Burada kastedilen kimin kalbi, önce onu sorgulamalı…
Bu kalp ilgili televizyon dizisini hazırlayanların ve dizinin danışmanlarının kalbi ise, onların ve onlar gibi düşünenlerin 10 yıllardan beri siyasi, ticari olarak önlerini açtığı için cuntayı unutmayacakları kesin…
Şarkı sözlerinden yola çıkarak, 70’li yılları anlatma modasına bir yenisi daha eklendi.

Çemberimde gül oya
Hatırla sevgili,
Bu kalp seni unutur mu?
Son güncel dizinin danışmanlarına bir bakalım.
Mümtaz’er Türköne
Murat Belge
Fehmi Koru
Tuğrul Eryılmaz
Yasin Aktay
Ertuğrul Kürkçü…
Bu grup içerisinde Ertuğrul Kürkçü’nün ne aradığının cevabını kendisinden beklemek durumundayız.
Kızıldere’de katledilen Mahir Çayan ve arkadaşlarının anısına istinaden, Ertuğrul Kürkçü’ye saygımızı kaybetmek istemiyoruz.
Ama, dizinin yarattığı dezenformasyona neden müdahale etmediğini de buradan sormak hakkımız sanıyoruz.
Dizinin diğer danışman kadrosu olan diğer muhteremleri tanıyorsunuz elbette.
Eski ülkücü yeni İslamcı Mümtaz’er Türköne, Türkiye’de cemaatin ve İslamcı güçlerin teorisyenlerinden Fehmi Koru,
“Birikim”lerini  artık Taraf Gazetesi’nde sergileyen Murat Belge.
Tuğrul Eryılmaz Radikal 2 zaman zaman yazarı, Beyoğlu-Tünel-İstiklal Caddesi müdavimlerinden tok sesli hoca.
Yasin Aktay’ı belki çıkaramazsınız.
Yasin Aktay.
Konya Selçuk Üniversitesi Sosyoloji Kürsüsü Öğretim Üyesi.
12 Eylül olduğunda 14 yaşında, delikanlılığa belki henüz adım atmış ortaokul öğrencisi.
Ve Yeni Şafak Gazetesi yazarı.
Kürkçü’yü yine tenzih etmek isteyerek, söylüyorum
Bakar mısınız danışman kadrosuna?
Şimdi, bu muhterem grup 12 Eylül ve sonrasını anlatan diziye  değerli! görüşleri ile katkı sunuyorlar.
Aklı selimimi korumak istiyorum.
Allahım bu naçiz kuluna akıl fikir ver!
İsterseniz dizinin geride kalan 3 bölümünü bir değerlendirelim.
Öncelikle 70’li yılların faşist çetelerini, kandırılmış, yeryüzündeki son Türk Devletini koruyan, haksızlığa uğramış şovalyeler (!) olarak gösteriyorlar ki, hemencecik dizinin başında faşistleri aklamışlar.
Devrimcilere gelince, hangi siyasi grubu karikatürize etmeye çalışıyorlar, anlamak mümkün değil.
Ama, buradan diziyi seyreden genç arkadaşlara diyeceğim şudur:
Evet, 12 Eylül açık faşist darbesinde “sol” yenilmiştir.
Ancak, dizide resmedildiği gibi aciz duruma düşmemiştir.
Tren garlarında, randevu evlerinde, onun bunun mekanında saklanarak karikatürize edilen tipler, devrimci önderler arasından çıkmamıştır.
En azından 70’li yıllarda Türkiye solunu temsil eden “ana gövde” böyle karikatürize edilemez.
Bilim ile uğraştığını iddia edenler, film çevirenler, Organize işler bunlar, organize.
Dizideki tiplere bakar mısınız?
Devrimci önder (!) sırtından çanta, çantada yasak bildiriler (!) Reno-9 tamponu gibi bıyıklar, çakar almaz 7.65’ler.
Adam aranıyor!
İster gül, ister ağla…
Adam sol gruplardan birinin lideri !
İstanbul’da…
İstanbul’da yakalanıyor.
Doğru “paket” Diyarbakır Cezaevi’ne…
Hasdal’a, Metris’e, Bayrampaşa’ya ne olmuş acaba?
2009’un “Kürt açılımına” destek atmak için neden 12 Eylül öncesindeki sol örgütlenmeleri kullanıyorsunuz?
12 Eylül’de işkence olmuştur, Latin Amerika’daki faşist cuntaları aratmayan işkenceler.
600 bin kişi gözaltı
230 bin kişi Sıkıyönetim Mahkemesi
50 idam.
Gözaltında kaybolanlar.
Dünyada eşine ender rastlanan faşist diktatörlüklerden biridir 12 Eylül.
Ama elbette bundan ibaret değildir.
Amaç, işçi sınıfını örgütsüz bırakmak, yoksul köylü hareketini ete kemiğe bürünmeden tasfiye etmek.
24 Ocak ekonomik kararlarını “dikensiz gül bahçesinde” uygulama, gençleri, direnen halk yığınlarını yok etmek
Amaç budur.
İşkence araçtır.
12 Eylül’ü anlatırken aracı öne çıkarıp amaçtan bahsetmemek ne anlama geliyor acaba?
Velhasıl “Bu kalp seni unutur mu” da ötekiler gibi, 70’li yılları halkın bozuk düzene muhalefetinin yükseldiği, Türkiye siyasal yaşamında ilk kez devrimci hareketlerin alternatif olabildiği, Marmaris Paşasına “Biz gelmese idik Fatsa’dakiler gelecekti” dedirten, tabloyu resmetmeyen, resmetme niyeti olmayan TV dizisi olmaktan öteye bir şey değildir.
Ve Türkiye solunun önünde duran hala en önemli görevlerden biri de, 12 Eylül sürecini ve öncesini gerçekleri anlatan çalışmalara imza atacak faaliyetleri örgütleme, üretme görevidir.