23 Nisan’a çocuklar yoksullukla boğuşarak, okulun dışında ve çalışarak giriyor. Resmi ve gayriresmi veriler çocukların oldukça büyük sıkıntılarla boğuştuğunu ve bayram yaşamayacağını net bir şekilde ortaya koydu.

Bu çocuklara bir yaşam borçlular

Haber Merkezi

Bugün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının 102’nci yıl dönümü. Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk tarafından 1929 yılında çocuklara armağan edilen 23 Nisan o günden beri çocuk bayramı olarak kutlanıyor. Ancak bugün çocuklar için ülkede yaşam hiç de iç açıcı değil.

Okuldan kopan, işçi olmaya zorlanan, tarikatların ve cemaatlere mecbur edilen, istismara maruz bırakılan, küçük yaşlarda evlendirilen milyonlarca çocuk bu ülkenin gerçeği.

676 BİN OKUL TERKİ

Çocukların içinde bulunması gereken yerlerin başında okul geliyor. Ancak okul terki oldukça ciddi boyutlara ulaşmış durumda. TEDMEM 2021 raporuna göre 2020-2021 yılında 676 bin çocuk okul dışında kaldı. En çok okul terki 14-17 yaş aralığında oldu. Rapora göre bu yaş aralığındaki her 10 çocuktan biri, toplamda 457 binden fazla çocuk zorunlu eğitimde olması gerektiği halde okul sistemine kayıtlı değil. Raporda “Zorunlu eğitim sürecinde okul terki meselesinin eğitim sisteminin önemli sorun alanlarından biri olarak ele alınması ve okul terkine yol açan nedenlerin belirlenerek bu meseleye yönelik yenilikçi çözümlerin geliştirilmesi gerekmektedir” denildi. TÜİK’e göre ise 15-19 yaş aralığında 856 bin genç adeta kayıp. Bu kişiler ne eğitimde ne de istihdamda yer alıyor. Bu gençlerin tam 556 binini kızlar oluşturuyor. MEB’in verilerine göre ise okul öncesi olmak üzere okullaşma ciddi tehlikede. Okul öncesinde okullaşma yüzde 56,89’a düşerken ilkokulda bu oran 2013’te 99,6 iken son verilere göre 93,2’ye geriledi.

ÇALIŞIRKEN ÖLÜYORLAR

Çocuk işçiliği de ülkedeki en önemli sorunlardan. TÜİK’in son açıkladığı verilere göre 5-17 yaş arasında 720 bin çocuk işçi var. Bu çocukların çalışma ortamında fiziksel sağlığı olumsuz etkileyen faktörler incelendiğinde, çalışan çocukların yüzde 12,9’unun aşırı sıcak/soğuk ya da aşırı nemli/nemsiz bir ortamda çalıştığı, yüzde 10,8’inin kimyasal madde, toz duman veya zararlı gazlara maruz kaldığı görüldü. Çalışan çocukların yüzde 10,1’i zor duruş şekli veya harekete maruz kaldı veya ağır yük taşıdı, yüzde 10’nu ise gürültü veya şiddetli sarsıntıyla karşılaştı. İSİG Meclisi’nin verilerine göre ise ülkede 2 milyona yakın çocuk işçi var. İSİG’in 2021 raporuna göre tam 62, bu yılın ilk üç ayında ise 6 çocuk iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın yaptığı denetlimler ise başka bir tehlikeyi gözler önüne serdi. Buna göre ülkede 2017-2020 arasında 23 bini aşkın çocuk sokaklarda çalıştırıldı.

