Ekonomi iflasın eşiğine gelirken Erdoğan’dan “Kur dediğin bugün artar, yarın düşer. Enflasyon bugün artar, yarın düşer” çıkışı geldi. Ancak veriler her yıl istikrarlı şekilde ekonominin kötüye gittiğini gösteriyor.

Bu çıkışın inişi yok

Havva GÜMÜŞKAYA

2021 yılının sonbaharı ülke tarihine geçecek bir krizle karşı karşıya. Açlık, yokslluk, pahalılık gün be gün derinleşirken AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yol açtığı yıkımdan kendisi hariç toplumun her kesimini sorumlu tutmaya devam ediyor. Her konuşması krizi daha da derinleştiren Erdoğan’ın "faiz sebep enflasyon sonuç" söyleminin faturası ağırlaşıyor.‘Yeni ekonomik model’ olarak adlandırdığı bu dönemde üreticiden tüketiciye herkes panik halinde.

Erdoğan’ın belirttiği bu yeni politikaya göre faizler düşürülecek, böylelikle yatırımlar artacak, üretim de artınca hem istihdam artacak hem de ihracattaki artışla cari açık kapanacak ve bunların sonucunca kur ve enflasyon kendiliğinden düşecek. Bu politikayla serbest düşüşe bırakılan Türk Lirası tarihin en değersiz dönemini yaşıyor.


Erdoğan önceki gece konuşmaya başlarken dolar 13,27 seviyesindeyken konuşmanın sonunda 13,95’e yükseldi. Dün sabah saatlerinde de devam eden oynaklık nedeniyle Merkez Bankası (TCMB), 7 yıl sonra döviz kurlarına doğrudan satış yönetimiyle müdahale etti. Bu müdahalenin ardından bir miktar çekilen dolar/TL yeniden 13 liranın üstünden işlem görmeye başladı.

ÇIKIYOR AMA BİR DAHA İNMİYOR

Erdoğan faizlerin indirilmesindeki ısrarını sürdürürken dün yaptığı konuşmada bu tutumunu şu sözlerle savundu: "Belki siyaseten en riskli ama ülkemiz için en doğru planı yaptık, yapıyoruz. Çıksın birisi siz faizi düşürerek yanlış yapıyorsunuz. Diyemez. Çünkü doğrusu bizim yaptığımızdır. Tüm sektörlerden yeni yatırımlarla kesintisiz bir kapasite büyüme yarışındayız. Ülkemizi fırsatını bulduğunda kaçıp gidecek sıcak paranın cenneti yapmak yerine kalıcı yatırımların mücadelesini veriyoruz. Asıl zenginliğin ülkenin üretim gücüyle olduğunu biliyoruz. Faiz düştüğünde paradan para kazanan dışında kimsenin kaybı olmaz. Kur dediğin bugün artar, yarın düşer. Enflasyon dediğin bugün artar, yarın düşer.” Ancak kur ve enflasyon Erdoğan’ın dediği gibi bir inip bir çıkmıyor. Gelirler her yıl artan enflasyon karşısında eriyor. Kur kurundaki artış ise alım gücünü yok ediyor. Erdoğan’ın tezine göre ülke ekonomisinin ne zaman düze çıkacağı belirsiz.

Ülkede hâkim olan tedirginlik ve öngörülemezlik hali her sektörü adeta kilitledi. Enflasyon ise artmaya devam ediyor. Artan maliyetler karşısında zararını fiyatlara yansıtamayan üreticiler toplumun tepkisini toplamaktan çekiniyor. Art arda ve küçük miktarlarda gelen zamlar bile bomba gibi düşüyor. Undan meyve sebzeye, sanayi üretiminden konfeksiyona kadar tıkanan ekonomide çıkış yolu bulamayan üreticiler halkla karşı karşıya.

İSTANBUL’UN ENFLASYONU SON 18 YILIN ZİRVESİNDE

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), kasım ayına ilişkin tüketici fiyat endeksi verilerini cuma günü yayımlayacak. Buna göre ekimde yüzde 19,89 olarak açıklanan enflasyonun kaç olacağı merak konusu. TÜİK öncesi öncü veri niteliği taşıyan İstanbul’un enflasyonu dikkat çekici. İstanbul Ticaret Odası (İTO) tarafından yayımlanan kasım ayı perakende ve toptan fiyat endeksine göre İstanbul’un enflasyonu son 18 yılın zirvesine çıktı. İstanbul’da perakende fiyatları bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 24,05 artış kaydetti.

Üretici fiyatları açısından öncü göstergelerden biri olan toptan eşya fiyat endeksi ise kasımda yıllık yüzde 34,08 arttı. Aylık bazda artış ise yüzde 6,77 olarak kaydedildi.

bu-cikisin-inisi-yok-950420-1.



ZAMLARIN GÜNAH KEÇİSİ ÜRETİCİ Mİ?

AKP iktidarı yaşanan fiyat artışlarına yönelik polisiye önlemlerle mücadele edip ekonomik krizin sorumlusu olarak üretici ve satıcıları hedef gösteriyor. Üretici ve tüketici fiyatları arasındaki makas giderek daha fazla açılırken Erdoğan, yine ‘fahiş fiyat’ açıklamasında bulundu. "Kimi ürünlerde yaşanan fahiş fiyat artışlarının mantıklı bir izahının bulunmadığını görüyoruz” diyen Erdoğan, "Stokçulara bu ülkeyi mezar edeceğiz" ifadelerini kullandı.

"Malını iki kat, üç kat satmaya çalışanların sonu hüsran olacaktır” diye konuşan Erdoğan sözlerini, "Stokçuluk bizim dinimizde haramdır, bunu yapamazsınız. Yapanlar varsa bunun bedelini ödeyeceklerdir. Osmanlı bunun bedelini ağır ödetti, biz de ödeteceğiz. Birinci derecede Ticaret Bakanlığı olmak üzere bunların üzerine gideceğiz” diye sürdürdü.

Erdoğan’ın bu açıklamaları maliyetler altında ezilen üreticilerin, maliyetlerini fiyata yansıtmasını engelliyor. İstanbul Un-İş Esnaf Sanatkârlar Odası Başkanı Şaban Özdemir’in açıklamaları bdikkat çekici. Zira Özdemir, simide yapılan yüzde 40’lık zammı hammaddelere gelen yüzde 300’lük zamma bağladı ve yapılan fiyat artışının bile esnafı kurtarmayacağını belirtiyor. Ancak İstanbul’da simide gelen zammın ardından bir simitçinin verdiği tepki de zam tepkisinin doğrudan satıcıya geldiğini gösteriyor. Zam ile birlikte 2 buçuk lira olan simit 3 buçuk liraya çıktı. Ancak çok fazla tepki aldığını söyleyen Mecidiyeköy meydanında simit satan bir esnaf “3 liraya satıyorum. Millet bana patlıyor” diyor.