Protest müziğin güçlü sesi İlkay Akkaya, “Umutlu fakat hüzünlü bir insanım. Dünya var olduğundan beri büyük adaletsizlikler var ve sınıfsız, sömürüsüz bir dünyaya varmadan bunların çözülmesi mümkün değil” diyor.

Bu karanlıktan kurtulacağız

Işıl ÇALIŞKAN

Sanat yaşamında 33 yılı geride bıraktı İlkay Akkaya. Dile kolay… Müzik kariyeri boyunca türkülere ruhunu katan Akkaya, birçok dinleyicinin kalbine dokundu. Toplumsal meselelere duyarlılığını sanatı aracılığıyla da gösterdi. Grup Kızılırmak’ın solisti olarak da tanınan müzisyen, kariyerine solo çalışmaları ile devam ediyor. Yarın akşam Bostancı Gösteri Merkezi’nde dinleyiciyle buluşacak Akkaya’ya yeni neslin yükselen yıldızı Deniz Tekin de sürpriz performansıyla eşlik edecek. Akkaya ile müzik serüvenini konuştuk.

Günleriniz nasıl geçiyor İlkay Hanım?
Konser olmadığı zaman İzmir’deki evimizde oluyorum. Kediler, köpekler, tavuklar ve horozlarla birlikte yaşıyoruz. Çevredeki sokak hayvanlarının kısırlaştırma, beslenme ve yuvalandırmaları ile ilgili çabalıyorum elimden geldiğince. Lavanta tarlası oluşturmaya çalışıyorum 2 yıldır. Şu an lavanta fidesi zamanı onunla uğraşıyorum. Bahar geldi, ağaçların, çiçeklerin bahara ve yaza hazırlanması için uğraşıyoruz bir yandan. Yeni üç şarkının kayıtları başladı. Şarkıları biçimlendirmeye uğraşıyoruz. Yaklaşık 2 yıldır, ülkemizde çok can yakıcı bir sorun olan SMA’lı bebeklerin kampanyalarında çalışıyorum gönüllü arkadaşlarla birlikte. Altında kaldığımız enkazdan dayanışarak ve itiraz ederek çıkabileceğimize inanarak yan yana geliyorum böyle düşünen arkadaşlarla.

Bunca mücadele içerisinde sağlıklı kalmak için yöntemleriniz neler?
Aslında sağlıklı kalmak için özel olarak yaptığım bir şey yok. Çoğu arkadaştan farklı olarak belki toprakla iç içe olmanın artılarını yaşıyor olabilirim. Kendi ektiklerimizi ve kendiliğinden yetişen otları yiyoruz, bu büyük bir avantaj. Bir de şaşırma duygusunu kaybetmemek de, kötülükle mücadele etmek için güç veriyor.

33 yıldır müzikle iç içe bir yaşam. Dile kolay, geriye dönüp baktığınızda ne görüyorsunuz?
Bu kadar uzun zamanın nasıl geçtiğini anlamadım aslında. Ülkemizin koşullarından dolayı pek çok sorunla boğuştuğumuz için sanırım, göz açıp kapayıncaya kadar geçmiş geliyor. Bu sorunların hemen hemen hiçbirinin çözülmediğini ya da kalıcı olarak yasal güvence altına alınmadığını görmek acı veriyor. Bizden sonra yaşayacak olanlara daha güvenli bir ülke bırakmayı başarabilsek çok iyi olurdu ama şu an vardığımız nokta çok kaotik, güvensiz ve sağlıksız. Çok şükür yılmayan, daha güzel bir dünya özlemine gölge düşürmeyen insanlar da çok ve umut her zaman olduğu gibi yine onlarda.

HER BİRİMİZ GİBİ YARALIYIM BEN DE

Kadına yönelik şiddetin arttığı ve buna bağlı olarak dayanışmanın da karşı güç olduğu bu dönemde toplumsal meselelere duyarlı bir sanatçı olmanın nasıl bir bedeli var?

