Bayan Park Geun-hye Anayasa Mahkemesi’nin kararından sonra bir müddet sustu. Sonra da, “Mavi Saray”ı terk ettikten sonra sözcüsü aracılığı ile şunları söyledi: “Başkanlık süremi bitirememiş olmaktan üzüntü içindeyim. Zaman alacak; fakat inanıyorum ki gerçek ortaya çıkacak. Bütün bunlar için sorumluluğumu alıyorum”

Bu da bir Güney Kore öyküsü: Başkan Park’ın düşüşü

Bizde de önemli bir haber olmalıydı; fakat olmadı. “Hollanda! Naziler! Biz size gösteririz!” çığlıkları arasında kaybolup gitti. Bana düşmezdi, ama bari ben yazayım dedim. Bugün Güney Kore’den söz etmek istiyorum; daha doğrusu bu ülkede Cumhurbaşkanı Bayan Park’ın iktidardan kovuluşundan.. Skandal haberler hep Kuzey Kore’den gelecek değil ya!? Bu kez de Güney Kore’den; eski dost bir ülkeden..

•••

Kore haberi beni önce lise yıllarıma götürdü; tam 65 yıl öncesine.. Şehitler ülkesindeyiz ya, o tarihte de her gün radyolarda üzüntüyle Kore’den gelen şehit haberleri dinlerdik. Koreliler kendi aralarında savaşıyor, Mehmetçikler de –neden orada olduklarının pek de ayırdında olmadan- canla başla “özgürlük cephesi”ne destek oluyorlardı. Bu arada bize hayli pahalıya mal olan “zafer”ler de kazandılar. Yüzlerce Anadolu çocuğunu o topraklarda gömmemize neden olan Kunu-ri zaferi gibi.

•••

Mehmetçikler dünyanın öbür ucunda ne için savaştıklarını pek bilmiyorlardı; ama onları oraya gönderen güçler ne istediklerini çok iyi biliyordu. 1952’de operasyonun “meyvesini” de aldılar. O yıl, TBMM, Demokrat Parti ile CHP milletvekillerinin alkışları arasında, Türkiye’nin NATO’ya üye oluşunu onaylıyordu. Soğuk Savaş histerisinin dayanılmaz hafifliğinde buna kimse itiraz edemedi; “hayır!” demek, vatan hainliği gibi bir şeydi.

Sonra? Sonra Kore unutuldu ve ancak on yıl kadar sonra –bu kez bambaşka nedenlerle- tekrar gündeme geldi.

•••

1960 Nisan’ıydı. Türkiye’de ve G. Kore’de çok gergin günler yaşanıyordu. O sırada G. Kore’de cumhurbaşkanlığı koltuğunda Syngman Rhee oturuyordu. Sırtında yüklü bir zulüm ve yolsuzluk dosyası bulunan bu yaşlı otokratın son seçim zaferi de hile kuşkuları yaratmıştı. Koreli üniversite gençliği ayaklanmış, Rhee’ye savaş açmıştı. Gerginlik, gençlere ateş açılan ve G. Kore tarihine “Nisan Devrimi” diye geçen 19 Nisan tarihinde doruğuna ulaştı. On gün sonra da CİA ajanları Rhee’yi bir uçağa bindirerek kaçırdılar.

•••

Türkiye’de de benzer olaylar yaşanıyordu ve G. Kore’nin “Bahar Devrimi”nden on gün sonra, bu kez de Menderes’in askerleri, Ankara’da, diktaya gidişe direnen Mülkiye’ye ateş açtılar. Gerginlik daha da artmıştı ve o günlerde İsmet Paşa’nın “Türk halkı, G. Kore halkından daha az hasiyetli değildir” şeklindeki sözleri büyük yankılar uyandırdı. Arkadan da beklenmedik bir şekilde 27 Mayıs darbesi geldi. Menderes, son döneminde ABD’ye kafa tutuyor, Moskova’ya seyahatten söz ediyordu; CİA ajanları onun yardımına koşmadılar. Herkese meydan okuyan ölçüsüz ve dayanaksız kibiri trajik sonunu da hazırlamıştı. Yine de idamı tarihi bir hata oldu.

•••

27 Mayıs darbesinden sonra adeta roller değişmiş, bu kez de Türkiye G. Kore’ye model olmaya başlamıştı: Bir yıl kadar sonra (16 Mayıs 1961) G. Kore’de bir askeri darbe gerçekleşiyordu. General Park Chung-hee iktidarı almıştı ve 1979’da bir siyasi cinayete kurban gidene kadar ülkesini demir pençe ile yönetecekti.. İşte 10 Mart’ta G. Kore Anayasa Mahkemesi’nin görevinden azlettiği 11. Cumhurbaşkanı Park Geun-hye bu darbeci generalin kızı oluyor! Ve Kore’de aile ismi önce geldiği için her ikisi de “Park” olarak anılıyor. Bayan Park ne bir darbeci, ne de bir suikasta hedef oldu. Parlamento kendisini suçlayarak Anayasa Mahkemesi’ne gönderdi ve Mahkeme de “Yüce Divan” hüviyetiyle kararı inceleyerek onayladı.

