Eski AKP yöneticileri Çiçek ve Arınç’ın, bürokratların hatta AA muhabirinin gündeminde olan konuyu sadece Erdoğan suni gündem olarak tanımladı. Erdoğan kırılma anlarını her dönem fırsat olarak gördü. Muhtemeldir ki bugün yaşananları da yeni bir yol açma fırsatı olarak değerlendirecektir.

Bu krizden de fırsat çıkar mı?

Suç örgütü elebaşı Sedat Peker’in açıklamalarıyla başlayan ve sonrasında iktidar bloku içinde çatlağa doğru giden süreç hızlanarak devam ediyor. Meselenin etkisini artıran ve bir iktidar krizine doğru ilerleten güç, Peker’in anlattıkları değil kuşkusuz. Konuşulanlarının çoğu bilinen meseleler. İktidar için sarsıcı olan kesimi oluşturulan blok içinde yaşanması. Her ne kadar ‘suni gündem’ değerlendirmesi yapılsa da Ankara’dan gelen hava, aktarılanlar durumun çok öyle olmadığını söylüyor.

Erdoğan, iktidarı döneminde ülkeyi içine soktukları tüm sıkıntıları ve buna bağlı yaşanan kırılma anlarını fırsata çevirmesiyle ünlü. Son aylarda bu meziyeti zayıflasa da alışkanlıklar onu yine bu yola doğru itecek, hatta itti diyebiliriz.


Üzerine konuşulacak, hatta gündemi değiştirecek bir olay var ve Erdoğan susuyor. Bu çok görülecek bir durum değil. Buna benzer durumlar bir iki kez daha yaşanmıştı. Onu yakından takip edenler bilir ki bir mesele üzerinde netleşmemişse tercihi susmak olur. O arada yakınındakilerle konuşur, kamuoyu yoklamalarına bakar, kendisine gelen telkinleri birkaç kez değerlendirir. Ve ardından adım atar. Netleştiği anda da kaybettiği günlerin acısını çıkarırcasına saatlerce onu konuşur.

Sedat Peker olayı iktidar cephesinde gerginliklerin ve kırılmaların şiddetlenerek devam edeceğini gösterirken aynı zamanda Erdoğan’ın bunu nasıl değerlendireceğine dair soru işaretleri de barındırıyor.

PARTİ İÇİNDE SESLER YÜKSELDİ

AKP içinden Soylu, ekibi ve en nihayetinde MHP+Perinçek’le girilen ilişkiden rahatsız olanlar seslerini çıkarmaya başladığına dair duyumlar geliyor. Hem genel merkez içinde gruplar halinde hem de sıklaşan Saray ziyaretleriyle hızlı toplantı trafiğinden bahsediliyor. Yani mesele sadece Bülent Arınç ve Cemil Çiçek gibi isimlerin demeçleri değil. Bunların dışında bu toplantılara katılan, daha önce AKP içinde yöneticilik yapmış, hatta hâlâ kritik görevlerde olan bazı isimlerin de yeni bir arayışa girmesi doğrultusunda Erdoğan’ı cesaretlendirmeye çalıştığı aktarılıyor. Görüşlerini rakamlarla da desteklemeyi ihmal etmiyorlar. MHP ile kurulan ilişkinin verdiği zarara ilişkin anket sonuçlarının da sürekli Erdoğan’ın masasında olduğu biliniyor.

Bu konuda tarafını tam olarak ortaya koymayan Berat Albayrak cephesi de var. Aldığımız bilgilere göre Erdoğan açıklama yapana kadar da durum değişmeyecek. Hatta elinde tuttuğu ve etkili olduğu medya kuruluşlarına “serin durun” talimatı gittiği söyleniyor.

SANDIK ZAFERİNİN UCU GÖRÜNMELİ

Kuşkusuz Erdoğan ne parti içinde yükselen eleştirilere ne de tek başına anketlere bakıp kararını verecek. Bahçeli ile geçen hafta yaptığı görüşmenin karar vermesi için yetmeyeceği çok açık. Öyle MHP ile kurulan ittifak bir ismin varlığı ya da tekil bir olay sonrası sona erecek türden değil. Daha derinden sarsacak gelişmelere ihtiyaç var.

Ya da belki de daha önemlisi Erdoğan’a iktidarın devamının anahtarını verecek yeni bir gelişme yaşanması gerekiyor. Kimse Erdoğan’a sandık için mutlak bir garanti veremez. Ama durum bu kadar sıkıntılıyken Erdoğan’a sarılabileceği bir umut bile yeterli olabilir. Bu anlamıyla Erdoğan’ı zor bir karar bekliyor. Ya 7 Haziran’la başlayan ve ona başkanlığı getiren ama giderek zayıflayan Bahçeli ve Perinçek çizgisiyle yola devam edecek ya da yaşananları fırsat bilip yeni bir yol açmaya çalışacak. İşin doğrusu sadece içeride değil dışarıda yaşanan gelişmeler de Erdoğan’a “böyle devam etme” der gibi. ABD seçimlerinden sonra ardı sıra bölgede yaşananlar, AB ordusu girişimleri ve benzeri başlıklar içeride makas değiştirmesini gerektirecek gelişmeler.

Gerçekten zor bir karar ve sonuçları her koşulda sarsıcı olacak. Erdoğan bu meseleyi eninde sonunda gündemine alacak. Hırpalanmış ve artık etkisi kırılmış Soylu’yu yanında tutup MHP’yle devam edebilir. Elinde öyle ya da böyle bir mekanizma var ve bununla idare edebilir. Ama sıkıntılı konu şu ki tetiğe her dokunduğunda silah elinde patlıyor. Normal koşullarda gidilecek seçimin sandık sonucu neredeyse şimdiden belli. O yüzden Erdoğan bir kez daha kriz anlarında, kırılma anlarında strateji değiştirmeyi deneyebilir.

Bu koşulda kuşkusuz AKP içinde bazı isimler gider yerine başkaları gelir. Ama değişim sadece bununla da kalmaz. “AKP eğer MHP’den kurtulursa her şey düzelir” diyen zihniyetin hala etkin olduğu partilerin ve siyasal yapıların varlığı sır değil. Bugün bile benzer açıklamalar yapılabiliyor. Erdoğan bu kadar zayıflamışken sonunu bilmediği makas değişikliği yapar mı, bilinmez. Ama hem parti hem Cumhur İttifakı hem de bunun dışında kalan siyasi partilerin pozisyonu etkileyeceği çok açık. Bir telefon bir tripotla başlayan öykü çok başka yerlere varabilir.