Uzaklardan…

Geçmek bilmeyen koronavirüsünün gölgesinde tribünler nicedir boş, haliyle taraftar olmayınca kulüplerin parasal kaynakları da kısıtlı. Düzene baş kaldırmak gibi olmasın ama para endüstriyel futbolun gerçeği. Geldiğimiz noktada o güzel oyun zengin eğlencesi, para kokan gıcır statlarda ortalama gelir düzeyinin üstünde olanların, locaları zenginlerin doldurduğu tribünler önünde zenginler tarafından oynanıyor nicedir. Zenginin zengine gösterisi, meraklısına!

Pandemiden fena etkilenen Premier Lig kulüplerinin geçici çözüm önerisi “pay per view” (öde-izle) günümüz futbolunun özeti. Maç başına 14,95 sterlin (yaklaşık 160 Lira) ödeyerek takımınızın maçını televizyonda izlemeniz mümkün! Ortalama bir çalışanın, senede 26 bin Sterlin kazandığı ülkede takımını izlemek bile lüks! Futbolun güzel adamı Slaven Bilic pek güzel özetlemiş meseleyi: “Futbol golf ya da polo değildir. Futbol işçi sınıfının sporudur, izlemek isteyen herkes için makul fiyatta olmalıdır.”

Tam da bu yüzden sanırım futbol romantikleri için alt ligler daha keyifli. Bilir misiniz, 60’lı senelere kadar Ada’da tüm maçlar cumartesi günleri saat 15.00’te başlarmış, Millwall maçları hariç. Tersane işçileri cumartesi günleri yarım gün çalıştıkları için takımın maçlarını kaçırmasınlar diye biraz geç başlarmış onların maçları. O yıllarda 3. Lig’de mücadele etmelerine rağmen ortalama 40 bin taraftar gidermiş maçlarına ve hiçbir maçta, hangi koşulda olursa olsun rakip takımı asla alkışlamazlarmış. Centilmenlik fıtratlarında yok anlayacağınız. 1988 senesine kadar ülkenin en üst liginde yer alamamış yegâne Londra takımı olarak kalmışlar. 2019-20 sezonunda play-off potasını kıl pay kaçırdılar.

Bu sezon 5 maçta topladıkları 8 puanla 7. sıradalar. 24 kişilik kadronun değeri 33 milyon Sterlin, yaş ortalaması 27,4. Kadrodaki 11 futbolcu İngiltere dışında dünyaya gelmiş, üçü ülkelerinin milli takımlarını temsil ediyor…

Kışı çağıran bir Londra akşamında Millwall’un konuğu 6. sıradaki Luton Town. Yaşı yeten Ada futbolunun meraklıları hatırlayacaktır, 1985 senesinde Federasyon Kupası’nda karşılaşmıştı iki takım, holiganizmin yükselişte olduğu zamanlardı. Maç öncesi ve sonrası çıkan olaylarda çok sayıda taraftar yaralanırken, Luton Town yönetimi deplasman taraftarlarına dört sezon süren yasak getirdi. Kulüp ayrıca Margaret Thatcher hükümetinin İngiltere'nin tüm statlarında görmek istediği, bizim futbol fakiri coğrafyada uygulanan Passolig benzeri üyelik kartı planını uygulamaya başladı…

O karanlık akşamdan çok zaman sonra Millwall, mabedi The Den Stadı’nda 4-4-3 dizilişinde başlıyor maça, gol umutları Smith, kanatlarda Bennett ve Mahoney. İlk bölümde zaman ve alan yaratmakta zorlanıyor iki takım, uzun paslar top kayıplarını getiriyor. 9’da net fırsattan yararlanamıyor ev sahibi, orta sahadan gelen Leonard’ın vuruşu isabetsiz. Temponun yükseldiği dakikalarda topa sahip olan Millwall ama dörtlü rakip savunmayı açmakta zorlanıyorlar. Luton savunmasının sağında 34 yaşındaki Craine ağır kalıyor. 24’te gole yaklaşıyor Millwall, Smith’in kafa vuruşunda direkler gole izin vermiyor. İki takımın da belirgin eksikliği etkili oyun kurucu, rakip savunmayı açacak usta maestro. Devrenin bitimine yakın rakip kaleyi ablukaya alıyor Millwall ve aradığı golü uzatma dakikalarında buluyor.

Ceza sahasında oluşan karambolde Craine topu kendi kalesine gönderiyor. Millwall topa yüzde 57 oranında sahip olduğu, rakip kaleyi 13 kez yokladığı devreyi önde kapatıyor. 2. devrenin başında daha ofansif misafir takım ama 50’de net fırsatı kaçıran Millwall’un 7 numarası Wallace. Millwall rakibe önde basıp daha çok top çalarken rakibi hataya zorluyor.

Takımın isteği enerjisi takdire şayan. 60. dakikaya gelindiğine Luton’un rakip kaleyi bulan vuruşu sıfır. Bu maça kadar maç başına gol ortalamaları 1... Topu yere indirdiklerinde ve orta sahadan destek geldiğinde daha etkililer ama 3. bölgede top tutacak oyuncularının olmayışı önemli eksiklikleri. 79’da fark ikiye çıkıyor, savunmadan çıkarken topu kaptırıyor Luton, Leonard’ın lokum pasını gole çeviren Mahoney. Velhasıl rahat kazanıyor Millwall ve 4. sıraya yükseliyor. Luton’a gelince, ligin kadro değeri olarak en mütevazı 4. takımı (13,9 milyon).

Geçen sene Premier Lig’den düşen Bournemouth’un kadro değerinin 123 milyon Sterlin olduğunu düşününce bu kadroyla orta sıralar onlar için başarı olur sanırım…