•••

Peki Bayan Park’ın suçu neydi?

Bayan Park, esas olarak Anayasa’yı ihlal ve yolsuzlukla suçlanıyordu; artık dokunulmazlığı olmadığı için de bunların hesabını bir ağır ceza mahkemesinde verecekti. Anayasa Mahkemesi, kararında, “Başkan, yetkilerini Anayasa’ya ve kanunlara uygun olarak kullanmalı” diyor ve “halkın durumu değerlendirebilmesi için icraatının ayrıntıları saydam olmalıdır” diye de ekliyor. Ayrıca, Başkan, dostu Bayan Choi Soon-sil’in “devlet işlerine karışmasını tamamen gizlemiş; duyulan kuşkuları örtbas etmiş ve böyle haberleri yayanları da eleştirmiş” olmakla suçlanıyor. Kendisinden çok suçlanan da hiçbir resmi görevi olmadığı halde her işe (özellikle tayinlere) karışan, devlet sırlarına ulaşan ve dev şirketleri haraca bağlayan ve bu yüzden de “Rasputin” lakabıyla anılan Bayan Choi olmuştu. Tayin, terfi, tehdit ve komisyon ağlarının örülmesinde başrolü oynayan bu hanım, Başkan Park’ı etkisi altına almış mistik (ya da şarlatan) bir “din adamı”nın kızıydı. Alınan “komisyon”lar özel vakıflara dağıtılıyor; bu arada cepler de dolduruluyordu. Rüşvet zanlıları arasında Samsung’un varisi bile vardı.

•••

Bayan Park, Saenuri Partisi’nden (eski adıyla Büyük Ulusal Parti’den) geliyordu. Partisine iki kez başkanlık yapmış ve defalarca seçim kazandığı için de “seçimler kraliçesi” lakabı kazanmıştı. 2012 seçimlerinde Meclis’i oluşturacak 300 vekilliğin 152’sini kazanmış, bir yıl sonra da Cumhurbaşkanlığı’na seçilmişti. Ne var ki başkanlık koltuğu, kendisine milletvekilliği koltuğu gibi uğurlu gelmedi ve giderek halktan ve partisinden koptu. Partisi 2016 seçimlerinde Meclis’te çoğunluğu kaybediyor, şahsen de anketlere yansıyan büyük bir itibar kaybına uğruyordu. Üstelik aydınlar üzerinde baskılar, rüşvet söylentileri ve güvenlik politikasındaki zaaf kendi partisi içinde muhalif bir hizibin oluşmasına da yol açmıştı. Parlamento oylamasını kaybetmesinde de bu rol oynadı.

•••

1988 tarihli G. Kore Anayasası’na göre bir devlet başkanının Meclis tarafından suçlanması için vekil sayısının 2/3’ünün oyu gerekiyordu. Bu çoğunluğa ulaşmak, ancak kendi partisine mensup 122 vekilin bir kısmının Başkan Park’a karşı oy kullanması ile mümkün oldu. Park’ın iktidarı kaybedişinden sonra ortaya çıkan 10 bin kişilik bir “Kara Liste” de bu çöküşe ışık tutan belgelerden biriydi. Her türlü baskı ile susturulmaya, sindirilmeye ya da uşaklaştırılmaya çalışılan yazar, müzisyen, sinemacı, tiyatrocu vb gibi aydınlardan oluşan bu “Kara Liste” Kültür Bakanı’nın da yargılanmasına yol açmıştı. Düşenin dostu olmaz ya, listede bulunan ve bir kısmı dünya çapında üne sahip yazar, yönetmen ve oyuncular şimdi bir tazminat davası açmış bulunuyorlar.

•••

Bayan Park Geun-hye Anayasa Mahkemesi’nin kararından sonra bir müddet sustu. Sonra da, “Mavi Saray”ı terk ettikten sonra sözcüsü aracılığı ile şunları söyledi: “Başkanlık süremi bitirememiş olmaktan üzüntü içindeyim. Zaman alacak; fakat inanıyorum ki gerçek ortaya çıkacak. Bütün bunlar için sorumluluğumu alıyorum”. Yeni başkan 9 Mayıs’ta seçilecek, fakat belli ki bu krizin sarsıntıları da bir süre daha devam edecek.. Yine de G. Kore demokrasisinin (şimdilik?) rayına oturduğu ve aydınların kâbustan kurtularak rahat bir nefes aldıkları söylenebilir..