Bizi haftalar boyunca uykusuz bırakan ve Avrupalıların, Güney Amerika topraklarında kazandığı ilk dünya kupasının verdiği son dersleri de kayıt altına alalım.

 Manuel Neuer: Onun için “Übermensch” ifadesini kullananlar, maalesef Adolf Hitler’e atıf yaparak Friedrich Nietzsche’ye büyük haksızlık ediyorlar. Nietzsche’ye göre, “üstinsan” olarak da çevrilebilecek bu canlı, öyle asil bir insandır ki ya hata hata yapmaz, yapsa da diğerlerinin hata olarak gördüğü şey, onun eylemi sonucu artık hata değil, doğru olur. Neuer’i bundan daha iyi anlatan bir cümle olamaz herhalde. Alman kaleci, final maçında kalesini terkedip, yerden 1 metre yükselerek diziyle Gonzalo Higuain’in kafasına vurduğunda, eğer adı Neuer ve yaptığı hareket de onun artık marka hareketlerinden olan ceza sahasını terk edip, bir kaleci gibi değil süpürücü olarak davranmak olmasa, pekala aleyhine faul çalınabilir ve kart görebilirdi. Ama, bu alandaki becerisi ve insanlarda yarattığı intiba o kadar güçlü ki kimse onun bu çılgın maceralarının bir hataya dönüşeceğine ihtimal vermiyor. Belki bir gün bu işlerinden birisi hataya dönüşecek, belki Navas, Ochoa, Bravo, Howard, M’Bohi gibi kaleciler, “gol kurtarma” işini bu turnuvada ondan daha iyi başardılar, ama ben bir forvet oyuncusu olsaydım, karşı karşıya kaldığım kalecinin Neuer dışında birisi olmasını isterdim. Onun için dünyanın en iyi kalecisi diyorlar, bütün önyargılardan bağımsız ve geniş düşünelim, sanki şu anda dünyanın en iyi kalecisi değil de futbolcusu gibi.

FIFA ödülleri: Her sene Ballon d’Or törenlerinde, El Clasico maçları sırasında kendisini Charles Dickens roman uyarlamalarında oynadığını zanneden futbolcuları ödüllendirmeyi alışkanlık haline getiren FIFA, 2014 Dünya Kupası Altın Top ödülünü de yüzüne gözüne bulaştırdı. Messi, kötü oynamadı, ama bu turnuvadaki performansı için “iyi”, hadi çok zorlasanız “çok iyi” ifadesinden daha üzerini kullanmak abartı olacakken, Sepp Blatter ve 14 kişilik komitesi, yarı final ve finaldeki toplam 240 dakikanın sadece 45’inde (Almanya maçının ilk yarısı) kendisini gösteren Arjantinli’nin “en iyi” olduğuna karar verdi. James Rodriguez’e, Neuer’e, Müller’e, Mascherano’ya, Robben’a ve hatta Ron Vlaar’a dahi saygısızlık. FIFA nasıl bir saçmalığa imza attığını, kararı Maradona’nın bile beğenmemesinden anlasın.

5 yıllık kalkınma planı: Türkiye’den kovulan her teknik adamın, yurt dışında kazandığı başarılardan sonra bu özellikleriyle gündeme getirilmesi her ne kadar bazılarına bıkkınlık verse de sürekli kendini tekrarlayan sinir bozucu bir geleneğe dönüşmüş durumda. Ama ulusal takımlar bazındaki son 4 büyük turnuvada şampiyonluk kazanan 3 hocanın önceki veya sonraki kariyerlerinde Türkiye’den kovalanmış olmasından ziyade, misal Almanların bir başka gerçeğine değinmek lazım. 2009 yılında, Malmö’deki UEFA 21 Yaş Altı Şampiyonası’nda, finalde İngiltere’yi 4-0 mağlup eden Almanya’nın, final 11’indeki 6 isim Neuer, Hummels, Höwedes, Boateng, Khedira ve Mesut, geçtiğimiz pazar akşamı Maracana’daki Almanya’nın ilk 11’indeydi (Khedira ısınma sırasında sakatlanıp yerini Kramer’a bıraktı).  Bazen başarıları bugün değil, dün kazanıyorsunuz. Biz ise o turnuva elemelerine play-off aşamasında veda ederken, play-off maçlarına çıkan 11’den kaç oyuncu şu an ulusal takımda oynuyor dersiniz? 2. Yedek kalecimiz Onur Kıvrak ve geçtiğimiz sezon ancak beklenen patlamayı yapan Caner Erkin.

Ömer Üründül: Turnuva başında eksikliğini (!) çekenler, fazlalığıyla ne işe yaradığını anladılar mı merak ediyorum. Ben, gördüğüm şeyi bana anlatacak bir yorumcuya niye ihtiyaç duyayım. Bunun için spiker var zaten. Yoksa “ne maç olduğunu” ben de görüyorum Yalçın...