İngiltere Brexit depremiyle sallanmaya devam ediyor. 23 Mayıs’taki Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesi iki büyük parti, İşçi Partisi ve Muhafazakâr Parti çok ciddi oy kayıplarıyla karşı karşıya. Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi’nin (UKIP) eski başkanı Nigel Farage’ın yeni partisi, Brexit Parti kamuoyu yoklamalarında açık ara önde görünüyor. Farage’ın yüzde 34 almasının tahmin edildiği seçimlerde, İşçi Partisi’den Liberal […]

İngiltere Brexit depremiyle sallanmaya devam ediyor. 23 Mayıs’taki Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesi iki büyük parti, İşçi Partisi ve Muhafazakâr Parti çok ciddi oy kayıplarıyla karşı karşıya.

Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi’nin (UKIP) eski başkanı Nigel Farage’ın yeni partisi, Brexit Parti kamuoyu yoklamalarında açık ara önde görünüyor. Farage’ın yüzde 34 almasının tahmin edildiği seçimlerde, İşçi Partisi’den Liberal Demokratlara ciddi bir oy kaybı olması beklenirken, Muhafazakâr Parti’nin tamamen çökeceği tahmin ediliyor.

Son kamuoyu yoklamaları AB üyeliğinde kalınması konusunda net tavır koyan ve Brexit’i reddeden Liberal Demokratlara desteğin yüzde 15 dolaylarında seyrettiği ve yükselme eğiliminde olduğu gözleniyor.

İşçi Partisi ise Brexit partisinin ardında yüzde 20 dolayında görünüyor ancak son üç ayda oylarının yüzde 30’un üzerinde bir noktadan aşağı doğru hareket ettiğini görmemiz gerekli. Özellikle İşçi Partisi’ndeki Brexit karşıtı milletvekillerinin katılımıyla kurulan yeni Birleşik Krallık Değişim (Change UK) partisinin yüzde 5 civarında desteğe sahip olduğu ancak beklenen ivmeyi kazanamadığını görüyoruz.

Change UK partisinin destek aradığı, destek alabileceği kesimlerin özellikle Liberal Demokratlardan kesiştiği ve dolayısıyla pek çok yerde tercihin tavır olarak daha net ve daha iddialı görünen Liberal Demorkatlardan yana olacağını tahmin etmek zor değil. Zaten Change UK partisinin İskoçya’daki önde gelen adayının geçen hafta içinde Liberal Demokratlara katılması da bunun bir göstergesi. Bu aynı zamanda Change UK’nin henüz parti olmaktan çok uzakta olduğuna da işaret ediyor.

Parti tercihlerinin hepsinin Brexit konusunda net bir duruşu temsil ettiğini söylemek de mümkün değil. Küçük veya yeni partiler AB’den çıkılması ya da kalınması yönünde net tavra sahipken Muhafazakâr Parti ve İşçi Partisi hâlâ Gümrük Birliği ile sulandırılmış çıkma planları arasında bir kararsız tavırda takılmış durumda.

AB Parlamento seçimlerinin genel seçimleri ve genel siyasi tercihleri yansıtmadığını da unutmamak gerek. İşçi Partisi hâlâ açık ara birinci tercih görünüyor. Ancak bugün genel seçim olsa Muhafazakâr Parti’nin çok büyük kayıplara uğrayacağının işaretleri de var. Kendisi eski bir Muhafazakar Partili olan Farage’ın Brexit Partisi’nin bugün genel seçim olsa oyların yüzde 24’ünü alabileceği tahmin ediliyor.

Brexit Partisi yüzde 20 dahi alsa bunun var olan dar bölge seçim sistemi içinde İşçi Partisi’ne ve Liberal Demokratlara yarayacak bir durum. Muhafazakârlar ve Farage böyle bir rekabet içinde topluca seçimi kaybedebilirler. Ancak Farage ve aşırı sağ partisi ve görüşleri parlamentoda ilk defa ciddi temsil şansı bulabilir.

Aynı zamanda Avrupa Parlamentosu seçimlerinde katılım oranının genelde çok düşük olduğunu hatırlamak lazım. Bu seçimler son yıllarda genel olarak bir protesto fırsatı olarak kullanıldı ve seçim sisteminin de farklı olmasından dolayı iki parti arasına sıkışan genel seçimlere göre daha geniş bir temsil tablosu ortaya çıkardı. 23 Mayıs’ta da bu durumun değişmesini beklemiyoruz.

Ancak AB politik sisteminde ciddi bir temsil ve ulusal seçmenlerden kopukluk olduğu kesin. Bu AB’nin hem Birleşik Krallık’ta hem diğer üye ülkelerde tepkiyle karşılanmasının temel nedeni. Kendinden menkul bir yapı gibi hareket eden ve ayrı seçimlerle yürüyen parlamento seçmen arasındaki yabancılaşmanın artmasına çanak tutuyor. Bu sorunun Brexit üzerinde çözülmesi mümkün olmasa da bu vesileyle daha ciddi tartışılması doğru yönde önemli bir adım olabilir.

İyi haftalar ve bol şanslar.