Google Play Store
App Store

17 Ağustos Marmara Depremi'nin ardından Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nca yaptırılan Deprem Müzesi, atıl durumdayken Adapazarı Belediyesi'ne devredildi. Tadilatı yapılarak yeniden...

17 Ağustos Marmara Depremi"nin ardından Bayındırlık ve İskan Bakanlığı"nca yaptırılan Deprem Müzesi, atıl durumdayken Adapazarı Belediyesi"ne devredildi. Tadilatı yapılarak yeniden düzenlenen müze, 17 Ağustos 2004 tarihinde Deprem ve Kültür Müzesi adıyla yurttaşların hizmetine sunuldu.

Adapazarı Merkez Belediyesi Deprem Kültür Müzesi’nde, 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nde yaşamını yitiren yurttaşların isimlerinin yer aldığı kristal anıtlar yapıldı. Sakarya Nüfus Müdürlüğü’nden alınan rakamlara göre 3 bin 285 kristal anıtta, depremde yaşamını yitirenlerin isimleri yer alıyor. Müzeye gelip yakınlarının isimlerini göremeyenler, başvuruda bulunarak yakınlarının isimlerini kaydettiriyor. Depremde 4 bin kişinin öldüğü Adapazarı’nda müzedeki eksik isimler bireysel başvurularla tamamlanmaya çalışılıyor.

Açıldığı günden bu yana, 239 bin kişinin ziyaret ettiği müzedeki ziyaretçi defteri, deprem acıları ve yitirilen insanlara duyulan özlemlerin ifade yeri oldu. Ziyaretçiler, deftere yazdıkları duygu yüklü yazılarla, kaybettikleri yakınlarını anıyor.

DUYGU DOLU İFADELER
Ziyaretçi defterinde yer alan duygu dolu ifadelerden bazıları şöyle:

» ""Benim adım Furkan. Ben annemi babamı kaybettim depremde. Allah kimseye vermesin böyle bir acı.""

» ""Vedat amcacığım seni hiç tanımadım, eminim ki tanısam çok severdim. Seni tanımayı öyle çok istiyorum ki bu kelimelere sığmayan bir şey. Ama kelimelere sığan bir şey vardır ki o da şudur: Kızların ve eşin güvenilir ellerde, bundan emin olabilirsin. Gözün arkada kalmasın.""

» ""Sevgili abim, sevgilim yengem, sevgili yeğenim, şu mübarek Kurban Bayramı"nı yine buruk bir şekilde geçirdik. Keşke sizler de aramızda olsaydınız. Her ne kadar eşimiz dostumuz olsa da sizin yerinizi dolduramaz. Uğur"u merak etmeyin okuyup polis oldu. Şu anda çevik kuvvette Adapazarı"nda görev yapıyor. Sizler toprağınızda rahat yatın. Allah mekânınızı cennet eylesin. Hoşçakalın.""

» ""Erol ve Emel çocuklarım için Allah"tan rahmet dilerim ve onların hiç unutulmayan acısını yaşıyorum. Anneleri Habibe Can.""

» ""Rahat uyu kardeşim orada yalnız değilsin. Binlerce şehit verdik. Biliyorum, bize uzaktan bakıyorsun. Her anımda yanımda olduğundan o kadar eminim ki. Hâlâ varlığını hissedebiliyorum. Burada her şey aynı, 8 yıl sonra değişen hiçbir şey yok. Herkes unuttu biliyor musun depremi. Kimsenin umurunda değil artık. Bir tek bizler unutmadık. Yürekleri acıyla dolu olanlar unutmadı. Seni çok seviyorum güzel gözlüm, güzel kardeşim. Huzur içinde uyuyun. Seninle birlikte kaybettiğimiz binlerce insanımız için dua ediyorum. Hep anıyorum. Huzur içinde yatın. Gözyaşlarım hepiniz için. Volkan Gümüşpala"nın ablası Müge Özer.""

» ""1999 17 Ağustos depreminde hayatlarını kaybeden annem, babam ve sevgili kardeşim ve tüm deprem şehitlerinin ruhları şad olsun. Onları çok özlüyoruz. Allah bir daha böyle büyük bir acıyı Sakarya"mız ve yurdumuz insanına yaşatmasın. İsmet Poğaoğlu.""

» ""Babacığım bizi bıraktığın için çok üzülüyorum. Şu anda senin özlemini çekiyorum. Lütfen beni bir daha bırakma. Mezarında rahatlığını istiyorum. Mezarına gelemediğim için özür diliyorum. Babacığım seni çok seviyorum. Samet Çaylak.""

