Erdoğan iktidarı için harekâtın iç politikadan kaynaklanan nedenleri vardı. Erdoğan gevşeme belirtileri gösteren milliyetçilerle ittifakını yeniden güçlendirdi bu harekâtla. Hem ekonomi hem de iç politikada çok sıkışmıştı. Günlük hayata dair hayat pahalılığı, işsizlik gibi yakıcı sorunları öteleyen milliyetçi/militarist bir gündem yaratabildi.

Bu koşullarda Suriye krizine çözüm bulunması gecikecek

BirGün Pazar

Aylardır Suriye’de yapılması konuşulan harekât Beyaz Saray’ın yeşil ışık yakmasının ardından geçtiğimiz günlerde başladı. Emperyalist güçlerin oyun alanına dönen Suriye’de, Türkiye’nin başlattığı “Barış Pınarı Harekâtı” haliyle dünyanın gündemine oturdu. Bizler de ABD içerisindeki güç dengelerini, bunun Suriye politikalarına etkilerini, Türkiye’nin operasyondaki hedefini İlhan Uzgel ile konuştuk.

İyi Pazarlar!

► Trump, Türkiye’nin askeri operasyonuna yol verirken, limitlerin aşılmaması uyarısında da bulundu. ABD içindeki farklı güç dengelerinin Suriye politikasında da bir mücadele içinde olduğu izleniyor. ABD’nin Suriye konusundaki yaklaşımını nasıl değerlendirirsiniz?
ABD’de yönetim ile özellikle Pentagon ve Kongre’de Türkiye’nin askeri operasyonuna karşı bir tavır var. Amerikan medyası da bu konuda son derece eleştirel bir tutum aldı. Bu çevreler hem ABD’nin birlikte hareket ettiği bir müttefikinin yarı yolda bırakılmasının ABD’nin imajına ve bundan sonraki güvenirliliğine zarar vereceğini söylüyor.

Ama konunun bunun ötesinde boyutları var. ABD - Suriye krizi boyunca gerektiğinde hem Türkiye hem de PYD ile işbirliği yaptı, birlikte hareket etti. Sonuçta Washington’dan baktığında her ikisini de birbiriyle anlaşmayan iki müttefiki olarak görüyor. Türkiye ile ilişkileri tabii ki çok daha derin, kurumsal ve çok boyutlu. Ama Suriye siyasetinde PYD de kritik bir yere sahip. Çünkü PYD sayesinde Suriye’nin neredeyse üçte birini ve bu bölgede de su ve petrol kaynaklarını kontrol ediyor. Zaten ABD’nin Suriye’deki en önemli stratejik kazanımı da bu ve PYD eliyle anayasa görüşmelerinde bir özerklik elde edebilmek için bu alanın kontrolünün devamı gerek. ABD bunu İran’ın Suriye’deki etkisini sınırlandırmanın bir yolu olarak da görüyor.

Dolayısıyla, PYD’ye verilen destekten vazgeçilmesi mümkün değil. Trump Türkiye’nin ısrarına olumlu cevap verince, bu kazanımın tehlikeye düşeceğini fark eden ABD güvenlik mekanizması harekete geçerek Trump’ı baskı altına aldı. Zaten azil süreci nedeniyle sıkıntıda olan Trump, bir de Türkiye’nin operasyonuna izin verdiği için kendisine karşı yeni bir cephe açmış oldu. İşin ilginç yanı, ABD’de hem güvenlikçi eski askerler, Pentagon, muhafazakâr yorumcular hem de liberal çevreler, gazeteci ve entelektüeller, farklı yerlerden bakarak, Kürtlerin terkedilmesi olarak görülen bu politikaya tepki gösterdiler. ABD siyaseti Trump döneminde bizde ki gibi giderek kutuplaşmıştı, Trump hem Kongre’de Demokratlarla Cumhuriyetçileri hem de medyada farklı konumdaki grupları bir araya getirebildi.

