‘Bu mektup sana’, yazı hepimize

SEVDA BAHAR SAVUR

Annen, baban, kardeşin, öğretmenin, dayın, teyzen, kankan ya da Ayla Teyze gibi ilginç komşu teyzelerin, okulda yaşadıkların, okuma bayramın ya da zorla gönderildiğin piyano dersinle ilgili konuşacağın ve sırlarını paylaşacağın bir mektup arkadaşı. Hımm kulağa çok hoş geliyor. Aklınıza karpuz kabuğu düşürdüysem, bu yazı size.

Hiç tanımadığınız birine mektup yazmak zorunda kalsanız ne yazardınız ya da hiç tanımadığınız birine mektup yazar mıydınız? Dinozor Çocuk’tan çıkan Nilay Şanlı’nın kaleme aldığı Bu Mektup Sana kitabı okulda verilen mektup ödeviyle başlayan, Ege ve Masal’ın iki mektupluk arkadaşlığının uzun soluklu bir dostluğa dönüşünün hikâyesi.
2017 yılında teknolojinin tavan yaptığı, herkesle her türlü iletişim kurmanın giderek otomatikleştiği bir dönemde mektup da tatlı bir nostalji olarak kaldı hafızalarda. Bu kitabı okuyup bitirdikten sonra mektubun ne zaman hayatımızdan çıktığı, en son ne zaman mektup yazdığımı düşünmeye başladım. Sanırım siz de bu yazıyı ya da kitabı okuduktan sonra aynı şeyleri düşüneceksiniz. İlkokul beşinci sınıftaydım. Öğretmenimiz bir gün elinde kâğıtlarla geldi ve herkesin gelecekteki kendine mektup yazmasını istedi. Hepimiz o an hayallere daldık ve on yıl sonraki halimizi düşünüp kendimize mektup yazmaya başladık. Sonra o mektuplar ne oldu, şimdi nerede bilmiyorum. Mektubun benim hayatımdaki en son hatırası buydu. Tabii askerdeki dayımın bize yazdığı mektupları saymazsak.

Masal ve Ege’nin birbirlerine yazdığı mektuplardan oluşan kitapta olay örgüsü de mektuplar üzerinden ilerliyor. Akran zorbalığı, paketli gıdaların zararları, vücudumuzdaki özel bölgeler, trafik işaretleri, hayvanlarla ilgili bilgiler gibi konular didaktik üsluptan uzak bir şekilde çocuğun bakış açısıyla veriliyor.

Çocukken büyüklerin davranışlarına bir türlü anlam veremeyiz. Her ne kadar büyünce biz de aynısını yapmaya başlasak da. Masal, mektup ödevini yapmayan arkadaşlarına ceza veren öğretmeni üzerinden büyüklere şöyle bir eleştiri getiriyor:

“Sınıftaki beş arkadaşım bu mektuplaşma ödevini tamamlamadıkları için üçer kantin cezası aldı. Eda çok ağladı. Bence bu ceza olayı tam bir saçmalık. Biz büyüklere ceza veriyor muyuz? Mesela annemiz böreği yakınca, babamız bize istemediğimiz şeyi almayınca ya da öğretmenimiz ödevleri zamanında kontrol etmeyince biz onlara ceza veriyor muyuz? (s.34)

Büyüklerin ve çocukların dünyasına dair daha birçok şeyi Masal ve Ege’nin mektuplarından öğrenmeyi önerir, lakin “büyüklerden sakınınız!” diyerek veda ederiz.