‘MEZARLAR TAŞINMALI’

Marmara Depremi"nde yaşamını yitiren 8 aylık hamile Canan Al ve Hüseyin Al çiftinin mezarı ise baraj sularının altında kalma tehlikesiyle karşı karşıya. Melen Projesi"nden dolayı, Kocaali"nin Ortaköy beldesinde mezarları sular altında kalacak olan Al çiftinin yakınları mezarların taşınabilmesi için yardım bekliyor. 8 aylık hamile kızını depremde yitiren Fikriye Kurtun, yaptığı açıklamada, ""Melen Projesi"yle Ortaköy beldesi sular altında kalacak. Dolayısıyla mezarlarımız da sular altında kalacak. Ben kızımın ve damadımın mezarlarının sular altında kalmasına dayanamam, bırakmayacağım. Bazı aileler yakınlarının mezarlarını taşımayı düşünmüyor ama biz bırakmayacağız. En azından onları ziyaret edip, başlarında dua edebiliyoruz. Bu konuda yetkililerden yardım istiyoruz."" dedi.

‘EŞİMİ VE KIZIMI KAYBETTİM’

Depremde 7 yaşındaki kızını ve eşini kaybeden Melahat Cerrahoğlu da depremde en küçüğü 7 aylık en büyüğü 11 yaşında 4 kız çocuğunun babasız kaldığını söyledi.  17 Ağustos günü hasta kızıyla beraber İstanbul"da olduğunu ifade eden Cerrahoğlu, şunları söyledi:

""Eşimi ve kızımı son kez göremedim. Ben Sakarya"ya ikinci günü ulaştım. İlk gün defnetmişler. 7 aylık kızım da enkaz altında kalmış. 5-6 saat sonra çıkarmışlar. Eşimi ve kızımı bıraktığım halleriyle hatırlıyorum.""

4 kızının eğitimini bir kurumun karşıladığını kaydeden Cerrahoğlu, ""7 aylık enkazdan çıkan kızım şu an 9 yaşında. Hepsi okuyor. Zor günler yaşadık, ama hayat devam ediyor"" dedi.

Depreme çöp dökmek için evden çıktığı sırada yakalanan İlhan Çakır, depremde kaybettiği eşinin ve oğlunun acısını hâlâ unutamadı.

Gölcük ilçesinde yakalandığı depremde yıkılan evinin enkazında eşi Dilek"i, yaralanan oğlu Kayahan"ı ise kaldırıldığı hastanede yitiren İlhan Çakır, acısını enkazdan sağ olarak çıkarmayı başardığı iki oğluyla hafifletmeye çalıştığını söyledi.

Deprem öncesi ailesiyle Kocaeli"nin Kandıra ilçesine bağlı Kefken köyünde yazlıkta olduklarını, eşinin ısrarı üzerine depremin olduğu gece 2.00 civarında Gölcük"teki evlerine geldiklerini anlatan Çakır, şunları kaydetti:

""Beş katlı bir apartmanın en üst katında oturuyorduk. Yazlığa giderken buzdolabının fişini çekmiştim. Eşim buzdolabını açtı, bazı yiyeceklerin koktuğunu söyledi. Kokan yiyecekleri poşete koydu ve atmamı istedi. Beş kat inip çıkmaya üşendiğim için "yarın atarız" dedim. Eşim ısrar edince çöpü sokaktaki çöp bidonuna attım.

Apartmana gireceğim sırada büyük bir gürültüyle irkildim, büyük bir kuvvet beni adeta fırlatarak apartmandan uzaklaştırdı. Yere düştüğümde aparmanın yıkıldığını gördüm. Her yeri toz bulutu kapladı, gaz kokuları ve çığlıklar duyuyordum. Ortalık mahşer yeri gibiydi. Çocuklarımın bağırmasını duyuyordum. Eşim ve çocuklarımı enkazdan çıkarmak için çalışmaya başladım. Sabaha karşı onlara ulaştım. Eşim kapı girişinde en küçük oğlum Cihan"ı elinden sımsıkı tutuyordu. Eşim ölmüştü. Kayahan, Cihan ve Batuhan yaşıyordu onları enkazdan çıkardım. Kayahan"ın bacağı kopmuştu, diğer çocuklar fazla yaralanmamıştı.""

