Doğrusu bu ülkeyi hiç anlamış değilim. Hadi yönetenlerin niyeti belli. Onlar laik demokratik Türkiye Cumhuriyetinden hınç almak istiyorlar, kurucularından nefret ediyorlar. Ülkenin temel ilkelerini sevmiyorlar, çağdaşlıktan, uygarlıktan öç almaya hazırlanıyorlar. Geçmişi yaşatmak değil, geçmişte yaşamak arzusundalar. Ama bellerine kılıç takıp at sırtında da dolaşmıyorlar.  Şeyhin hediye(!)uçağı ile ortalıkta fink atıyorlar. Dindarız diyorlar, ne din, ne […]

Doğrusu bu ülkeyi hiç anlamış değilim. Hadi yönetenlerin niyeti belli. Onlar laik demokratik Türkiye Cumhuriyetinden hınç almak istiyorlar, kurucularından nefret ediyorlar. Ülkenin temel ilkelerini sevmiyorlar, çağdaşlıktan, uygarlıktan öç almaya hazırlanıyorlar.

Geçmişi yaşatmak değil, geçmişte yaşamak arzusundalar. Ama bellerine kılıç takıp at sırtında da dolaşmıyorlar.  Şeyhin hediye(!)uçağı ile ortalıkta fink atıyorlar.

Dindarız diyorlar, ne din, ne ahlak, ne de kitap tanıyorlar.

Yalan, riya, aldatmaca hak getire…

Muhalefete bakıyorsun; Mış gibi yapıp keyiflerine bakıyorlar.

Demokrasi, hak, adalet talepleri lafta, yurttaşı korumak görüntüde var.

Vatan satılıyor umurlarında değil…

***

Geçen yazımda Türkiye’nin Akdeniz ve Ege deki yer altı kaynakları üzerindeki hakkını Yunanistan’a devreden bir mektuptan bahsetmiştim. Tam bir skandal olayı gözler önüne sermiştim.

Resmen ülkenin ve geleceğimizin tüm zenginliği birilerine peşkeş çekilmişti.

Yapılanlara ister çıkar sağlamak, ister yandaşı  kayırmak, isterseniz de ülkemize Düşmanlık deyin. Ne derseniz deyin.

Bu duruma söylenecek tek söz “vatan hainliğidir!”

***

Doğrusu iktidardan bir açıklamada beklemiyordum.

Ancak bu ülkenin sahipleri olduğuna inandığım muhalefet partileri, aydınlar, yazarlar STK”lar kısaca  ülkemizin bu günü ve de  geleceğine duyarlı kişiler tek söz etmediler.

***

Havuz medyasını bıraktım, milli ve yerli olduğu iddiasındaki tek bir medya Girit’te olanları gündeme getirmedi.

Nasıl bir aymazlık?!.

Bu nasıl bir yurtseverlik? Anlamış değilim.

Birileri Türkiye’nin çıkarlarını adeta yok ediyor kimsenin umurunda değil!

***

Perşembe yazımı tekrarlıyorum.

Birleşmiş Milletler Daimi Delegesi Feridun Sinirlioğlu’nun imzasıyla BM’ye sunulan bir mektupla; “1923 Lozan Antlaşması’na göre Türkiye’ye ait olan 92 bin km2’lik Türk Kıta Sahanlığı (Petrol ve Doğalgaz Havzası) ve 5 Türk Adası resmen Yunanistan’a terk edildiği” açıklanıyor…

***

Bu olay, 18 adanın Yunanistan’a verilmesi kadar vahimdir!

Bilindiği gibi; 30 Mayıs 1913 Londra Antlaşmasının 4. ve 5. Maddeleri ile 14 Kasım 1913 Atina Antlaşmasının 15. Maddesine göre GİRİT Adasının sadece ¼’i Yunanistan’a verilmiştir. Girit Adasının etrafında bulunan 14 ada ile adacıklar ve kayalıklar Türk Egemenliğine bırakılmıştı.

Bu durum 24 Temmuz 1923 LOZAN Antlaşmasının 12. Maddesiyle aynen teyit edilmiştir.

***

Oysa şimdi BM’ye gönderilen bu mektupla AKP iktidarı, Ege ve Akdeniz’de ilgili devletlerle önceden belirlenmiş kıta sahanlığı sınırları ile Londra, Atina ve Lozan antlaşmalarıyla Türkiye’ye bırakılmış olan adaların kıta sahanlığı şimdi Katar ve Amerikan Mobil şirketi için Yunanistan’a terk ediliyor…

***

Türkiye, AKP ile her anlamda yok oluşa doğru sürükleniyor.

Toplum gevşedi.

Değerler kayboldu.

Herkes birisine düşman hale getirildi. Sevgi yerini kin ve nefrete bıraktı.

Kişisel ve hizipsel çıkar ülke menfaatinin önüne geçti.

Neredeyse yurttaşlar,  bu ülkenin mensubu olmaktan utanır hale getirildi.

Toplumda birliği sağlayan, uygarlığı güçlendiren nitelikler yok sayılıyor. Yurttaşın zorla yaşam biçimini değiştiriliyor. Totaliterlik içinde çağdışı bir düzen kuruluyor.

Kaynaklar halka değil başkalarına veriliyor.

Tüm bunlar bazen sinsice bazen de açıkça yapılıyor.

***

Böyle giderse; Uyandığımızda altımızda vatan, yanımızda milleti bulamayacağız …

Artık uyanın…