Bozkırın kanayan yarası
Politika Servisi
Çorum katliamının 44’üncü yılı. Devlet destekli faşist güçler yaklaşık 40 gün boyunca kentteki ilericilere, devrimciler ve Alevi halka saldırılarda bulundu. Her defasında halk barikatlar arkasında direnmeye çalıştı. Tüm bu süreçte toplamda 57 kişi hayatını kaybetti.
Yüzlerce ev yakıldı, işyerleri araçlar tahrip edildi. İnsanlar kaçırıldı yaralılara hastanede polis gözetiminde işkence yapıldı. Çorum katliamı davasında çoğunluğu MHP ve Ülkü Ocakları mensup onlarca kişi yargılandı. Ama sonuçta karşılıklı bir çatışma ve husumet varmışçasına kimse ceza almadan dava kapatıldı.
Tarihe Çorum olayları diye geçen kara günler 27 Mayıs 1980 günü MHP’li Bakanlardan Gün Sazak’ın öldürülmesinin arkasından faşistlerin saldırılarıyla başladı. Kahramanmaraş olaylarının etkisiyle halk sokaklara barikatlar kurarak kendilerini savunmuş bu sayede belki de daha büyük bir kıyımın öne geçilmiştir.
Bir aydan fazla süren saldırıların en şiddetlisi Temmuz’un başlamasıyla yaşandı. 1 Temmuz günü faşistlerin yeniden saldırılara başla ve 4 kişi hayatını kaybetti. Çorum’da yeniden sokağa çıkma yasağı kondu. Yasak sırasında bile faşistler bombalı ve silahlı saldırılarını sürdürdüler ve 3 kişi daha öldü. Her yerde arama yapılmasına rağmen, faşistlerin saldırı üssü olarak kullanıldığı mahallelere güvenlik kuvvetleri hiç girmedi.
4 Temmuz Cuma günü sokağa çıkma yasağı yeniden kaldırıldı. Faşistler güçler bu sefere de Milönü mahallesinde bulunan Alaaddin Camiinin bombalandığı ve kurşunlandığı şeklinde yalan haberleri yayılmaya başladı. Ve en şiddetli saldırılar ve büyük direniş bu 24 saatlik dilimde gerçekleşti.
KATLİAMDA MHP PARMAĞI
Tıpkı Maraş’ta olduğu gibi Çorum’da da olayın baş faili MHP ve Ülke Ocakları’ydı. Başta Yozgat olmak üzere çevre illerden elen yüzlerce MHP’li kentte terör estirdi.
Çorum katliamına ilişkin dava Erzincan Askeri Mahkemesinde 8 yıl sürdü. Davada özenle devlet kurumları, kolluk kuvvetleri ve MHP özenli bir şekilde davadan ayrı tutuldu. Yine de MHP ve Ülkü Ocağı ilişkili 53 sanık yargılandı. Mahkeme 8 sene sonra 2 sanığa önce ölüm cezası verdi, daha sonra 24’er yıl ağır hapis cezasına çevirdi. Öteki sanıklar yattıkları günler sayılarak serbest bırakıldı. Çorum davasında polisler de yargılandı. Neredeyse her aşaması Çorum Emniyetinde görevli bazı emniyet mensuplarıyla MHP tarafından örgütlendi. Bu örgütlü durumu dönemin Amasya 15. Piyade Tugayı Komutanı olan Tuğgeneral Şahabettin Esengün “Beni örtülü olarak enterne etmeye çalışıyorlardı. Jandarma Alay komutanlığı dahil her tarafı barikatlarla donatmalarının amacı buydu. Ve bunların bir merkezden sevk ve idare edildiğinden kesinlikle kuşkum yoktu. Sivil toplum bu ölçüde bilinçli olamaz” diye anlatıyordu.
ÇORUMU BIRAK, FATSA’YA BAK
Katliam günlerinde Çorum’da görevli bulunan Hürriyet gazetesi muhabiri Saygı Öztürk “Caminin kundaklanma olayı çok inandırıcı gelmedi. Kalabalık Milönü semtindeki Alaaddin Camii yönüne ilerledi. Ben de onların içine girdim. Bu arada herkesin elinde tabanca, av tüfeği, balta, tırpan gibi aletler vardı. Mahalleye yaklaştıkça, kalabalığın sayısı azalıyordu. Yaşlıca bir adama ‘Amca bu yakılan cami nerede?’ diye sordum. Yanıma 15 kişilik grup geldi ellerindeki tabancalarla beni tehdit ederek SSK Hastanesine doğru götürmeye başladılar. Bunların hepsi sağcıydı. Hastaneyi de kaleleri olarak ilan etmişlerdi. Burada 6-7 saat süren rehin tutuldum” diyerek başından geçenleri anlatıyordu.
Yüzlerce tanık, tutanaklar, gazete haberlerine rağmen MHP-Ülkü Ocağına bağlantılı kişiler eliyle yapılan bu katliam bir türlü devlet katında kabul edilmedi. Çorum’da yaşananlar öylesine açık, her şey öylesine ortadaydı ki, dönemin başbakanı Demirel bile rahatsız olmaya başlamıştı. Çorum olayları üzerine tekrar tekrar soru soran gazetecilere sinirlenerek "Siz Çorum’u bırakın, Fatsa’ya bakın!" diyerek aslında devleti tutumunu da deklere etmiş oluyordu.