► ABD, Suriye’de uzun zamandır desteklediği YPG’den vaz mı geçiyor? Kürtler için şimdi Şam’la uzlaşma mı yoksa ABD’nin belirleyeceği sınırlarına çekilme mi daha yakın bir seçenek sizce?
ABD’nin bu kadar siyasal ve askeri yatırım yaptığı PYD’den vazgeçmesi söz konusu değil. Trump Erdoğan’la operasyon pazarlığı yaptığı sırada bile Pentagon silah ve malzeme yardımını sürdürüyordu. Türk ordusu, askeri kapasite olarak PYD’nin indiği güney bölgelerine kadar inebilir ama bunun için hem PYD ile topyekûn bir çatışmaya girmesi hem de Suriye, İran ve hâlihazırda tepkili olan bütün dünyayı karşısına alması gerekir. Bu olamayacağı için ABD, PYD ile çalışmayı sürdürecek. Türkiye’nin operasyonu PYD’nin elini zayıflattı. Zaten Şam yönetimiyle görüşme manevrasına Esad’dan sert bir cevap geldi. Bunun Anayasa yapım sürecine de bir etkisi olacaktır. Şu ana kadar hem kontrol ettikleri coğrafi alan, nüfus daraldı hem de ABD desteği zayıfladı. Esad yönetimi Anayasa sürecinde bunu fırsata çevirecektir.

► Türkiye açısından operasyon neyi hedefliyor? Bu operasyon sonrasında Türkiye’nin Suriye’deki konumu nasıl olacak?
Türkiye, Suriye’de kurulması olası herhangi bir Kürt oluşumunu kabul etmeyeceğini söylüyordu. Bunu doğrudan bir “Kürt devleti” olarak tanımlıyor ama böyle bir ihtimal şu anki koşullarda söz konusu değildi. Olabilecek en yüksek ihtimal bir özerk bölgeydi. Bu da muhtemelen, Irak’taki Kürdistan Bölgesel Yönetiminin model alınacağı bir düzenleme olacaktı.

Erdoğan iktidarı için harekâtın iç politikadan kaynaklanan nedenleri vardı. Erdoğan gevşeme belirtileri gösteren milliyetçilerle ittifakını yeniden güçlendirdi bu harekâtla. Hem ekonomi hem de iç politikada çok sıkışmıştı. Günlük hayata dair hayat pahalılığı, işsizlik gibi yakıcı sorunları öteleyen milliyetçi/militarist bir gündem yaratabildi. Bu operasyon ayrıca birikmiş iç sorunlar nedeniyle zor durumda olan Erdoğan iktidarının muhaliflere baskı politikasında yeni bir aşamaya geçmesine olanak tanıyacak.

Ne var ki, bu harekât yapısal sorunların gündeme gelmesini ötelese de ortadan kaldırmıyor. Özellikle, Trump’ın politikasına karşı çıkan Kongre’nin her iki kanadı, ekonomik yaptırım konusunu gündemde tutarak bile Türkiye’nin ekonomisine bu kırılganlık ortamında yeterince zarar verebiliyor. O yüzden Erdoğan’ın bu hamlesi beklediğinin tersi bir etki de yaratabilir. Bu Suriye’ye düzenlenen üçünü askeri operasyon. İlk başlarda bir milliyetçi mobilizasyon sağlansa da bir süre sonra, her konuda olduğu gibi, haftalarca süren operasyonlar, ilk günkü etkisini kaybetmeye başlıyor.

Türkiye açısından en önemli nokta Suriye’ye askeri ve politik olarak fazlasıyla angaje olması. Afrin ve Azez bölgesindeki uygulamalarına baktığımızda Türkiye’nin Suriye’de kalıcı olmayı planladığı görülüyor. Erdoğan’ın ısrarla Esad rejimiyle görüşmekten, diplomatik ilişkileri kurmaktan kaçınmasının nedenlerinden biri bu. Bundan sonra Suriye, daha çok uzun yıllar Türkiye’nin en önemli iç ve dış politika konusu olarak kalacak. Türkiye’nin her müdahalesi Suriye krizini karmaşıklaştırıyor, çözüm bulunmasını zorlaştırıyor.

► Suriye’de uzun bir iç savaşın sonunda siyasi geçiş tartışmalarının da gündeme geldiği bir noktadayız. Türkiye’nin operasyonu, ABD-Rusya ve diğer güçlerin beklentileri de düşünüldüğünde Suriye şimdi nereye doğru gidiyor?
Bu koşullarda Suriye krizine çözüm bulunması gecikecek. Maalesef Suriye emperyalist ülkelerin çekişme, gücünü test etme, stratejik hesaplarını halletmeye çalıştığı bir ülke haline geldi. Güvenlik uzmanlarının, yüksek stratejistlerin, askerlerin, siyasetçilerin güvenlik kaygılarımız, milli çıkarlarımız diye konuşmaya başladığı an, sokaktaki insanların kaybetmeye başladığı an olur. Suriye’de uzun süredir yaşadığımız bu.