Çocukların en büyük problemlerinden birisi ise ülkedeki tarikat ağı. Hem eğitimde hem de hayatın diğer alanlarında etkisini giderek artıran tarikat ve cemaatler çocuklara adeta kancayı takmış durumda. Prof. Dr. Esergül Balcı’nın 2018 yılında hazırladığı rapordaki çarpıcı veriler şöyle:

•Özel öğretim kurumlarının 3’te 1’i bir tarikatla bağlantılı.
•Tarikat okul ve yurtlarındaki öğrenci sayısı 210 bin civarında.
•4 binin üzerindeki özel yurdun 2 bin 480’i bir tarikatla bağlantılı.
•Bu öğrenciler için devletin tarikatlara ödediği para 898 milyon 800 bin TL.
•Tarikatlara bağlı yurtların kapasitesi 380 bin. Son yıllarda en çok tartışılan konuların başında ise çocuk istismarı geliyor. Ceza mahkemelerine 2013-2020 arasında 143 bin 335 “Çocukların cinsel istismarı” suçu gerçekleşti. Bazı yıllarda çocukların cinsel istismarı dosyaları şöyle oldu:

•2013: 17 bin 948
•2015: 16 bin 957
•2017: 16 bin 348
•2019: 28 bin 360
•2020: 17 bin 948

bu-cocuklara-bir-yasam-borclular-1007116-1.

Yine çocuk istismarının boyutuna yönelik diğer bir çarpıcı durum ise doğum yapan çocuklar oldu. İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) İstanbul Şubesi Çocuk Hakları Komisyonu’nun 2018 raporuna göre ise 2002’den bu yana 18 yaşın altında 440 bin çocuk doğum yaptı. Raporda, 15 yaşın altında cinsel istismara uğrayarak doğum yapan çocuk sayısı ise 15 bin 937 olarak ifade edildi.

YOKSUL VE AÇLAR

Bunların yanında yoksulluk da çocukların en çok maruz kaldığı sıkıntılardan. Kamu Denetçiliği Kurumu’nun verilerine göre 2020 yılında 129 bin 422 olan ailesinin yanında bakımı sağlanamayan çocuk sayısı 2021 yılında 141 bin 275’e yükseldi. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 2020 yılında Sosyal ve Ekonomik Destek (SED) programına aldığı çocuk sayısı ise 129 bin 422 oldu. Bakanlık, SED kapsamındaki çocuk sayısına yönelik 2022, 2023 ve 2024 yılı öngörülerini de paylaştı. Buna göre 2022, 2023 ve 2024 yıllarında sırasıyla 145 bin, 150 bin ve 155 bin çocuğun SED kapsamına alınacağı tahmin edildi.

Çocukların yaşadıkları bunlarla da sınırlı değil. Sosyopolitik Saha Araştırmaları Merkezi’nin 2020 Nisan ayında 28 kentte gerçekleştirdiği araştırmaya göre hanelerin yüzde 19,3’ünde çocuklar şiddete maruz kaldı. Bianet’in hazırladığı çeteleye göre ise 34 çocuk öldürüldü. Yine yüzlerce çocuk ise cezaevinde. Son verilere göre cezaevlerinde 12-18 yaş arasında 1066’sı tutuklu, 518’i hükümlü olmak üzere toplamda 1584 çocuk bulunuyor. Bunun yanı sıra 345 çocuk ise annelerinin yargılamaları nedeniyle cezaevinde tutuluyor.

GÖÇMENLER OKULDAN UZAKTA

Ülkede yaşayan göçmen çocuklar da ciddi problemler yaşıyor. MEB’in son açıkladığı verilere göre eğitim çağında olan 1 milyon 124 bin Suriyeli çocuğun yüzde 35’i eğitim görmüyor. Okula gidemeyen Suriyeli çocuk sayısı 393 bin 547. Milli Eğitim Bakanlığı’nın raporunda, Suriyeliler dahil olmak üzere Türkiye’de bulunan tüm yabancı uyruklu kişilerin okullaşma oranları da paylaşıldı. Türkiye’de yaklaşık olarak 5 milyon 13 bin 631 yabancı uyruklu nüfus bulunduğu belirtilen raporda, şu tespitte bulunuldu: "Bu nüfusun Ocak 2022 verilerine göre bir milyon 365 bin 884’ünü eğitim çağındaki (5-17 yaş) nüfus oluşturmaktadır. Eğitim çağındaki nüfusun Ocak 2022 tarihi itibarıyla 935 bin 731’i eğitim-öğretime dahil edilmiş olup öğrencilerin okullara kayıt süreci devam etmektedir."