Bu hafta ne bulduk, ne öğrendik? Dünyayı sarsacak adam, limana yanaştı

Charles Darwin’in o meşhur yolculuğundan döndüğü haftanın içindeyiz. Bir müddet sonra aklındakileri yazacak ve yer yerinden oynayacaktı...

1 Ekim: Elektrikli ampul fabrikası açıldı

bu-hafta-ne-bulduk-ne-ogrendik-dunyayi-sarsacak-adam-limana-yanasti-359110-1.
1880 yılının 1 Ekim günü, ilk elektrikli ampul fabrikası Thomas Edison tarafından açıldı. Francis Robbins Upton’ın genel müdürlüğünü yaptığı fabrika 50.000 ampul üretmiştir. Edison’a göre Hammer elektrik ampulünün bir öncüsüdür. 1000›e yakın patenti bulunmaktadır.

Bu arada unutmadan; Tesla > Edison...

2 Ekim: Ve Darwin geri döner...
Charles Darwin, İngiliz Kraliyet Donanması’na ait HMS Beagle gemisi ile çıktığı; Brezilya, Galapagos Adaları ve Yeni Zelanda’yı kapsayan 5 yıllık gezisinden 2 Ekim 1836 günü İngiltere’ye döndü. Bu çalışmaları, 1859’da yayımlayacağı Türlerin Kökeni adlı kitabının kaynağını oluşturdu. Bu kitap, doğadaki canlı türlerinin birbirleriyle etkileşiminin olduğunu, ortak atalarının bulunduğunu ve sürekli bir evrimsel süreçle geliştiklerini ortaya koyuyordu. Darwin’in kitabı çok büyük bir ilgiyle karşılandı ve geniş çaplı bir tartışma başlattı.

İngiltere Kilisesi’ne bağlı nüfuzlu bilim insanları, ki bunlara Darwin’in eski öğretmenleri Adam Sedgwick ve John Henslow da dahildi, açıkça kitaba karşı tavır aldılarsa da pek çok genç doğabilimci kitaba olumlu tepki verdi. 1860’da yedi Anglikan teolog tarafından yayımlanan Essays and Reviews (Deneme ve Eleştiriler) adlı kitap, Darwin’in teorisini desteklediği için kiliseden büyük tepki aldı.

Darwin, Karl Marx ve Engels’in de yoğun ilgisini çekti. Darwin’in eseri yayımlanır yayımlanmaz Engels, Marx’a yazdığı mektupta şu sözleri kullandı: “Şu anda kitabını okumakta olduğum Darwin, tek kelimeyle muhteşem.» Marx da kitabı “Bizim görüşlerimizin doğal tarih temelini içeren kitap işte budur” şeklinde tanımladı.

Charles Darwin, zamanla Hıristiyanlığa olan inancını yitirdi ve hayatının sonuna kadar bir agnostik (bilinmezci) olarak yaşadı.

5 Ekim: Roentgen ‘bir şey’ keşfetti
5 Ekim 1896’da Alman fizikçi Wilhelm Roentgen’in yeni bir radyasyon çeşidi (bugünkü bilinen adıyla x ray) bulduğu açıklandı. X-ışınları ya da Röntgen ışınları, 0.125 ile 125 keV enerji aralığında veya buna karşılık, dalgaboyu 10 ile 0,01 nm aralığında olan elektromanyetik dalgalar veya foton demetidir. Tıpta tanı koymak amacıyla kullanılır. Röntgen ışınları, ışığa benzeyen fakat gözle görülmeyen, oldukça delici özellikli bir salınımdır. Röntgen ışınlarına X ışını da denir. X ışını tabirini, ilk olarak bu ışınları keşfeden fakat özelliklerini tam bulamayan Roentgen, “bilinmeyen” anlamında kullanmıştır.

6 Ekim: Hubble’ın gözü Andromeda’da

bu-hafta-ne-bulduk-ne-ogrendik-dunyayi-sarsacak-adam-limana-yanasti-359111-1.
ABD’li astronom Edwin Hubble (Hubble Uzay Teleskobu’nun adını aldığı bilim insanı), Andromeda Galaksisi’ni 6 Ekim 1923 günü keşfetti. Hubble›ın Andromeda Galaksisi ile ilgili bulguları ilk defa 1929 yılında “Yıldız Sistemine Benzer Sarmal Galaksi” başlıklı makalesinde yayımladı. Bu galaksi, Spitzer Uzay Teleskobu’ndan elde edilen verilere göre bir trilyon yıldıza ev sahipliği yapmaktadır. Samanyolu Galaksisi ile arasındaki uzaklık yaklaşık olarak 2,2 milyon ışık yılıdır. 2006 ölçümlerine göre Samanyolu, Andromeda’nın kütlesinin ancak ~80%›ine sahiptir. Andromeda’nın bir diğer özelliği ise çıplak göz ile Dünya’dan görülebilen en uzak gök cismi olmasıdır. Ayrıca Andromeda, galaksimiz Samanyolu’na en yakın büyük galaksidir. “Galaksimiz” derken, yaşadığımız Güneş Sistemi’nin Samanyolu’nun içinde yer alması sebebiyle bu ifadeyi kullanıyoruz. Zaten tüm insanlık olarak evrende bir noktayız, böyle makro bir meselede tavır alsak kaç yazar!

7 Ekim: Fordist üretim hayatımızda

bu-hafta-ne-bulduk-ne-ogrendik-dunyayi-sarsacak-adam-limana-yanasti-359112-1.
Amerikalı işadamı Henry Ford, takvim yaprakları 7 Ekim 1913’ü gösterdiğinde üretimde yürüyen bant tekniğini kullanmaya başladı. Ford bu düzenle çok kâr etti. ‘Fordist sistem’ olarak literatüre geçen bu üretim tarzı, geçen yüzyıl boyunca dünya genelinde en baskın olarak kullanılan üretim yöntemidir. Bu sistem kitle üretimi ve kitle tüketimi üzerine kuruludur. Her bir işçi üretim bandında çok küçük ve vasıfsız bir işle görevlendirilmiş olup, bütünün, yani üretilen ürünün ne olduğu konusunda bilgisizdir. Bu bir anlamda, işçinin ürettiği ürüne yabancılaşmasıdır. Fordizm kavramı, İtalyan Marksist düşünür Antonio Gramsci tarafından Amerikan endüstriyel yaşam biçimini belirtmek için de kullanıldı. Kavrama, kapitalist endüstrileşmenin daha çok 2. Dünya Savaşı sonrası gelişimiyle ilgili olarak da başvurulur.