OĞLUNUN İZİNİ SÜRDÜ

Kayahan"ı Gölcük"te Askeri Hastaneye götürdüğünü ve oradan da deniz yoluyla İstanbul"a nakledildiğini anlatan Çakır, daha sonra eşini enkazdan çıkararak, Gölcük"teki mezarlığa defnettiğini söyledi.Kayhan"ı 4 gün boyunca aradığını, ancak İstanbul"da hangi hastanede olduğunu öğrenemediğini belirten Çakır, Gölcük"te bazı televizyon kanallarının canlı yayınlarına katıldığını, verdiği eşkal sonucunda AKUT"tan bir görevlinin oğlunun İstanbul"da Kasımpaşa Deniz Hastanesi’nde olduğunu bildirdiğini belirtti. Çakır, ""İstanbul’da hastaneye gidince, oğlumun hastaneye götürülürken yaşamını yitirdiğini söylediler. Cenazeyi alıp İzmit"te defnettim. O günleri unutamadım. Her anım yitirdiğim eşim Dilek ve oğlum Kayahan"ı anmakla geçiyor"" dedi.

SİGORTA TOPLUMDA ÖNCELİKLİ DEĞİL

Depremin ardından kurulan Doğal Afet Sigortaları Kurumu"nun (DASK) Yönetim Kurulu Başkanı İdris Serdar, 2.4 milyar dolar ödeme gücü bulunan kurumun, Türkiye genelinde konutların yüzde 21"ini zorunlu deprem sigortası kapsamına aldığını bildirdi. Hazırladıkları yeni yasal düzenlemeyi Başbakanlığa gönderdiklerini açıklayan Serdar, zorunlu deprem sigortası olmadan su ve elektrik abonelik işlemlerinin yapılamayacağını belirtti.

DEPREM VAR POLİTİKASI YOK

Dünyanın en büyük deprem felaketleri arasında sayılan 17 Ağustos, yol açtığı maddi ve manevi yıkımla ülkedeki deprem algısının değişiminde "dönüm noktası" oldu.  Can kayıpları, sosyal ve kültürel etkiler bir yana afet sonrası iyileştirmenin, öncesinde yapılacak zarar azaltma çalışmalarından 7 kat maliyetli olduğunu gören yetkililer, afet stratejisini "yara almamak" üzerine kurmaya yöneldi.

"Bugün itibariyle teknik ve mevzuat açısından yapılması gerekenlerin çoğunun tamamlanmış olduğunu söyleyebilirim" diyen Taymaz, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı"nın kurulmasına ilişkin tasarının mecliste olduğuna dikkati çekti ve Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Sivil Savunma Genel Müdürlüğü ile Başbakanlık Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğünün birleştirilmesiyle "yeni yapının şekilleneceğini ve herşeyin bu yapı üzerine inşa edileceğini" kaydetti.

TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı da, ağır sonuçları olan 17 Ağustos depremi üzerinden 9 yıl geçmesine rağmen hâlâ deprem öncesi, sırası ve sonrasında yapılacak çalışmalara ilişkin "ulusal deprem politikası" oluşturulmadığını ifade etti.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi, ODTÜ Yapı Mekaniği ve Deprem Mühendisliği Laboratuvarı yöneticisi Prof. Dr. Haluk Sucuoğlu, 2004 Deprem Şurasında önerilen kurumsal yapıların oluşturulamadığını, depreme hazırlık için gereken yasal düzenlemelerin yapılmadığını kaydetti. Sucuoğlu, deprem bölgelerinde 4-8 katlı yap-sat usulü inşa edilen apartmanların, tehlike kaynağı olduğunu belirterek, "Deprem zararlarından korunmak için büyük paralar harcamaya gerek yok. Bilim ve teknolojiden gereğince yararlanan akılcı yaklaşımlarla problemin büyük kısmını çözebiliriz" dedi.

DEPREM EĞİTİM PROJESİ MEYDANLARDA

İstanbul Valiliği öncülüğünde depreme hazırlık ve acil müdahale altyapısı konusunda gerçekleştirilen çalışmalarla  İstanbulluların afete karşı bilinçlenmesini hedefleniyor. Depreme hazırlık ve acil müdahale altyapısı konusunda gerçekleştirilen kampanya ile aileler, engelliler, okul ve hastane personeli, iş yeri ve çalışanları, yerel idareciler, teknik elamanlar ve toplum temsilcileri eğitim programından geçirilecek.

DARICA’DA ANMA PROGRAMI YAPILDI

Darıca Belediyesi 17 Ağustos 1999"da yaşamını yitiren yurttaşlarımız için depremde yaşamını yitirenler için anma programı düzenlendi.