AKP’nin baskıcı-karanlık düzeni kaybetmeye başladıysa, 15 yıldır dimdik duran insanlar sayesindedir. Medya zapt edildi, bir avuç gazeteci direndi. Liselerde gencecik öğrenciler başını eğmedi. Üniversiteler esir alındı, akademisyenler çile çekti onurunu kaybetmedi. Bayramlar yasaklandı, insanlar durmadı, statlar susmadı. On binlerce insan “büyüğümüze hakaret etti” diye tutuklanırken 80 yaşındaki neneler yerinde durmadı… Bu ülke düşmediyse onların sayesindedir. […]

AKP’nin baskıcı-karanlık düzeni kaybetmeye başladıysa, 15 yıldır dimdik duran insanlar sayesindedir. Medya zapt edildi, bir avuç gazeteci direndi. Liselerde gencecik öğrenciler başını eğmedi. Üniversiteler esir alındı, akademisyenler çile çekti onurunu kaybetmedi. Bayramlar yasaklandı, insanlar durmadı, statlar susmadı. On binlerce insan “büyüğümüze hakaret etti” diye tutuklanırken 80 yaşındaki neneler yerinde durmadı… Bu ülke düşmediyse onların sayesindedir. Kendinizi dev aynasında görmeyin.

Cumhuriyetin kazanımlarının elden alınmasına, ortaçağ karanlığında bir düzenin başımıza tebelleş olmasına, ranta, şatafata karşı insanlar harekete geçti. Her yerde AKP’nin kaybetmesi için karınca kararınca bir emek verdi. Kimine barajı geçirtti, kimini belediye seçimlerinde öne geçirdi. Partisinin bile beğenmediği adaylar için milyonlar meydanları doldurdu. Memleket için… Adalet Yürüyüşü’nde “hak hukuk” için tabanları parçalanana kadar yürüdü… Bu halk yürüdü. Siz tıpkı AKP’liler gibi baldızınıza, bacanağınıza derisi yağlı koltuklar veresiniz diye değil,  evlatları nefes alsın diye yürüdü.

Öykündüğünüz iktidarın küçük birer kopyası olma peşinde kimileriniz, belli. Oğlundan başka güveneceği kimsesi yokmuş da, şirketlere kendini de atarmış da, akrabalığa önem veriyormuş da… Bu iktidarın yaptığı en büyük kötülüklerden biri, muhalifini de kendine benzetmesi… “Bu halk bunu seviyor”, “bunlar böyle böyle kazanıyor” diye diye herkes kendinden başka bir şeye dönüştü. İktidarın aksi, aynadaki kendisi…

Kimsenin hakkını yemeyiz! Gerici faşist bir rejimle sizleri bir tutuyor değiliz. Ancak kurduğunuz iktidar alanlarında “bu işler hep böyle yürüyormuş” dedirterek halkın “güzel günler” umudunu gasp etmeye hakkınız yok. Biz de bu hakkımızı yedirmeyiz. Umudun güneşi kolay doğmadı, batırmanıza izin vermeyiz.

Cin şişeden çıktı. Gezi’den beri hiçbir şey eskisi gibi değil. Bu toplum 80 sonrası ölü toprağını üzerinden attı. İnsanları kandırmak, dışlamak, işleri çaktırmadan yürütmek öyle kolay değil artık. “Adınıza siyaset yapıyoruz” diyerek kese doldurma dönemi bitti. Bu halk kendi geleceğine, kendi sözü ve eylemiyle adım adım yürüyor. Bunun dışında bir siyaset anlayışı artık mümkün değil.

Hesap vererek, birleştirerek, halkla birlikte, halkın içinde, halkın değişim taleplerinin yanında olursanız ne âlâ… Bu çabalar içinde olanlar da yok değil elbette. Ama tıpkı AKP’liler gibi yönetmek istiyorsanız, şatafatla rantla büyümek istiyorsanız, hısım akrabaya koltuk dağıtmayı siyaset sanıyorsanız, siz bilirsiniz.

Bu halk direnmeyi, sahip çıkmayı öğrendi, şimdi de yeniden kurmayı öğreniyor.  Tüm bu tartışmaların dışında yeni bir kurucu dalgaya yani değişime yani umuda yani gerçekten sola ihtiyaç var. Şu anki muhalefetin de kendine çeki düzen vermesini sağlayacak şey budur. Yani… Yeni bir gelecek kurulur, bu halk da yerini alır!

(BirGün yazarı, yıllarca beraber çalıştığımız dostumuz Cüneyt Cebenoyan’ı elim bir trafik kazasında kaybettiğimizi öğrendik. Heyhat… Annesini, babasını ve iki yaşındaki oğlunu 1999 depreminde kaybetmişti. Ablası Yasemin’i de PKK’nın bombalı saldırısında… Nice acılarla geçmiş bir yaşamın böyle sonlanması insanı bir kez daha kahrediyor. Huzurla uyu Cüneyt abi. Emeğinle dolu bu sayfalara sahip çıkacağız.)