200 bine yakın binanın depreme karşı ağır risk taşıdığı İstanbul, depreme hazırlıklı değil. Uzmanlar riskli yerlerde dönüşümün yapılması gerektiğini ancak bunun rant odaklı uygulamalara dönüştüğünü kaydediyor.

Bu gidişle kent yerle bir olacak

Umut Can FIRTINA

Deprem ülkesi olan Türkiye, meydana gelen her orta şiddetli sallantıda bu gerçekle yüzleşiyor. Marmara Bölgesi’nde 7 ve üzeri büyüklüğünde gerçekleşmesi beklenen olası deprem senaryolarına göre İstanbul, en büyük kaybı alacak yerlerin başında geliyor. Yaklaşık 16 milyon kişinin yaşadığı megakentte depreme karşı bir hazırlığın olmaması ise büyük bir felakete davetiye hazırlıyor.

Deprem riskinin yüksek olduğu yerlerde yapılması gereken kentsel dönüşüm çalışmaları ise rantı yüksek olan ilçelerde devam ediyor. Önceki gün İstanbul İl Afet Risk Azaltma Planı (İRAP) Tanıtım Toplantısı’na katılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, 200 bine yakın binanın depreme karşı orta ve ağır risk taşıdığını belirtti.


İmamoğlu burada yaptığı konuşmada, "Hepimizin ana gündemi olarak, ‘afet’ denince akla İstanbul’da depremle yüzleşmek geliyor" dedi ve kentsel dönüşüm meselesinin eşgüdümlü olarak yürütülmesine dair hazırladıkları raporu Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na sunduklarını aktardı.

KENTSEL DÖNÜŞÜM KAZANÇ ODAKLI

Uzmanlar ise depreme yapılan projelerin ‘kazanca yönelik’ yapıldığını ve ‘Afet Bakanlığı’nın kurulmasının gerekli olduğunu kaydetti. İstanbul’da gerçek anlamda kentsel dönüşüm yapılmadığının altını çizen İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, şöyle konuştu: “Yapılar dönüşüyor, kent olduğu yerde kalıyor. Normalde İstanbul’un ulaşımını çözmek için mahalle ya da bucak ölçeğinde yıkıp yeniden yapmak gerekir. Kentsel dönüşümün ana kavramı budur. Bu yapılamadı; yapılsa da çok sınırlı yerlerde yaptılar. Daha çok İstanbul’un içinde değil de dışında, bos yerlere yeni yerler yapıldı. İstanbul genişledi. Dolayısıyla İstanbul’un ormanları, su havzaları yok edildi. İnsanlar para kazanmak, daire genişletmek üzere kredilerden yaralanarak yapı yaptırıyor. Yaptırırken de müteahhit payı olarak ek kat alıyorlar. Böylelikle kentin zaten çok yoğun olan nüfusu artıyor. Emekliler ve dar gelirliler bu parayı vermedikleri için evlerini yaptıramıyor. Yapısal dönüşüm parası olana yarıyor halkın tabanına yansımıyor. Bu tamamen kazanca yönelik bir davranış, depremle ilgisi yok. Bunu çözümü ise yasaya uygun davranarak yapmak. Mevcut yasalar bu işler için gayet yeterli.”

UZMANLARIN GÖRÜŞÜ DİKKATE ALINMALI

Jeoloji Profesörü Dr. Naci Görür, Valilik tarafından düzenlenen İRAP toplantısına bilim insanları olarak davet edilmediklerini ifade ederek, böyle toplantılarda bilim insanlarının olması gerektiğinin altını çizdi: “Kentsel dönüşüm için valilikler, belediyeler kuruluşlar arasında organizasyon yapılıyor. Bu toplantılarla kalmamalı. Özellikle yapı stokunda 1,1 milyon bina var. Kim bunları deprem dirençli hale getirecek? Devlet de bütün binaların hepsini yapacağım diyemez, öyle bir gücü yok.”

Afet Bakanlığı’nın kurulması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Görür, “Lafla, nasihatle, ‘binalarınızı yaptırın’ demekle olmaz. Bu halka çok uzun vadeli düşük faizli kredi verilmeli. Bu kredi ulusal ve uluslararası finans kaynaklarından sağlanmalı. Bu da ancak Afet Bakanlığı kurup, bakanlığa büyük bütçe verip yerel yönetimlerle 5 yıllık planlar içinde değerlendirip harekete geçmeleri lazım. Halkın depreme hazır hale getirilmesi lazım. Ardından altyapı geliyor. Yollar, enerji, su şebekeleri gibi yapılar depreme dirençli hale getirilmeli. En son ise yapı stoku geliyor. Ancak Türkiye’de işin içine direkt müteahhitler girdiği için yapı stoku kısmından başlandı. En kârlı yerler neresiyse oradan başlandı. Bu yüzden ‘rantsal dönüşüm’ ismini verdik.”

bu-gidisle-kent-yerle-bir-olacak-997977-1.

bu-gidisle-kent-yerle-bir-olacak-997978-1.

***

Her 10 binanın 7’si 20 yaşında

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü verilerine göre İstanbul'da her binadan 7'si 20 yaşın üzerinde. Uzmanlar, özellikle büyük Marmara Depremi'nin yaşandığı 1999 ve öncesinde yapılan binalara dikkati çekerken, İstanbul'da yapım yılı 2000 ve öncesine ait bina sayısı 817 bin adedi aşıyor .Yapım tarihi 2000 ve öncesi yıllara ait binaların bulunduğu ilçelerin başında 39 bin 786 adetle Fatih geliyor. Fatih'i Üsküdar, Bağcılar ve Pendik izliyor. Yapım yılı 2000 ve öncesine ait en az bina sayısı 5 bin 325 adetle İstanbul'un en düşük nüfusa sahip ilçesi Adalar'da bulunuyor. Adalar'ı Beylikdüzü, Güngören ve Bakırköy takip ediyor.