Kadına karşı şiddetin artmasında en büyük etken ülkemizin içinde bulunduğu sosyo-kültürel koşullar. Var olan eğitim sisteminden olumlu sonuçlar beklemek zaten imkânsız. Toplumda yükselen şiddet dalgası yalnızca kadınları değil, güçsüz olan her canlıyı hedef alıyor. Cemaat yurtlarında yitip gidiyor yüzlerce çocuğun çığlığı. Her gün kadın cinayeti haberi geliyor. İşkence görmüş, öldürülmüş hayvan görselleri düşüyor her gün önümüze. Kadına karşı şiddetin bu kadar yükseldiği bir zamanda İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması, yaşananın politik bir tercih olduğunu da ortaya koydu. İyi hal indirimleri, cezasızlık da cabası. Bu şiddet dalgası aslında, hepimizde ağır ruhsal travmalara yol açtı. Şu anda bu sürecin içimden geçtiğimiz için adrenalinimiz yüksek ve bu yüzden farkında değiliz bunun. Bu günleri atlatırsak daha iyi anlayacağız ne kadar yaralı olduğumuzu. Hepimiz gibi yaralıyım ben de.

10 yıl boyunca konserleriniz yasaklıydı, bir dönem bütün albümleriniz toplatıldı. Tüm bunlar size nasıl duygularla döndü?
Çok zor günlerdi. En verimli çağında insanın mesleği ile bağının koparılmaya çalışılması korkunç bir durum. Fakat dinleyici dostlarımızla bağımızı koparamadı yasaklar hatta birbirimize yoldaşlık bağıyla bağladı. Hayatımdaki en değerli duygulardan biri bu bağ benim için. Benim ilk solo albümüm de, (Kızılırmak’taydım o zaman) grup kararıyla, yasakları delmenin bir yolu olarak düşünülmüştü mesela. Yeni yollar denemek ve baş eğmemek için çok öğretici deneyimler sundu bana. O zor yılları birlikte yürüdüğüm her arkadaşım çok değerli benim için.

Tüm bunlar yaşanmamış olsaydı bugünkü İlkay Akkaya müziği nasıl etkilenirdi?
Ben umutlu fakat hüzünlü bir insanım. Bu biraz çelişkili gibi duruyor ama değil aslında. Dünya var olduğundan beri büyük adaletsizlikler var ve sınıfsız, sömürüsüz bir dünyaya varmadan bunların çözülmesi mümkün değil. Üstelik günümüz dünyası hızla başka üretim ilişkilerine evriliyor. Küresel iklim değişikliği dünya nüfusunun büyük bir bölümünü etkileyecek. Yani benimki kişilik özelliği ve var oluşum yine mazlumdan ve mağdurdan yana olurdu. Tabii ki bu kadar çok toplantı, sokak eylemi, gözaltı, mahkeme vb. sorunlar olmasa üretmek için daha fazla zamanım olurdu ve fena olmazdı.

KARANLIKTAN KURTULACAĞIZ

Her şeyin serbest olup müziğin gece 12 engeline takılması konusundaki görüşleriniz neler?

Çok açık ki kafalarındaki toplumu inşa etmek için sürdürdükleri bir yasak bu. Yasayla güvence altına alınmış bir hak ve şu anda keyfi olarak yasaklanıyor. Umarım en kısa zamanda kurtulacağız bu karanlıktan.
Vedalaşırken: Yitirme sakın cesaretini/ Güneşin olsun gönlünde/Ve…/Her şey iyi olacak.

Bostancı’da dinleyiciyi nasıl bir konser bekliyor?
Çekirdek kadromuza bir yaylı grubu eklenecek, şu anda provalarımız sürüyor. Grubumuzda kaval çalan arkadaşımız Yasin Türk harika bir sesi bir dengbej aynı zamanda. Birlikte söyleyeceğimiz bir şarkımız var. Genç sanatçı arkadaşımız Deniz Tekin ve Bir Şehri Düşlemek şarkısının söz yazarı ve bestecisi Mehtap Meral ile birlikte birer şarkı söyleyeceğiz. Dertleşeceğimiz ve birlikte gelebileceğimiz, çok güzel bir konser olacak dilerim.

Önümüzdeki süreçte yeni projeleriniz var mı?
Üç şarkı üzerinde çalışıyoruz. Sırayla paylaşacağız dostlarımızla. Bunun dışında Mart’ın ikinci yarısında Malatya, Erzincan ve Elazığ konserleri var. 3 Nisan’da Fransa’da Nurhak’ta yaşayan engelliler için bir dayanışma konserinde olacağım.