Geçtiğimiz Perşembe günü Kocaeli’nde Onur’un davasındaydık...

Geçtiğimiz Perşembe günü Kocaeli’nde Onur’un davasındaydık.

Bizim Onur (Hamzaoğlu), biliyorsunuz, Kocaeli Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilimdalı Başkanı.

Yıllardır Kocaeli bölgesindeki çevre kirliliği ve kanserden ölümleri araştırıyor.

Sonuçlar korkunç.

Annelerin sütünde, bebeklerin kakalarında yüksek miktarda ağır metallere rastlanıyor... Dilovası’nda örneğin, on yıl ve daha fazla yaşayanlarda kanserden ölüm oranı dünya ortalamasının dört buçuk katı.

Onur bulduğu sonuçları Sağlık Bakanlığı’na, Meclis Araştırma Komisyonu’na, Üniversite Rektörlüğü’ne, Valiliğe iletiyor.

Yerel basından konuyla ilgili soru yöneltilince de görüşlerini paylaşıyor.

Bu görüşler Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin AKP’li Başkanı hoşuna gitmiyor belli ki.

Basına verdiği demeçte Onur’u şarlatanlıkla suçluyor.

Perşembe günkü duruşma Onur’un işte bu hakaret için yaptığı şikayet üzerine açılan ceza davasının ikincisiydi.

***

Saat on birde başlayan duruşmada ilginç olaylar yaşandı.

Onur’un TTB’den, KESK’ten, DİSK’ten, üniversitelerden gelen dostları olarak saat dokuzdan itibaren toplanmaya başladık.

Adliyede kalabalığa, kargaşaya yol açmayalım diye dışarıda bekledik.

Sonra, duruşma saati yaklaşınca mahkeme salonunun önüne gittik.

Biz, bir önceki duruşma devam ettiğinden, mahkeme salonuna alınmazken…

Sanık Belediye Başkanı elini kolunu sallayarak içeri girdi… Sonra da hakim ve savcıların kullandığı kapıdan içeri, muhtemelen hakimin odasına süzüldü.

***

Savunmasına göre…

Onur Bey’le bir tanışıklığı, düşmanlığı, alışverişi yoktu.

Bilim adamına saygı duyardı ama taşıdığı sıfatın gereklerini yerine getirmesi gerekirdi.

Oysa, Onur televizyona çıkıp şov yapıyor, halen de şova devam ediyordu.

Bu tutum bilim adamına yakışmazdı.

“Şarlatanlık” sözünü bu nedenle, Onur’un kendisine değil yapılan işe, eyleme ilişkin kullanmıştı.

Ben bu sözleri dinleyip tam da sanığın belediye başkanı değil, bilim etikçisi filan olduğuna inanmaya başlıyorken...

“Onur Bey” dedi, “benim siyasi rakibim değil… Niye hakaret edeyim!”

Hani yani, siyasi rakibi olsa itiyat, refleks olarak hakaret edebilir de…

Öyle olmadığına göre etmemiş oluyor, yani.

 ***

Duruşmada asıl bombayı sanık avukatları patlattı.

Şimdi bizim Onur hakaret davasını açtıktan sonra…

Kocaeli ve Dilovası Belediye Başkanları da Onur hakkında şikayette bulunuyorlar…

Yaptığı açıklamalarla toplumu paniğe sevk etti diyerek.

Savcılık dosyayı Kocaeli Üniversitesi Rektörlüğü’ne gönderiyor.

Rektörlük, aylardır elinde tuttuğu dosyayı tam da ikinci duruşmanın yaklaştığı günlerde Etik Kurul’a sevk ediyor.

Etik Kurul da duruşmadan iki gün önce, Salı günü yani, Onur’un ifadesini alıyor.

Çarşamba günü de toplanıyor.

Bir gün önce toplanan Etik Kurul’un kendisi hakkında verdiği kararı mahkemede Belediye Başkanı’nın avukatlarının ağzından duydu, Onur.

Aynen şöyle dediler…

Müşteki hakkında üniversite de soruşturma açtı ve ceza verdi.

Mahkeme huzurunda yalan söylemedilerse eğer…

Rektörlük, Onur hakkındaki kararı sanık avukatlarına sızdırmış demek ki!

***

Sonuçta…

Konusu Dilovası bölgesinde çevre kirliliği ve kanserden ölümler…

Esası hakaret iddiası olan dava süreci…

Bir bilim insanının, yürüttüğü bilimsel faaliyetler nedeniyle soruşturulduğu bir yöne doğru sürükleniyor...

Üniversite-Belediye-Mahkeme üçgeninde.

Bu davaya daha fazla dikkat edelim, derim.

Hep birlikte.