köy Enstitüleri’nde uygulanan ve yarım kalan eğitim sistemini gündeme getirirdim.