Kuzey Suriye’de röportaj yaptığımız Ebu Ubeyde kod adlı İlyas Aydın, IŞİD’in askeri olarak bittiğine dikkat çekiyor ancak Ortadoğu ile Türkiye’yi işaret edip çok daha tehlikeli ve uzun vadeli bir plandan söz ediyordu: “Bu topraklara selefizm ektik.”

Her an yıkmaya hazır, tetikte bekleyen bir ruh hali!

IŞİD mahkemelerinde, genç ve sert bir kadının başkan olarak görev aldığına tanıklık ediyorduk: “Beni gördüklerine şaşırıyorlar. Göz teması kuramıyorlar.” IŞİD militanları açısından, alanda savaşan kadınlar ile ilgili olarak da benzer bir durum vardı. Bir kadın tarafından vurulmak, sadece aşağılanarak ölmek değil aynı zamanda cennete girememekti.

Tanıklıklara döneriz… 7 Haziran-1 Kasım 2015 kanlı sürecinden beri AKP’nin oylarının düştüğünü ya da seçimin yaklaştığını 2 sembol anlatıyor. Biri silah diğeri Kuran. Sonra; “o el” toplumu kutuplaştırıyor, “laik-inançlı”, “Türk-Kürt”, “yerli ve milli-vatana ihanet eden” diye kabaca atomlara bölüyor.

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan toplumun bir bölümünün rol modeli. O ne diyorsa siyasette ve sokakta da o oluyor. Toplumda bir kez daha öfke, kin ve düşmanlık yükseliyor. Konu, toplumu gerenlere “meczup” deyip geçilemeyecek kadar “derin”. Ne dönemden, ne koşullardan, ne de rol modelden azade.

Öyle olsa Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) sandık vurgusunun yapıldığı TV ekranını karartıp iç savaş çağrısı yapılan kanalı unutmazdı! Türkiye’nin 78 yaşındaki gülen yüzü, usta sanatçısı Metin Akpınar, halkı kin ve nefrete sevk etme gerekçesi ile sabahın köründe karakola çekilirken ölüm listelerinden söz edenler pas geçilmezdi!

Tek adam çatısı, Sünni, Türk, biatçı tekçilikle birlikte son dönemde erkek modelini daha da sivrilterek içine alıyor. Hiç tesadüf değil! Laikliğin son ve en önemli kalesi kadınlar, aynı zamanda toplumun en dirençli noktaları. Fetih, ganimet derken alttan altta “köleleştirme” özentisi bir yapıya ilişkin mesajlara mı geldi sıra?

FETİHÇİLİK VE GANİMETÇİLİK BİTTİ ŞİMDİ DE CARİYE LİSTELERİ Mİ YAPILIYOR?

Hafife alınamaz. “Fetihçilik mi kaldı?” diyenler, 10 yıldır süren Suriye savaşına ve başka bir ülkenin topraklarını meşrulaştırma operasyonuna bakabilirler. Ganimetçiliği gözden kaçıranlar, talan edilen HDP belediyelerin, darbenin ardından mal varlığı ele geçirilen medya kuruluşları ya da özel şirketlerin izini sürebilirler.

YERLİ-MİLLİ OLMAK

Öldürülecek komşuların yanı sıra cariye listeleri de yapılıyor. “Türkiye’nin geleneksel başörtülü bacı anımsatması şenlikleri” her vakit ısıtılırken devleti yönetenler bu alçaklıklara seslerini çıkarmıyor. Ahlaksız paylaşımların, bizzat AKP kurmaylarının önerdiği ahlak sembolü “yeşil nokta” ve millik simgesi “Türk bayrağı” emojileri ile yapılması manidar. Yerli ve milli olmak bu mu?

GÜÇLÜ KADIN VE YIKMA KÜLTÜRÜ

Uluslararası haber yorum dergisi Foreign Policy, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nu sayfalarına taşırken, “Motorcu, solcu bir feminist, Erdoğan’a meydan okuyor” ifadelerini kullanmıştı. Aynı zamanda yine tepeden yayılan kuyruk acısıdır. Söz konusu iğrenç listelerde Kaftancıoğlu ile birlikte yüzünü aydınlığa çevirmiş, eşitlikçi, seküler, biat etmeyen kadınların yer alması da tesadüf olamaz.

Bu açıdan, oyuncu Berna Laçin, gazeteci Nevşin Mengü ve Avukat Feyza Altun önemli örneklerdir. Ortak özellikleri başarıları kadar sorgusuz güce tapmaya, peşinsiz kabullenmeye verdikleri ayar, tekliğin karşısında renk ve direnç oluşlarıdır.

Etnikçi, mezhepçi tekçilik, yanına sentezine uygun bir format atarak daha da köşeli, biçimsiz hale getirdiği “erkekliği” almak istiyor. Bu sayede kadını yıkıp ezecek, sözüm ona nihai zaferine onun üzerinden ulaşacak. Madalyonun öbür yüzü ise koşulsuz biat isteyenin korkusudur: Bir cennetin en son karede, kadınlar tarafından bozulacağı korkusu.

Yukardaki iki tanıklığa kısaca bir kez daha dönüp noktayı koyalım. IŞİD’ciler ne diyordu? “Biz bu topraklara selefizm ektik…” Peki, onların en büyük korkuları neydi? Bir kadın tarafından vurulmak, sadece aşağılanarak ölmek değil aynı zamanda cennete girememek!

Bu bir medeniyet çatışması!