Başlıktaki soruyu hemen yanıtlayayım; bu koşu faşizme doğru bir koşudur.

Başlıktaki soruyu hemen yanıtlayayım; bu koşu faşizme doğru bir koşudur.

Önü açıldıkça daha da hızlanan, hızlandıkça daha da azgınlaşan bir  ucubenin faşizme doğru koşusu..

Bu koşunun şu anki etabını YSK koşmakta..

YSK’nın son uygulaması görünürde hukuki olmakla birlikte aslında siyasidir.

Melih Pekdemir’in son yazısında değindiği süngünün ve copun üzerine oturarak iktidar olunmuyor sözünü süreç pek de doğrulamıyor. Gelinen nokta süngü ve copun gücüyle gelinen noktadır. Bunun üzerine bir de yoğun dezenformasyon pompalanmaktadır. Ve büyük coğrafi serada bu ilaçlama, bu pompalama süngüyü ve copu flulaştırmakta, iktidarını süreğen kılmaktadır.

Ne kadar akıldan yoksun olsa da bu tür dezenformasyon karşılık buluyor ve kitleler bir şekilde etkileniyor. Bu etkilenme sonucunu seçim sandığında veriyor.

Algoritma yada güncel ifadesiyle şifre karşısında şifre çözücüler yetersiz kalıyor.

Nasıl kalmasınlar ki...

Hazine'den siyasi tekellere aktarılan milyonlarca Lira gerçeği ortada iken,

Seçim bütçesine yönelik bir etkinlikleri sonrasında sosyalisler üç-dört bin Lirayı ancak bir kenara koyabilirken, toptan elektrik fiyatlarında kuruşun yüzde beşi kadar minik bir indirimle elde edilen beş milyon Liranın Dağıtım Şirketlerine aktarılması ve al gülüm ver gülüm metoduyla iktidarın harami hazinesinde seçim fonuna dönüşüvermesi ortada iken,

Milyon liralık seçim bütçleriyle televizyonlar, bilbordlar ve gazeteler  haramilere açılırken , yasaklardan dolayı ancak boş bulabildikleri bir kaç yere iki afiş yapıştıran sosyalistlere belediyelerce kesilen binlerce liralık cezalar ortada iken,

AKP’ye tüm yurt sathı seçim meydanı kılınıp, Ankara Valisi’nin sosyalistlere stand açmasını yasaklaması ortada iken,

Yüzde on seçim barajında mutabık kalan  siyasi tekellerin varlığı ortada iken,

Hakan Tahmaz’a İbrahim Çeşmecioğlu’na binlerce liralık cezalar verilip, ikide bir karakollara  çekilirken, yani her şey bu kadar ortalığa saçılmış iken bunun görülememesi yoğun dezenformasyondan başka neyle açıklanabilir?

Hitler kitap yakıyordu, bunlar taslak halindeki kitapları yok ediyorlar. Anadolu insanının “boynuz kulağı geçer" sözü bu kadar isabetli olur ancak.

 Sosyalistlerin, Kürtlerin, Alevilerin yok sayıldığı, baskı ve şiddet gördüğü, seçime sokulmadığı, yaşama hakkı bile elinden alındığı bir süreçten geçiyoruz.

Aslında bu azgın saldırılar o kadar ayan beyan ortada ki şifre çözücü de gerekmemekte.

“İleri demokrasi” gereği gerçekleştirilen son seçim darbesi göstermektedir ki ister dışarıdan bir telkinle ister kendiliğinden olsun  koşucular birlikte ve aynı yöne doğru koşmaktadırlar.

Bu güne değin 12 Eylül yasalarına dokunmayanlar, bu günün uygulamalarının önünü açmışlardır.

Ayrıca, YSK’nın mevcut yasaları uygulamaktaki geçmiş dönem esnekliğinin bu gün gösterilmemesi uygulamanın bir siyasi maniplasyonu içerdiğini de düşündürmektedir.  

ABD orijinli Cemaat faşizmi mayalamaya devam ediyor. Mayalamanın tüm gerek şartlarını adım adım yerine getiriyorlar. Bu durumu görmekte olan sosyal demokrat taban Cihaner’in adaylığında olduğu gibi tavrını koyabilmekte. Ancak sosyal demokrat üst yapı “Türkiye’de  cemaat gerçeğini görmemek imkansız” diyerek siyasal islama teslim olmakta. Hatta Cihaner’in aday gösterilmesinden sonra da; “ Kimse politikalarımızın bireylere göre değişeceğini düşünmesin, hiç kimseyle ve toplumun hiç bir kesimiyle husumetimiz olamaz. “ diyerek Cemaat’e  mesaj göndermekte ve teminat sunmaktadır.

Hal böyleyken artık toplumun pek çok kurum ve kuruluşunu teslim aldığını düşünen Cemmat’in Ordusu giderek daha da pervasızlaşmaktadır. Lakin en son YSK kararları ile gelinen noktada ne tip bir bataklığa doğru koştuğunun farkında değildir.

ABD’nin en son Irak’ta olduğu gibi konuşlandığı her yerde gırtlağına kadar pisliğe battığı gerçeği ortada iken bu ABD orijinli koşucuları son bir kez daha uyarmak gerekiyor;

Eyy kılavuzu karga olanlar nereye doğru koştuğunuzun farkında mısınız?